1869’da İstanbul’da doğan, küçük yaşta yetim kalan Menahem, ilköğretimini Hasköy Kamondo Okulunda tamamladı. Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şahane’den 21 yaşında mezun olduğunda derhal Bahriye Merkez Hastanesine atandı ve Prof.Dr. Von Düring’in asistanı olarak çalıştı. Yeteneğini dikkate alan hükümet tarafından uzmanlık eğitimi için Hamburg’a, ünlü dermatolog Dr. Unna’nın yanına gönderildi. Daha sonra Viyana ve Fransa’da ünlü profesörlerin yanında çalışan, Paris’te değişik hastanelerde görev yaparak uzmanlığını ilerleten Hodara, 1896’da yurda döndü. Yurda dönerken, Bahriye Nezaretine gönderdiği bir mektupta Dr. Unna şöyle yazıyordu: “Size, parlak bir eğitim görmüş, genç hekim Hodara’yı iade ediyorum. Bilimsel önem olarak, hemen benden sonraki sırada olduğunu açıkça ifade etmeliyim.”
Dr. Hodara, Kasımpaşa Bahriye Merkez Hastanesinde emraz-i cildiye (deri) ve zühreviye (cinsel yolla bulaşan hastalıklar) uzmanı olarak görevini devam ettirirken, Avrupa’da başladığı bilimsel çalışmalarını geliştirmeye yöneldi. Bu arada Saray hekimleri arasına da alınarak kaymakamlık rütbesine yükseldi.
Dr. Hodara Türkiye’nin ilk Histopatoloji (hastalıklı dokunun histolojik incelenmesini inceleyen patolojik histoloji) uzmanıdır. Özellikle salisilik asid’in, krizarobin’in ve öğrencisi Hulusi Behçet ile beraber süblime’nin deri üzerindeki etkilerini inceledi; şark çıbanı ile saç - kıl dökülmesi ve mantar konusunda deneylerini yoğunlaştırdı. Hodara Hastalığı olarak anılan ‘tricorrhexis nodosa’ hastalığını teşhis etti. Piedra olarak bilinen hastalığı ilk olarak tanımladı. Bakteriyolog Dr. Ömer Fuat Bey’le beraber deri mikozlarını incelemeye başladıklarında Osmanlı İmparatorluğunda ilk kez, değişik deri hastalıkları vakalarını tespit edebildiler. Hodara’nın araştırmalarının sonuçları, Fransızca ve Almanca olarak klasik tıp kitaplarında ve uzman yayınlarda düzenli olarak yerini aldı.
Dr. Hodara, 1920’de Avrupa’dan yurda dönen Dr. Hulusi Behçet’e hocalık yaptı ve araştırmalarına onunla beraber devam etti. Asistanları Dr. İzzet Kâmil Bey ve oğlu Dr. V. Hodara’yı da yetiştirdi.
1908 yılında albay rütbesiyle emekli olan Dr. Hodara son yıllarını hastalıklı olarak geçirdi, bir stafilokok septisemisinden 9 Temmuz 1926’da Şişli’deki evinde vefat etti. Mezarı Ulus Musevi Mezarlığındadır.
Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet, hocası Dr. Hodara için “… Say ve sebata, faaliyet ve ikdama en büyük misal hastalığa ve yorgunluğa bakmadan uğraşanda tecessüm etmiştir [cisimlendirilmiştir]” diyordu.
Kaynak:
Naim A. Güleryüz, Toplumsal Yaşamda Türk Yahudileri, Gözlem, 2012.
V. Galimidi, “Le Dr. Hodara”, Hamenora 1926.
Prof. Dr. Kadri Unat, “Doktor Menahem Hodara’nın dermatoloji tarihimizdeki yeri”, Deri Hastalıkları ve Frengi Arşivi, Yıl 7, Haziran 1971.