1908-1983 yılları arasında yaşamış olan Fania Fenelon, piyanist, besteci ve ünlü bir kabare şarkıcısıydı. Bir Holokost kurtulanı olan Fenelon, daha sonra, ‘Playing For Time’ adlı, Holokost dönemini ve Auschwitz Kızlar Orkestrasını konu eden eseriyle daha fazla tanındı. Kitabının senaryosunu Arthur Miller kaleme almış ve televizyon filmi olarak çekilmişti.
Fania Goldstein,1908 yılında Paris’te dünyaya geldi. Babası Jules Goldstein, kauçuk endüstrisinde çalışan bir mühendisti. Annesi Maria Davidovna Bernstein ve babası, Rusya’nın Rostov şehrinden Paris’e göç etmişlerdi.
Fania Paris Konservatuarında öğrenci iken, ilk kez piyano dalında birincilik ödülü kazanmıştı. Çok ufak tefek bir genç kızdı ve minicik elleri vardı, ama piyanoya son derece hâkimdi. Ayrıca geceleri de kabarelerde şarkı söylüyordu. Leonide ve Michel Goldstein adında iki erkek kardeşi vardı. Bu iki erkek kardeş de Holokost’tan kurtulup, hayatta kalmayı başarmışlardı.
Fania’nın, ünlü İsviçreli 5000 metre koşu şampiyonu Silvio Perla ile yaptığı evlilik, savaş bittikten sonra boşanma ile sonuçlandı.
II. Dünya Savaşı sırasında, Fransız direnişine katılan Fania, sonunda yakalanarak Nazilerin eline düştü. Auschwitz-Birkenau Kampına gönderildi. Orada genç kızlar orkestrasına dâhil edilerek, şarkıcı ve müzisyen oldu. Daha sonra Bergen-Belsen Kampına nakledildi. O dönemde ölümcül tifo hastalığına yakalandı ve 30 kiloya kadar düştü. Ama şans eseri yine de kurtulup, hayata tutunmayı başardı. 1945 yılında Bergen-Belsen, İngiliz paraşütçü birlikleri tarafından özgürlüğüne kavuşturulduğunda, BBC Radyosunun gerçekleştirdiği canlı yayında şarkılar söyledi. Hâlâ evli olduğundan radyoda, Fania Perla olarak anons edilmişti.
Yeniden Paris’e dönüş
Savaş bitince, yeniden Paris’e dönen Fania, ‘Fenelon’ takma soyadıyla sahnelere döndü. Çok ünlü bir kabare sanatçısı oldu. Minik cüssesi ve muhteşem sesiyle sahnelerde devleşti. 1966 yılında, sahne partneri, bariton/ şarkıcı Aubry Pankey ile birlikte, Doğu Berlin’e yerleşti. Pankey’in ölümünden sonra yeniden Paris’e döndü.
Kitabı kara mizah
1973-75 yılları arasında, Marcel Routier ile birlikte ‘Sursis Pour L’orchestre’ adlı kitabını kaleme aldı. Bu kitapta Auschwitz’de yaşarken tuttuğu günlüklerin ışığında, orada yaşadıklarını anlatıyordu. Orada olduğu dönemde, diğer mahkûmlarla olan ilişkisini, mahkûmların arasında geçen olayları, hayatta kalanlara ait anıları, biraz alaycı, çokça da aşağılayan bir dille, kara mizah şeklinde betimliyordu. Böylece bu hatıralara az da olsa gölge düşürüyordu. Histerik bir ifade kullanarak, tüyler ürpertici anılar anlatıyordu. Yahudi ve Polonyalı müzisyen mahkûmlar arasındaki siyasi ve antisemit tartışmalar, gerilim dolu kapışmalar, kavgalar, mahkûmlar arasındaki fuhuş ve lezbiyen ilişkileri, fütursuzca gözler önüne seriyordu.
Fania’nın, Alma Rose hakkında yazdığı olumsuz düşünceler, kitabı okuyan, diğer orkestra üyelerinden olan Anita Lasker-Wallfisch ve Violette Jacquet tarafından kabul görmemiştir. Fania, kitabında Alma’nın da bir Yahudi mahkûm olmasına karşılık, diğer mahkûmlarla eşit muamele görmediğini, ona Kapo’lara verilen ayrıcalıklardan verildiğini ve öyle yaşadığını anlatıyordu.
Birkenau’daki müzik çalışmalarında, Fania, orkestradaki iki şarkıcıdan biriydi. Ayrıca bazı parçaların aranjmanını da yapardı. Kısa bir süreliğine boşluğu doldurmak için bateristlik de yapmıştı.
Orkestrada çalışan herkes, Lola Kroner ve Julie Stroumsa dışında, hayatta kaldı. Alma Rose ise aniden ve muhtemelen bir gıda zehirlenmesi sonucunda hayatını kaybetmişti.
Söz konusu kitap, Almanca ve İngilizceye de tercüme edilerek yayınlandı ama bazı bölümleri kısaltıldı. Fenelon her ne kadar, Holokost dönemini kapsayan bir başka kitabı olduğundan bahsettiyse de ikinci bir kitabı yayınlanmadı.
Başrolde Vanessa Redgrave
Linda Yellen, Fania’nın kitabını ‘Playing For Time’ adı altında Arthur Miller’in senaryosu olarak yazdığı zaman, televizyon filmi olarak çekmeye karar verdi. Fania’nın rolünü, ünlü İngiliz sinema sanatçısı/aktivist Vanessa Redgrave oynayacaktı. Çok uzun boylu olan Redgrave’in, ufak tefek Fania Fenelon’u canlandıracak olması, Fania’yı çileden çıkartıyordu. Ayrıca sıkı bir aktivist olan Vanessa Redgrave’in siyasi görüşlerinden de hiç hoşlanmıyordu.
“Benim tam zıttım olan bir sanatçının beni canlandırmasını kesinlikle onaylamıyorum. Ben onun yerine Liza Minelli’yi tercih ederdim. O, çok güzel, ufak tefek ve hayat dolu. Üstelik hem şarkıcı, hem de dansçı. Vanessa’nın mizah yeteneği yok, oysa benim kamplardan canlı olarak çıkmam, tamamen mizaha sığınarak kendimi sağaltmamdı.”
Bir saat süren ve TV’de yayınlanan bu röportaja rağmen, Vanessa Redgrave söylenen her şeyi kulak ardı ederek, bu rolü üstlenmeyi kabul etti. Fenelon, Vanessa’yı asla affetmedi. Ama film bitince, onu seyrettiğinde sesini çıkarmadı ve filmin, ‘adil bir film’ olduğunu söylemekle yetindi.
Fania Fenelon,19 Aralık 1983 tarihinde, 75 yaşında iken, Paris’teki bir hastanede hayatını kaybetti. Ölüm sebebi kanser ve kalp krizi olarak açıklandı. Son yıllarında erkek kardeşleri, New Jersey Üniversitesinde psikoloji dalında öğretim üyesi olan Prof. Leonide Goldstein ve Paris’te emekli bir iş adamı olan Michel Goldstein’ın yardımlarıyla yaşamını sürdürüyordu.
1983 yılında Ali Poyrazoğlu tarafından sahneye konan ve yönetilen, büyük sükse yapan ‘Orkestra’ adındaki tiyatro oyununda, Fania Fenelon rolünü ünlü tiyatro oyuncusu Ayla Algan üstlenmişti. Daha sonra devlet tiyatrolarında yeniden sahnelenen oyunda ise, Fania’nın rolünü, tiyatrocu/ şarkıcı Işıl Yücesoy oynadı.