Nur Ağdelen*
Çocukların ölüm kavramını anlamalarının gelişimi, çocukların yaşam deneyimleriyle yakından ilgili olsa da, onların yaşlarına, bilişsel olgunluk düzeylerine ve kişiliklerine göre değişir. Çocuklara böyle bir durumda yardımcı olabilmek için, farklı gelişim dönemlerinde ölümü nasıl kavradıklarını gözden geçirelim. Beş yaşından küçük çocuklar ölümün yaşamın sonu olduğunu anlamaz ve ölümün geriye dönüşü olan bir durum olduğunu düşünür. Beş ile on yaş arasındaki dönemde yer alan çocuklar, ölümün geri dönülemez oluşunu ve tüm yaşam işlevlerinin durduğunu anlamaya başlar. Küçük çocuklarda olduğu gibi bu yaş çocuklarının da düşünceleri somut düzeydedir ve yası anlamaları için tören gibi somut ifadelere gereksinim duyarlar. Bu yaş çocukları, ölümün hastalık, kaza veya yaşlılık gibi nedenlerden kaynaklandığını anlayabilirler. On yaşından sonra çocuğun ölüm kavramı giderek daha soyut hale gelir.
TEPKİLER
Çocuklar da yetişkinler gibi, ölüm karşısında, şok ve inanamama, korku ve itiraz, hissizlik ve donup kalma, her zamanki etkinliklere hiçbir şey olmamış gibi devam etme gibi değişik tepkiler verebilirler. Ayrıca kaygı, uykuya dalmada güçlük, üzüntü ve özlem, öfke ve dışa vurma davranışları, suçluluk, okul sorunları ve fiziksel şikâyetler gibi farklı yas tepkileri görülebilir. Anne babalarını olup bitenlerden sorumlu tutup öfkelerini onlardan çıkarabilirler. Bazen çocukların bu tür tepkileri anne babalarını girdikleri yastan kurtarma çabası olarak da kabul edilebilir. Çocuklar farkında olarak ya da olmayarak, istenmeyen davranışlar sergileyerek, anne babalarının ilgilerini kendi üzerlerine yöneltip onları ölüm olayıyla meşgul olmayı bırakmaya zorlayabilirler. Üzüntü ve depresyon çocuklarda hareketliliğe yol açabilir. Düşünceleri uçuştuğundan dikkatlerini toplamaları, okul ödevlerini bitirmeleri güçleşir ve ezberlemeleri ve öğrenmeleri yavaşlar. Dolayısıyla okul başarıları azalabilir. Her yaştaki çocuk yatağını ıslatma, bebeksi konuşma ve anne babalarına veya diğer yetişkinlere daha bağımlı hale gelme gibi ‘gerileme davranışları’ dediğimiz, daha önce başarabildikleri gelişimsel görevlerde geriledikleri davranışlar sergileyebilirler.
Çocuklar ölüm olayıyla karşılaştığında yetişkinlerin nelere dikkat etmesi gerekir?
Çocuğun yası yaşayabilmesi, yetişkinlerin özellikle anne babanın ölüme yaklaşım biçimiyle yakından ilgilidir:
- Ailede gerçekleşen bir ölüm olayı, çocuğa anne babası veya duygusal olarak yakın olduğu bir kişi tarafından söylenmelidir. Ölümle ilgili olarak çocukla açık ve doğrudan iletişim kurun, olanları gerçekte olduğu gibi, çocuğun tesadüfen öğrenme olasılığını önlemek için hemen, çocuğun yaşına uygun bir biçimde anlatın.
- Beş yaşından küçük çocuklar henüz soyut kavramları anlayamadıklarından, ölüme ilişkin soyut açıklamaları anlamakta da güçlük çekerler. Dolayısıyla ölümle ilgili açıklamalar yaparken ‘O şimdi çok uzaklarda’, ‘Derin bir uykuya daldı’ gibi açıklamalar yapmayın. Okul öncesi dönemdeki çocuklar sözcükleri sadece gerçek anlamıyla değerlendirdiklerinden, bunlar çocuk için kafa karıştırıcı, ayrıca sevdiklerinin veya kendisinin gerçekten uykuya daldığı veya uzak bir yere gittiği durumlarda ürkütücü olabilir.
- Küçük çocuklar kendilerini her şeyin merkezinde algıladıklarından, ölüm olayından kendilerini sorumlu tutabilirler. Bu nedenle çocuklarla konuşurken, ölüm nedeninin geçerli bir açıklamasını yapın ve çocuğun davranışlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını vurgulayın.
