Müzede uygulamalı Pesah Sederi

Aralarında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin de bulunduğu katılımcılar, Seder öncesinde hem İzzet Keribar’ın müzede sergilenen Venedik Karnavalı Fotoğraf Sergisini gezme, hem de diğer katılımcılarla tanışma fırsatı buldu. Yemekten önce Pesah Bayramı’nın Yahudi hayatındaki anlam ve önemi hakkında bilgiler paylaşıldı. Mısır’dan Çıkış’ın Yahudi kişiliğini, yapısını oluşturan temel olduğu, bir Yahudi’nin hayatındaki ana değerler olan hatırlama ve anlatma, iyimserlik, inanç, ailenin önemi ve sorumluluk duygusunun Pesah ve Seder masasında şekillendiği anlatıldı. Konuşma şöyle devam etti: “Seder’de Mısır’dan Çıkış adeta o anda gerçekleşiyormuşçasına canlandırılır, çocukların merakı uyandırılmaya çalışılarak soru sormaları teşvik edilir. Bir ulusun geleceği, Tora’nın garantörleri çocuklardır. Çocukların kişilikleri ise ailede şekillenir ve gelişir. Son olarak, Mısır’da yaşadığımız esaret ve çektiğimiz yabancılık, bize yabancılara, mağdurlara ve mazlumlara karşı duyarlı olmayı, sorumluluk duymayı ve haklarını korumak için harekete geçmeyi öğretir. Ancak babadan oğula dededen toruna aktarılan Pesah’ın bu hayat öğretileri ile Yahudiler dünyaya ışık getirme misyonlarını gerçekleştirebilir ve dünyayı daha iyi bir hale getirebilir.”

Bir ulusun geleceği, Tora’nın garantörleri çocuklardır

Hatırlamanın ve anlatmanın önemi, iyimserliğin önemi, Pesah ve Mısır’dan Çıkış’ın sadece sekiz gün (diasporada) süren bir bayramda değil, Yahudi hayatının her bayramında, her gününde anıldığı, her gün sanki Mısır’dan Çıkış deneyimleniyormuş gibi hissedildiği anlatıldı. Mısır- Mistrayim kelimesinin kısıtlamaları, sınırlamaları simgelediği, bugün bizi sınırlayan, ilerlememizi engelleyen şeylerin, endişe korku, iş, telefon, bilgisayar, maddiyat ve benzeri birçok konunun, bizim şahsi Mısır’ımız olduğu ve bunlardan kurtulmamız, hayatımıza sahip çıkmamız gerektiği üzerine konuşuldu. Pesah hazırlıklarının bir ay önce başladığına, evlerin, iş yerlerinin, arabaların köşe bucak, Pesah süresince yenmesi yasak olan maddelerden-hamets’ten arındırıldığına dikkat çekildi. Hamets’in kabarmayı, egoyu, kibri temsil ettiğini, bu yüzden en ufak bir kırıntısına dahi müsamaha gösterilmediği açıklandı. Pesah’ta herkesin evinde mutlaka matsa-hamursuzu ve yemeği olabilmesi için ihtiyaçlı kişilere yapılan yardımlardan, birisinin aç olduğunu bilerek bayramı layığıyla yaşamanın mümkün olamayacağından, bayramda gidecek yerleri olmayanların mutlaka diğer evlere davet edildiğinden bahsedildi. Pesah’tan önceki gece çocuklarla birlikte evde mum ışığında yapılan hamets araması anlatıldı. Diaspora’da Pesah’ın ilk iki akşam yapılan Seder’deki sembolik yiyeceklerin neleri simgelediği, unların bize kendi hayatımız ile ilgili ne tür mesajlar verdikleri üzerine konuşuldu. Katılımcılardan Ceren, masadaki küçük çocuğun ve genç kızın görevlerini üstlenerek çıkınıyla odadan çıkıp nefes nefese tekrar içeri girerek Mısır’dan alelacele çıkışı canlandırdı. Mısırlıların başına gelen on bela sırasında her belada bir damla sirkeyi kâseye dökerek, düşmanları bile olsa başkalarının üzerine gelen felaketler karşısında Yahudilerin duyduğu üzüntüyü canlandırdı. Masada farklı yörelerin farklı geleneklerinden de bahsedildi. Pesah’ın son gecesi evin farklı yerlerine, kapı girişlerine, köşelerine konulan ve bereketi simgeleyen yeşilliklerin gelecek sene için bolluk dileklerini ifade ettiği anlatıldı. Çıkış yeri Fas olan Mimouna’dan, evlerinde sekiz gün boyunca un bulundurmayan Yahudiler’e, Müslüman komşularının Pesah çıkışında evlerinden getirdiği unla birlikte yaptıkları tatlılardan, tüm evlerin kapılarının açık olmasından ve herkesin o gece birbirini ziyaret ettiğinden ve Mimouna’nın Müslümanlar ile Yahudiler arasındaki komşuluk ve arkadaşlığını, simgelediğinden söz edildi. Daha sonra La Casa Catering’in geleneksel Pesah yemekleri ile hazırlanmış lezzetler, keyifli bir sohbet eşliğinde yenildi.