Kalp krizini önlemek mümkün mü?

Kalp damar hastalıklarına bağlı ölümler, dünyadaki ölümler içerisinde birinci sırada yer alıyor. Bu nedenle kalp damar hastalığı riskinin belirlenmesinde genetik yatkınlık, sigara, yüksek kolesterol düzeyleri, hipertansiyon ve diyabet gibi risk faktörlerinin taranması ve bu risk faktörlerinin önlenmeye çalışılması oldukça önemli.

Sağlık
29 Mart 2017 Çarşamba

Uz. Dr. Özkan Köse*


Damar sertliğinin tayininde mevcut tarama testlerine ek olarak, damar görüntülemesi yapılması, kişi sağlıklı veya kalp damar hastalığı açısından düşük riskli görünse bile, gerçekte kalp damarlarının damar sertliği açısından durumu hakkında önemli bilgiler verir. Kardiyoloji polikliniğinde Kalp Krizini Önleme Ve Yok Etme Programı’yla kalp krizi riskiyle ilgili bilgi ve kişiye özel yaklaşımlarla koruyucu ve önleyici tedavi alınabiliyor. Kalp krizi kolay öngörülebilen bir durum değildir. Önceden uyarı vermeyebilir ve aniden gelişir. Hastayı hazırlıksız ve savunmasız yakalar. Kalp kasını besleyen damarlara koroner damarlar denir. Koroner yetmezlik damar sertliğine (atereoskleroz- plak) bağlı koroner damarlarda kan akımının belirgin azalmasına neden olacak derecede darlık oluşmasıdır. İşte koroner yetmezliği adını verdiğimiz, damar sertliğine (ateroskleroz) bağlı, kalp kasını besleyen damarlarda daralmayla seyreden hastalıkta, şikâyetin ortaya çıkması için genellikle damar içinde en az yüzde 70 ve daha fazla darlık olması gerekir. Örneğin kişinin kalp damarında (koroner damarında) yüzde 30-40 darlık olduğunu varsayalım. Yüzde 30-40 darlık yapan plak hiçbir şikâyete neden olmaz. Şikâyete neden olmadığı için de gözden kaçabilir. Ama  yüzde 30-40 darlık yapan plak, damar içinde ani bir yangı ile ani bir pıhtı oluşumuna neden olarak aniden kalp krizine ve ölüme neden olabilir. Kalp krizi geçiren kişilerde yapılan araştırmalarda kalp krizlerinin çok büyük bir bölümünün yüzde 50 ve altında darlık oluşturan damar sertleşmesinden (plaktan) kaynaklandığı görülmüştür. Yüzde 60-70 ve üzerindeki darlıklar genellikle anginaya (efor sırasında yol yürüdüğünde göğüste baskı, yanma hissi, sol kola ve çeneye vuran göğüs ağrısı), nefes darlığına, yemek sonrası mide bölgesinde baskı seklinde ağrıya şikayetlere neden olur. Sonuç olarak yüzde 60- 70 altındaki damar tıkanıklıkları genellikle efor sırasında ve günlük hayatta hiç bir şikayete neden olmaz. Hatta bu yüzde 60-70 altındaki damar tıkanıklıkları günümüzde yapılan basit kalp check-upları ile de saptanamayıp gözden kaçabilir. Ama yüzde 60-70 altındaki damar tıkanıklıkları bahsettiğim şekilde ani kalp krizlerine neden olabilir. İŞTE BU YUZDEN KALP KRİZLERİNİN ÇOĞU ANİDEN ORTAYA ÇIKAR. Kalp damar hastalığına sahip kişilerin yüzde 50’sinde hastaneye ilk başvuru kalp krizi veya ani kalp ölümü ile olmaktadır. Bu yüzden iyi bir kardiyoloji muayenesi ile hastanın risk faktörlerinin saptanması ve damar sertliğinin görüntülenmesi ile bunların düzeltilmesi ve hastanın bilgilendirilmesi gerekir.

