İsrailoğulları `Seçilmiş Halk Mıdır’-3

Geçen makalemizde ele aldığımız Salime L. Gürkan’ın araştırması oldukça ayrıntılı ve başarılı bir bilimsel araştırmaydı. Ancak teolojik kökenler üzerinde kurulu değildi. İsrailoğulları’nın ‘seçilmişliğini’ en iyi vurgulayan ve tüm Yahudi tarihi boyunca gündemde olan unsur, antisemitizmdir. Bu konu, tarihçiler, yazarlar ve sosyologlar için daima ilgi ve merak konusu oldu.

Yusuf BESALEL Perspektif 0 yorum
20 Eylül 2017 Çarşamba

Antisemitizm olgunun nedenlerini izah etmeye çalışanlar, Yahudilerin ekonomik varlığının yarattığı kıskançlık, çeşitli ekonomik sıkıntılar dönemlerinde Yahudilerin günah keçisi olarak görülmesi, millî ve dinî kökenli tepkiler gibi nedenler ileri sürdür. Ancak bütün bunlar dahi tam bir açıklama sağlamaz. Antisemitizm, günümüzde sadece 700 dolaylarında Yahudisi bulunan müreffeh Japonya’da da var. Yahudiler ise, bu olgunun yükünden kurtulmak için asimilasyonu (özümlenme) tercih etti fakat bu, tatbikatta antisemitizmi daha da azdırdı. Antisemitizmin işlevi aslında Yahudileri bir arada tutmak oldu1.  Hiçbir halkta tüm tarihi boyunca ona özgü duyulan bir nefret söz konusu değildir. Bu halkın cezalandırılması için bir enstrüman olan antisemitizmin kökeni, Tora’dadır. Yahudi düşmanlığı Yahudi olmayanların ruhsal yapılarına adeta entegre oldu: “Olur da, Tanrı’n Aşem’in Sözü’nü dinlemeyip O’nun sana bugün emretmekte olduğum tüm Emirleri’ni ve Hükümleri’ni titizlikle yerine getirmezsen, şu bedduaların hepsi üzerine gelip seni yakalayacaktır.2” “Tanrı seni, yeryüzünün bir ucundan yeryüzünün diğer ucuna kadar tüm halkların içine saçacak ve orda başkalarının, ne senin tanıdığın ne de atalarının tanıdığı ilâhlarına hizmet edeceksin-ahşap ve taş.” “O ulusların içinde de sükûn bulmayacaksın ve ayağının tabanı rahat görmeyecek. Tanrı sana orada ürkek bir kalp, hasret ve ıstırap verecek.3” Lâkin Tanrı’nın merhameti sonsuzdur: “Tanrı tutsak olanlarını geri getirecek ve sana merhamet edecek. Dönüp seni, Tanrı’n Aşem’in seni saçmış olduğu halklardan toplayacak.4” Tanrı, İsrailoğulları’na zarar veren düşmanlarının öcünü de taahhüt etmektedir: “Şad edin ey uluslar Halkı’nı: Çünkü yerde bırakmayacak kullarının kanını! Ve intikamla karşılık verecek hasımlarına Ve kefaret sağlayacak toprağına Halkı.5

Antisemitizm firavun döneminden beri mevcut

Yahudi tarihi de bu ayetlere istatiksel olarak şahitlik yapar. Firavun döneminden beri İsrailoğulları’na karşı tarihin her döneminde antisemitizm mevcuttu ve Tevrat’taki farzlara uymamanın cezası şeklinde gelişiyordu. O kadar ki Holokost faciası ile doruğa çıkan bu olgunun bu aşamasını da modern bir din bilimci olan Emanuel Hortom Holokost’un, Yahudilerin Tora’nın dışına çıkarak işledikleri günahların gecikmiş cezası olduğunu ve (19 asır) ulusların arasında yaşamanın onları pişman etmediğini savunur. Keza Tora’daki “… seni saçmış olduğu halklardan toplayacak” ayetine paralel olarak ta Yahudi teoloji bilimcilerinin büyük bir kısmı, Holokost’un en önemli sonucu olarak İsrail devletinin doğuşunu göstermektedirler6.

