AbraKadAbra

Berk YÜKSEL Toplum
16 Ağustos 2017 Çarşamba

Jawaharlal Nehru: “Kader size dağıtılan kartlar gibidir. Özgür irade ise onları nasıl oynadığınızdır. Bu iki nokta arasındaki karşılıklı etkileşme ise sizin insan olarak ne olduğunuzu tayin eder.”

“Sözcüğün kökeniyle ilgili teorilerden biri Aramicede ‘Söylediğim gibi yaratacağım’ anlamına gelen ‘Avra Kedabra’ ibaresinden geldiğidir. ‘Konuşurken yaratırım.’ Konuşurken ‘Ben’ dendiğinde içteki yaratıcı güç ayağa kalkar” diyor Şanal Günseli. Bir başka görüşe göre ‘abhadda kedhabhra’ anlamı ‘Bu dünya gibi yok ol’ (“Bu kelime gibi yok ol ya da benim sözümle yok ol”) demektir ve hastalıkların iyileştirilmesinde kullanılır.

Diğer bir görüşe göre sözcük, İbranice’de takdis, kutsama anlamına gelen ve lanet olarak da kullanılabilen ‘ha-brachah’ ve öldürücü hastalık anlamına gelen ‘dever’ ifadesinden gelmektedir ve körlüğe karşı kullanılan kabalistik bir şifa ifadesidir. Bir başka görüş sözcüğün Tanrı’yı ifade eden Gnostik Abraxas’dan geldiği yönündedir.

‘Abrahadabra’ G. Davidson tarafından ‘Ölüleri Kutsarım’ olarak tercüme edilmiştir. Davidson ayrıca kökeni İbranice  ‘ha brachah dabarah’ ve ‘Kutsamayı söyle’den geldiğini belirtir (veya konuş ey kutsal kişilik). Kötü etkilere karşı bir nazar olarak kullanılır. Zikredildiği zaman her tekrarlamada bir harfi kaldırılır. Davidson ayrıca bu kelime ile daha eski gnostik ilah ‘Abraxas’ veya ‘mutlak bilinmeyen’ ve İran teolojisi arasında bir bağlantı olduğunu ima eder. Gnostik teolojide Tanrı veya yaratılış ve Tanrı katı arasında aracı anlamında da kullanılır.   

‘Abraxas’ kadimlerin yedi yaratıcı gücünü ve yedi gezegensel meleği gösteren yedi harften oluşan bir sembol kelimedir. Abraxas, tanrıyla şeytan veya iyi ile kötü arasında bulunan bağdır. Tanrı ve yeryüzü arasında iletiler taşıyan bir haberci tanrı olarak da anılmıştır. Hermann Hesse’nin ‘Demian’ında Abraxas’dan hem iyiliği hem de kötülüğü içinde barındıran bir tanrı olarak bahsedilmektedir. Eserde insanın normal denebilecek arayışların ötesinde kendi yazgısını keşfetmek için, içinden gelen seslere kulak vermesi, sezgilerine güvenmesi, onları yorumlayabilmesini simgesel olarak temsil eder.

‘Demian’da Abraxas’dan her insanın içinde var olan bir tanrısal potansiyel olarak bahsedilir. İnsanların içinde bir yönüyle tanrı, diğer yönüyle şeytan olan yüce bir varlık vardır. Sanılanın aksine kötü güçlerin tanrısı olmayan hem iyiyi hem kötüyü içinde barındıran gnostik tanrıdır. İyi ya da kötüyü seçmek kişiye kalmıştır.

‘Abra Kadabra’ sözcüğünün geçtiği bilinen ilk kaynak MS 2. yüzyılda Roma imparatoru Caracalla’nın doktoru olan Serenus Sammonicus tarafından yazılan ‘De Medicina Praecepta’ adlı şiirdir. “Bu yazılış hastadaki rahatsızlık ruhunu yok edecektir” denilmektedir. İnsanların sağlığına tekrardan ulaşabilmesi için söylenen bir kelimedir. Burada yok olması gereken içteki hastalığa neden olan şeytandır. Kabalistik bir şifa sözüdür.

