İnsan anlamadığı şeyi sevemiyor ve sahiplenemiyor. Çağdaş sanat ilginizi çekiyor ama zorlayıcı mı buluyorsunuz? Bu nedenle bir müzeye ya da sergiye tek başınıza gitmek istemiyor musunuz? O zaman neden bir sanat yürüyüşüne katılmıyorsunuz? Talking Art Tel Aviv’in kurucusu Shani Werner, izleyici ile sanatçı ve eserleri arasında köprü kuran sanat turları düzenliyor. Sanatçının kendisi ve eserleriyle sergide ya da atölyesinde buluşmayı, diyalogu sağlayan bu turları, gelin Werner’in ağzından dinleyelim.
Mirey NASİ
Bize kendinden ve ‘Sanat Üzerine Konuşmak’ projenden bahsedebilir misin? Bu projenin gerisinde yatan fikir nedir? Neden böyle bir proje başlattın?
Sanatın tutkum olduğunu her zaman biliyordum, ancak tam olarak ne yapmak istediğimi anlamam biraz vakit aldı. İşe önce fotoğrafçı olarak başladım, daha sonra ise Sanat Tarihi okuyarak devam ettim. Mezun olduktan sonra, çağdaş sanat galerilerinde ve sanat eleştirmeni olarak da yerel gazetelerde çalıştım. Ancak öğretmenlik yapmaya başladığımda bunun benim gerçek hedefim olduğunu anladım. Camera Obscura Sanat Okulunda ders veriyor, bir yandan da Tel Aviv Müzesinde rehberlik yapıyordum ki, bundan daha fazlasını istediğime karar verdim; böylece, bugün hayatımın projesi haline gelen işin peşine düştüm.
‘Sanat Üzerine Konuşmak’, 2012 yılında, ‘sanat üzerine olabildiğince çok konuşmak’ isteğiyle kuruldu. Ben sanatın, bir yerin ve oradaki toplumun derinliğini, değerlerini anlayabilmenin müthiş bir yolu olduğuna inanıyorum. Tam olarak bunu yapmanın, sanat aracılığıyla günümüz yaşamında yeni düşünme ve anlama açıları ortaya çıkarmanın, misyonum olduğunu düşünüyorum. Dahası, bu o kadar eğlenceli ki, hem benim hem de misafirlerim için.
Sanat yürüyüşü ne anlama gelir?
Çeşitli sanat turlarımız var ve her biri birbirinden farklı. Ancak temelde yaptığımız, bazı sanat merkezi ziyaretlerinden oluşan bir yürüyüş turu. Bir rehber olarak misafirlere sanatı açıklamaya, onlara aracılık etmeye, onları sanata yöneltmeye ve de açık bir tartışma ortamını teşvik etmeye çalışıyorum. Aynı zamanda turlar sırasında, çoğunlukla yerel sanatçılarla, küratörlerle ve galeri sahipleriyle tanışma fırsatı buluyoruz.
Ziyaretçilerinize ne sıklıkta ve ne türde sanat yürüyüşü imkânları sunuyorsunuz? Farklı dillerde yürüyüşler ve konuşmalar da düzenliyor musunuz?
Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa’da yaklaşık on farklı sanat turumuz bulunuyor. Ancak aynı zamanda misafirlerimizin ihtiyaç ve ilgilerine göre şekillendirilmiş, istek üzerine gruba özel sanat turlarında da uzmanlaşmış durumdayız. İbranice, İngilizce, Fransızca hatta Türkçe turlar bile düzenliyoruz. Ayrıca geçen sene Avrupa’ya yönelik, bir dizi VIP sanat turu başlattık. Bu sene de İstanbul Bienali’ne bir ziyaret düzenlemeyi planlıyoruz.
Bu sanat yürüyüşlerine kimler katılıyor? Sanat üzerine konuşmak için en ilginç bulduğunuz kesim kimlerden oluşuyor? Paylaşmak isteyeceğiniz enteresan bir hikâyeniz var mı?
Çağdaş sanatın özümsenmesi bugünlerde biraz zorlaşmış olabilir. Ancak inanıyorum ki, çağdaş sanatı herkes sevebilir ya da en azından buna ilgi duyabilir. Dolayısıyla benim için en güzel his, insanların baştaki reddetme, geri çevirme tepkisini değiştirmek oluyor. Bu kişiler ister yüksek teknoloji çalışanı, ister yaşlı, ergen ya da turist olsun.
Tel Aviv’deki merkez otobüs garında bir sanat turum var. Turuma semtin tarihçesi ve yapımı 27 yıl süren garın bölgenin bozulmasına nasıl yol açtığının hikâyesiyle başlıyorum. Örneklerimden biri gara çok yakın eski bir ev. Bir turumda katılımcılardan biri, bu evde büyüyen bir kadındı. Bu olay çok dokunaklıydı ve hikâyeme yepyeni bir ışık tuttu. Turlarınıza kimin katılacağını hiçbir zaman bilemezsiniz, bu işte sürprize her zaman yer vardır.
Bir sanat yürüyüşüne - hem sanatçılar, hem de ziyaretçiler açısından - nasıl hazırlanıyorsunuz? Sanatçılar stüdyolarını açma konusunda her zaman istekli olmayabilirler, onları nasıl ikna ediyorsunuz?
Öncelikle, çağdaş sanat sahnesinde olan biteni çok iyi takip etmem ve gösterimdeki en iyi sergilerden haberdar olmam gerekiyor. Çok büyük bir camia olmadığından, sanatçıların çoğunu da tanıyorum zaten. Çoğu stüdyolarını misafirlerime açmaktan ve sanatlarını yeni izleyicilere sunmaktan dolayı memnunlar.
Daha önce İstanbul’da bulundun; İstanbul’un sanat ortamı hakkında neler düşünüyorsun?
İstanbul’u iki kez ziyaret ettim ve çok sevdim. Her iki ziyaretim de iş içindi; pek çok sanatçı, küratör ve galeri sahibiyle tanıştım. Sadece stil, tarz ve düşünme biçimleri olarak değil, aynı zamanda pazarın işleyişi açısından da, Türk ve İsrail çağdaş sanat sahnesi arasında pek çok benzerlik görüyorum.
İsrail’den ziyaretçilerinizle İstanbul’da bir sanat turu gerçekleştirmeye yönelik herhangi bir planınız var mı? Ya da Türkiye’den sanatseverlerle bir İsrail ziyareti planlamayı düşünür müsünüz?
Elbette, yaklaşmakta olan İstanbul Bienali için bunu tur listemize aldık bile.