İsrailoğulları’nın karışık evliliklere meyli bulunur ancak bu Tora’da yasaklandı7. İlginçtir ne zaman asimilasyon arttıysa, antisemitizm de çoştu. Bunun mantıkla açıklanabilir bir yönü yoktur. Bu da İsrailoğulları’nı özel kılan başka bir tarihsel olgudur.

Zarar verenlerin kötü sonları

Diğer tarihsel ve özel bir olgu da, yukarıdaki ayetlerden birinde belirtilen ve İsrailoğulları’na zarar veren düşmanların olumsuz akıbetidir. Firavundan başlamak kaydıyla, İsrailoğulları’nın bütün düşmanlarının sonu iyi bitmemişti: Kenaan kavimlerinin tümü, Asurlular, Babilliler, Persler, eski Yunanlılar, Selevkoslar, Romalılar, Bizanslılar, vs. tarih sahnesinden silindi. 2.Bet-Amikdaş’ı yıkan Romalılardır ve tarihçi Flavius’un bu aşamada aldığı kayıtlar, birbirlerine düşmüş Yahudilerin cezasının nasıl başka bir ulus tarafından verildiğini Tora’daki ayetlerle birebir uyuşarak betimler8. Ne var ki bu dev imparatorluk da çöktü ve MS 5. yüzyılda Roma şehir anahtarlarını çapulcu vandallara teslim etti. Asırlar sonra da aynı manzaralar söz konusu... Örneğin Holokost’tan sorumlu, 3.Reich olarak kendini adlandıran Nazi Almanyası II. Dünya Savaşı’nın sonunda büyük bir yenilgiye uğradı, 10 milyon Alman öldü, Almanya da Doğu ve Batı Almanya olarak 45 yıl kadar bölündü. Keza yıllarca bünyesindeki Yahudilere zulmeden Sovyetler Birliği 1990’lı yılların başlarında dağıldı. Bir müddet sonra Rusya ve diğer cumhuriyetlerden Yahudilere göç izni çıktı; 1 milyon dolayında eski Sovyet vatandaşı İsrail’e göç etti.

1948’de İsrail Devletinin kurulma aşamasında 700 binin üzerinde Filistinli Arap savaş koşullarında ülkeden kaçtı; bir kısmı da orda kaldı. Üzerinde fazla durulmayan bir husus da, Cezayir, Libya, Mısır, Suriye, Irak, Yemen gibi Arap ülkelerinden takriben aynı sayıda ülke vatandaşı Yahudi bu devletlerden ihraç edildi. Tek suçları Yahudi olmak olan bu insanlara zulüm edildi, eşyaları, mülkleri gasp edildi, öldürülenler ve tecavüze uğrayan kadınlar oldu, mezarlıkları yağmalandı. Bu insanların çoğu İsrail’e göç etti. Söz konusu ülkelerde ise, özellikle son yıllarda olmak kaydıyla, savaş ve kaos durumu süregelmekte.

İsrail’in Birleşmiş Milletler tarafından tanınması aşamasında Güney Amerika ülkeleri olumlu oy kullanmıştı. Bunlardan biri de Venezüella idi. Ancak bu ülke, geçtiğimiz yıllarda anti-Amerikan tutumu nedeniyle İsrail karşıtı bir politika izledi. Ülke başkanı Chavez İsrail’i lanetledi. Venezüella’daki Yahudi cemaatine ait sinagoglar yağmalandı. Bir müddet sonra, rahatsız olan Chavez tedavi edilemeyerek vefat etti. Bir petrol ülkesi olmakla beraber hâlen Venezüella büyük bir ekonomik ve siyasal çıkmaz ile boğuşuyor.

