Doğu Almanya’dan çıkıp, kısa sürede Alman futbolunun zirvesinde yer almaya başlayan RB Leipzig, Alman kamuoyu tarafından hem övgüyle hem de tepkiyle karşılanıyor.
Eran Kan
Almanya futbol ligi her zaman enerjik ve duygusal taraftar kitlesi ile Avrupa’nın ‘taraftar bakımından’ en cazip ligi oldu. Dünya çapında bakıldığında sahasına en çok taraftar çekebilen ligin de Almanya ligi olduğu bariz. Bu durumun, oynanan futbol ve taraftarların takımlarına duydukları bağlılıkla beraber bir de ekonomik bir sebebi var.
Almanya Bundesliga Ligi Federasyonu kurallarına göre bir futbol takımının hisse senetlerinin en az yüzde 51’i taraftarların elinde bulunmalıdır. Bu kural sayesinde takımlar bir organizasyon, kuruluş veya firma tarafından satın alınıp kontrol edilemez hale getirildi. Alman futbolunu Avrupa’nın genelinden ayıran bu özellik aynı zamanda kulüplerin bütçelerinin tamamını futbola yatırmalarını garantiye alır. Kulüplerin -İngiltere gibi liglerde- kâr etme ve pazarlık yapma amacına karşı gelen bu kural Alman futbolunun temeli oldu. Ancak bu kuralın da etrafından dolanmanın bir yolu bulundu.
2009 yılında Almanya’nın Leipzig şehrinde Red Bull’un Avusturyalı yatırımcıları bir fırsat gördü. Ellerindeki bağlantı ve sermaye ile RasenBallsport Leipzig, kısacası RB Leipzig, takımını kurdular. Kulübün yedi kurucu üyesi ve başlangıçta yedi ana hisse senedi bulunuyordu. Bu hisse senetlerinin tamamı Red Bull şirketinde çalışanlar veya şirketin ajanlarının elinde. İlerleyen tarihlerde takımın ellerindeki hisse senedi sayısını arttırmasına ve bu senetleri taraftarlara satmasına rağmen Red Bull’un kulübü rahatlıkla kontrol ettiği ve bu hisse senedi alıcılarını Red Bull ile bağlantılı olduğu bariz bir gerçektir. Kulübün kısaltmasındaki RB’nin de Red Bull olduğunu savunanlar var. Bu akıllıca kullanılan kısaltmayı Alman Futbol Federasyonun takımların pazarlık amacıyla kullanılma kuralını atlatmak için kullandıkları düşünülüyor. Kendileri hakkındaki tüm komplo teorileri ve suçlamalara rağmen RB Leipzig yedi yıl içinde Almanya 5. liginden Bundesliga 1. Ligine çıkabilmeyi başardı.
Kuruluşunda RB Leipzig’in en büyük amacının on yıl içinde Bundesliga 1. Lige çıkmak olduğu söylenir. Alt liglerdeki diğer takımlarla karşılaştırılınca, ellerindeki sermayenin, antrenman sahalarının ve genç yetiştirme programlarının öne çıkması ile bu amaca yedinci yılda ulaştılar.
Büyük çıkışlarıyla beraber Doğu Almanya tarafından çıkan tek büyük takım olarak taraftar kitlelerini genişleterek toplumun ilgisini çektiler. İlerleyişleri sırasında övgü kadar eleştiri de aldılar. Özellikle bu sene Bundesliga 1. Lige çıkışları ve ligde hemen etkilerini gösterip ilk üçe girişleri ile geride bıraktıkları takımların taraftarların tepkilerine katlanmak zorunda kaldılar. Hoffeinheim taraftarlarının aralarındaki maçta sahaya bir boğa kafası atması ile başka takımlar da tetiklendi. Borussia Dortmund taraftarları aralarındaki maça gitmeyip kendi takımlarının U21 maçını izlemeye gitmişlerdi.
RB Leipzig tüm eleştiriler ve kural ihlalleri göz ardı edilince sıradan bir futbol takımı, oyuncuları ile menajerin görevi futbol oynamak. Bu da takımın eleştirilemez bir özelliği. Altyapı sistemlerinin gelişmişliği ve oyuncularının isteği ile taraftarların sevdiği hızlı ve baskılı oyun tarzları ile hem kendi taraftarlarını hem de futbol severleri memnun eden bir oyun yapılarına sahipler. Aynı zamanda RB Leipzig’in Doğu Almanya’dan gelen tek büyük futbol takımı da olması oyun tarzları gibi övgü almıştır. Doğu Almanya 1960-1970 yılları arasında birçok doping skandalı ile karşı karşıya gelmiş, spor dünyasında Batı Almanya’ya göre çok geri kalmıştı. Bu durum düşünüldüğünde, Doğu Almanya’dan gelen bir futbol takımının şu anda Bundesliga’da ikinci sırada olması büyük bir mucize ve gurur kaynağı oldu.
Almanya futbolu günümüzdeki futbolun finansallaşmış haline karşıt hiçbir zaman kendi ideallerinin dışına çıkmamış, taraftarlarına öncelik vermeyi asla bırakmamıştır. Bu ideallere karşı çıkan yeni bir futbol takımının oluşu Alman futbol liginin amaçlarına karşı gelmekle birlikte taraftarları da memnuniyetsiz bırakmıştır. Bu duruma rağmen RB Leipzig oynadıkları atik ve heyecan verici oyun tarzı ile kendilerini sevmemeyi zorlaştırıyorlar. Şahsen, bu takımı sevip sevmemekle uğraşmaktansa, futbolun tadını çıkarmayı tercih ediyorum, size de aynısını yapmanızı ve RB Leipzig’i radarınıza almanızı tavsiye ederim.