Tanrı’nın evreni yaratırken dile getirdiği bir kelime öbeği olduğunu düşünenler de mevcuttur. Abrahadabra, yolcuda ‘Birliği’ hissettiren kelimedir. Gül–Haç ezoterik sisteminde “Yaratılış içerisinde Yaşam, Işık ve Aşkı anlamak ve aramakla Kozmik Kanunu idrak edebiliriz” denir. Abrahadabra, içsel ve dışsal dünyalarımızın ahenkleşmesini simgeler. Kanatlı Ejderha, Kanatsız Ejderhayı öldürür ve Kanatsız Ejderha Kanatlı Ejderhayı öldürür. Bu şekilde Cevher ve Güç tezahür eder. Kanatlı ejderha ‘İçsel Üstad’ımız ve kanatsız ejderha da egomuz olarak yorumlanabilir. Sonunda iki ejderha yani varlığımızın semavi ve dünyevi yönü birbirlerini öldürürler ve kaynaşmış ‘ölümlerinde’ kozmik gücün daha mükemmel bir ifadesinde birleşirler. Satranç oyunu da insanın bileşik doğasındaki her parçanın kendi gölgesiyle savaşmasını anlatır. Kozmos düzlemi üzerinde ışık ve karanlık güçleri karşı karşıya gelirler. Şah ruhu, vezir aklı, fil duyguları, at canlılığı, kaleler fiziksel bedeni temsil eder. Piyonlar insan ruhunun sekiz parçasıdır.

Evrensel değişim ve dönüşümün sembol sözcüğüdür. Var olanı ‘Abra kadabra’ diyerek değiştirebilme tutkusu, konuşurken yaratmak her daim ‘insan gibi insan’ın içinde mevcuttur. Önce kendini, sonra çevreyi olumlu yönde değiştirme arzusu ‘gerçek insan’da yanar tutuşur. Bu iyiden daha iyi yaratma arzusudur. Mikro anlamda bir yaratıcı olan insanın, egosal güç deliliği ile hareketini değil; kontrollü ve dengeli dönüşüm heyecanını barındırır. Özgüveni, kontrolü, dengeyi ve ne istediğini bilmeyi ifade eder. Değiştirebileceği, yenileyebileceği, unutabileceği, arayacağı her şey için adres bizzat kişinin kendisidir. Ani dönüşümün tarifsiz sancısı, kararlı farklılaşmanın ve farkındalığın yüreklerdeki sevinci, yolda yenilenme cesaretini gösteren gerçek insanladır. Sihirbazın sopası, kullanmayı bilen yetkin insanın elinde denge ile kullanılır.

Sürü insanı olmayan, ‘insan gibi insan’ kendi yolunda, kendine en uygun olan yolda yürürken gerektiğinde evrimsel gerektiğinde ise bir ‘Abra Kadabra’ ile devrimsel değişim ve dönüşüm geçirir. Yolculuk içe doğru başlar. Kendi cehennemine inip, kendi ejderhasını tanımayan, iyi ve kötü yönleri ile bütünleşmeyen, gölgelerini yani eksik yanlarını fark etmeyen yolcu ya da şövalye yolculuğa çıkamaz, bütünleşemez. En zor şey olarak, bu yolda kendi kendini de affedecektir.

‘İnsan gibi insan’ farkında olarak ve bir fark yaratmak için bilinçli yaşamak ister. Gerçek insan bu sebepten ötürü ölmez, olur. Zaman içerisinde dönüşür, gelişir. Yaşarken kendini özgürce değiştirir. Başkaları tarafından yontulmaz, kendi heykelini yine kendi yontar. O, kendi iç dünyasının mimarı ve kendi hikâyesinin kahramanıdır.

Aydınlanma yolculuğunda hedef yolun kendisidir. İkinci kitabımın da ismi olan ‘AbraKadabra’ iyi doğru ve güzele giden dönüşüm için kadimlerin önemli bir deyişidir. Bu deyişi özünde hisseden birey, kendinde değiştirmek istediği yönü değiştirme gücüne sahip olarak kendisiyle objektif olarak yüzleşir. Yolcu, kendi yolunda dönüşür ve yaşayışı, eyleme geçişi ile çevresinin de dönüşümüne vesile olur. O, bilmeyi olmaya dönüştürür. Güzel söz söylemenin ve çok bilgi istiflemenin değil; güzel davranmanın ve güzel düşünmenin önemini bilir. Tebliğci değildir, bildirmez ancak özgürce herkesin kendi çıkarımını buldurmaya vesile olur. Hak edenle paylaşılmayan bilginin karanlığa hizmet ettiğini çok ama çok iyi bilir. Değişim içten dışa doğrudur. Bir ‘Abra Kadabra’ çok şeyi değiştirebilir yeter ki bireyin içindeki üstadın kulakları duymaya, gözleri görmeye ve özünü idrak etmeye hazır olsun.

“Kendi kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmeğe çalışmakta şansının ne kadar az olduğunu anlarsın.”

Voltaire