Kuşkusuz bu devletlerin kendi iç dinamiklerinden veya başka devletlerle olan hasmane ilişkilerinden kaynaklanan değişik sorunları vardı. Ama hepsinin de kesif Yahudi düşmanı olduğu da müşterek bir gerçek. Öte yandan günümüzde antisemitizm için dayatılan bir neden de İsrail ve uluslararası toplumun bu devletin davranışları ile ilgili tepkileri. Ne var ki İsrail, 69 yıllık bir devlettir ve Yahudilerin devlet sahibi olmadığı binlerce yıl zarfında da antisemitizm hep vardı.

İsrailoğulları uluslara ışık verdi

Keza Yahudilerin oransal olarak bilim alanlarında, edebiyatta, sinemada, vb çok yüksek bir ses getirmeleri de ilginçtir. İşaya Peygamber, Tanrı’nın İsrailoğulları’nı “uluslara bir ışık olarak” verdiğini belirtir9. Maddî alanda bu su götürmez bir gerçek: Örneğin dünya nüfusunun binde ikisini oluşturan Yahudiler, Nobel ödüllerinin yüzde 22’sini elde etti.

Tanrı, tüm beşeriyet ile ilgilenir. Bu durumda Tanrı’nın başka uluslara örnek olmak için görevlendirdiği İsrailoğulları’nın icraatı, tüm insanlık için çok önem taşır. Bu, sâdece gizemsel anlamda değildir: Tanrı’yı sevmek ve O’nun tarafından sevilebilmek... Beşeriyete esin kaynağı olabilmek; Tanrı’nın yeryüzünde manevî elçileri olabilmek; adil hareket eden, merhametli ve onurlu toplumlar oluşturmak. Türbülans halindeki dünyada Yahudilerin dinsel farzlarını ikmalindekini hassasiyet; bunun onarımı alanında büyük bir örneksel fayda sağlayacaktır: ‘Tora’yı gözetin ve uygulayın.’ Çünkü diğer halkların gözündeki bilgeliğiniz ve anlayışınızdır o. Dünya ulusları tüm bu hükümleri duyup, “Bu büyük ulus şüphesiz bilge ve anlayış sahibi bir halktır” diyecekler. (Pereşa Vaethanan, 5, 6 ). Keza Peygamber Zeharya ise (Zeharya, 8: 23) der ki: “Sizinle gidelim. Çünkü duyduk ki, Tanrı sizinle.” (10)

Gerek Tora döneminde, gerekse sonraki Tanah dönemlerinde ve de 2. Bet-Amikdaş’ın yıkılışına dek İsrailoğulları, kendilerine farz kılınan hükümlerde uymakta kötü bir performans gösterdi ve diğer uluslara örnek olmaktan uzak kaldı. Holokost sonuna dek de çok acılar çektiler. Günümüzde ise, manevî alandaki davranışları kuşkusuz o denli kötü değildir ama aralarında tesanüt yetersizliği, asimilasyon konusundaki zafiyetleri başta olmak üzere çeşitli yetersizlikleri nedeniyle, diğer uluslara örnek olma durumları tartışma konusudur. Günümüzün din bilgelerinin de sorguladığı gibi, belki de diğer uluslar, ruhsal platformda bunun yoksunluğunu duyumsadıklarından; halen de Yahudi halkı ile yıldızları barışamamakta…

Kaynak:

1 Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Gözlem 2001, s. 214.

2 Tora, Devarim, Ki Tavo, 15, Gözlem, 2008, S. 625.

3 a.g.e., Ki Tavo, 64, 65, S. 648, 649.

4 a.g.e., Nitsavim, 3, S. 671.

5 a.g.e., Aazinu, 43, S. 759.

6 Yahudilik Ansiklopedisi, Yusuf Besalel, Gözlem, 2001, S. 215.

7 Tora, Devarim, Vaethanan, 3, Gözlem, 2008, S. 153.

8 a.g.e., Ki Tavo, 57, S. 643.

9 İşaya, 42:7, Kitab-ı Mukaddes

10 Jonathan Sacks, “The Power of Why” (Va’ethanan 5776), 16/8/2016. Rabbisacks.Org

 

                        BİTTİ

 

1 Yorum