- Çocuklar ölen bedenin gömüleceğini bilmelidirler. Okul çağındaki çocuklar eğer isterlerse cenaze törenine katılabilirler. Okul öncesi dönemdeki çocukların cenaze törenine katılması uygun değildir, ancak eğer vefat eden kişi çocuğun çok yakın olduğu biriyse, çocuk güvendiği bir yetişkinle ibadet yerlerine gidebilir. Çocuk eğer cenaze törenine katılacaksa veya ibadet yerlerine gidecekse, yanında mutlaka güvendiği, neler olup bittiğini ona açıklayabilecek, ona destek olup onu yatıştırabilecek ve gerekirse oradan uzaklaştırabilecek bir yetişkin olmalı. Ayrıca, çocuk törene katılmadan önce, tören öncesinde, sırasında ve sonrasında ne duyacağı ve göreceğiyle ilgili hazırlanmalı.
- Çocukların yası yaşayabilmeleri için sevdiklerinin mezarını ziyaret etmesine izin verin.
- Eğer çocuğun yakınının çok ciddi bir hastalığı varsa, hastalık yaşamı tehdit ediyorsa ve seyri kötüyse, çocuğa doktorların hastayı iyileştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını, fakat iyileşip iyileşmeyeceğinden emin olamadığınızı söyleyin. Zihinsel olarak hazırlıklı olma ve mümkünse vedalaşma fırsatı, onları yas yaşantısına hazırlar ve böylece ani bir ölüm karşısında ortaya çıkabilecek şok tepkisi yerine daha hafif tepkiler verebilirler.
- Farklı ölüm türleri arasında çocuğu en çok etkileyeni ebeveynin ölümüdür. Çocukların çoğu, ölen ebeveyninin geri dönmeyeceğini kabul etmekte zorlanır. Çocuk gülmeye başlayabilir, bir süre hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edebilir. Güçlü duyguları farklı bir anda ve durumda abartılı bir biçimde ortaya çıkabilir.
- Çocukların her zaman onlara bakacak birinin olacağı konusunda güvence almaya gereksinimleri vardır. Ölen kişi çocuğun ebeveyni ise, en kısa zamanda onunla kimin ilgileneceğini söyleyin.
- Ölümün ardından çocuğun okula gitme gibi gündelik yaşam alışkanlıklarının mümkün olduğu kadar devamlılık kazanmasına çalışın. Bilindik alışkanlıkların devam etmesi, karmaşık deneyimlere karşı çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar.
- Çocukların ölüm olayının ardından anne babalarıyla birlikte kalmaları önemlidir. Ancak ebeveynin yasa boğulduğu için çocuklarıyla yeterince ilgilenemeyeceği durumlarda yakın akrabalar veya arkadaşlar eve gelerek anne babaya yardımcı olabilirler.
- Çocukların anne babalarına yakın olma gereksinimini, yatmaya gittiklerinde oda kapılarının açık bırakılması gibi isteklerini kabul edin. Çocuğun bir süre için anne babasının yanında yatmasını kabul etmek gerekebilir, fakat esas hedef en kısa zamanda normal günlük yaşamın yeniden kurulmasıdır.
- Çocukların, yakınlarının ölümleriyle ilgili olarak konuşmasını ve soru sormasını cesaretlendirin. Onlara nasıl hissettiklerini anlatma konusunda fırsat verin. Siz de kendinizi nasıl hissettiğinizden açık bir şekilde bahsedin. Çünkü duygularınızı sırf onların üzüleceğini düşünerek ifade etmediğinizde, onlar da duyguların bastırılması, ifade edilmemesi gerektiğini düşünebilirler. Konuşma, çocuklardan çok yetişkinler için temel iletişim aracıdır. Bu nedenle çocuklarla sohbetlerinizi uzun tutmayın. Oyun, resim gibi farklı ifade yollarını kullanmalarına fırsat verin. Çocuklar oyun aracılığıyla ifade edilmesi güç olan duygu ve düşüncelerini ortaya koyarlar. Çocukların oyunlarındaki ve resimlerindeki işaretleri dikkatle izleyin ve anlamaya çalışın. Bunları anlama konusundaki yeteneğinizi geliştirmek için bir ruh sağlığı uzmanından yardım alabilirsiniz.
- Bazı çocuklar yakın çevrelerinden en iyi özeni görseler bile, bazı ölümler yıkıcıdır ve uzun süreli sorunlara yol açabilirler. Dolayısıyla danışmak için bir uzmana gitmekte tereddüt etmeyin.
*Uzm. Psikolojik Danışman, Aile ve Çift Terapisti