Kimlerin özellikle kardiyoloji check-up (kardiyak tarama testi)  yaptırmaları gerekir?

Sigara içenlerin, özellikle ailede birinci derecede erkek yakınlarda 55 yaşından önce, kadın yakınlarda da 65 yaşından önce koroner kalp hastalığı ortaya çıkmış kişilerin, diyabet (şeker) hastalarının, hipertansiyon hastalarının, kolesterol yüksekliği olan hastaların, yoğun stresli olan kişilerin, obez kişilerin, inmobil hareketsiz yaşayanların, düzensiz spor yapanların, düzenli ağır spor yapan kişilerin kardiyoloji polikliniğine başvurup kardiyak tarama testi yaptırmalarını öneriyorum.

 Kalp damar hastalığım var mı? Kalbim ne kadar genç? Kalp krizi geçirme riskim ne kadar yüksek? Yapısal kalp hastalığım var mı? Aritmi (gizli ritim bozukluğu) var mı? Aort anevrizması var mı? Bunları öğrenmek istiyorsanız kardiyoloji polikliniğinde kardiyak check-up (ileri kardiyak tarama testi) yaptırmanızı öneriyorum.

İleri kardiyak tarama testi şu tetkikleri içerir:

 Kardiyoloji muayenesi

 Elektrokardiyografi (EKG)

 Renkli doppler Transtorasik

  Ekokardiyografi (EKO)

 Eforlu EKG

 Ritim Holter.

Karotis doppler USG (Karotis arterlerde intima media kalınlaşması veya plak bulunması damar sertleşmesinin başladığının göstergelerinden biridir. Boyun atar damarlarında damar sertliği saptanmışsa, buna göre çok daha küçük çaplı olan kalp damarlarında damar sertliği olması muhtemeldir. Hem boyun atar damarında, hem de kalp damarlarında damar sertliğinin erken tanısı, koruyucu tedavi yaklaşımları ile inme ve kalp krizi gibi ölümcül olayları önler.

Kan tahlilleri (Kolesterol, Lipoproteina, Homosistein, kan şekeri, Böbrek testleri, Kan sayımı, tiroid testleri, karaciğer testleri, inflamasyon testleri)

Çok kesitli bilgisayarlı tomografi (yapılması gereken hastalarda koroner damarların bilgisayarlı tomografi ile kireçlenme düzeyinin incelenmesidir.)

Gizli kalp damar hastalığının ortaya konması için Eforlu EKG her zaman doğru sonuç vermeyebilir. Sadece eforlu testin sonucuna bakarak gizli kalp damar hastalığı saptanamayabilir. Efor testinin bozuk çıkabilmesi için genellikle kalp damarında en az yüzde 60-70 darlık olması gerekir. Efor testi sonucu normal görünen birçok hastada kalp damar sertleşmesi (yüzde 30-40-50 darlık yapan plaklar) olabilir. Yani sadece efor testi sonucuna bakarak hastayı değerlendirmek ve kalp damar hastalığı olmadığını söylemek çoğu zaman yanıltıcı olabilir. Bu yüzden hastayı değerlendirirken hastanın tüm risk faktörlerinin saptanması, kalp krizi geçirme riskinin saptanması yüksek riskli kişilerde gerekirse kalp damar sertleşmesi tanısı koyabilmek için görüntüleme tetkikleri çok kesitli bilgisayarlı tomografi ve/veya koroner anjiografi yapılması gerekir.  Bu şekilde kişiye özel koruyucu ve önleyici tedavi uygulanması gerekir.

Yapılan tetkikler sonucu, damar sertleşmesi tanısı konan hastalarda, koruyucu tedavi yaklaşımları ile inme ve kalp krizi gibi ölümcül olaylar önlenebilir.

 * Kardiyoloji Uzmanı, Or Ahayim Hastanesi