BİRKAÇ KEZ TÜRKİYE BAŞBAKANLARININ, DIŞİŞLERİ BAKANLARININ, İSTANBUL’DAKİ MUSEVİ ÖNDE GELEN İSİMLERİNDEN, “AMERİKA’DAKİ YAHUDİ LOBİLERİNİN TÜRKİYE LEHİNE AĞIRLIK KOYMALARINI” İSTEDİĞİNİ BİLİYORUM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ABD seyahatinde “Yahudi kuruluşlarının temsilcilerini kabul etmesi, onlarla konuşması” gazetelerde ve TV ekranlarında çok kısa yer aldı.
Ama... Aslında önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Amerika’daki “Yahudi lobisi” diğer lobilerin arasında en etkili ve ağırlıklı olanıdır.
Özellikle hayli güçlü “Ermeni ve Rum lobilerine” karşı Türkiye yararına ciddi katkıları olmuştur yıllarca.
Birkaç kez Türkiye başbakanlarının, Dışişleri bakanlarının, İstanbul’daki Musevi önde gelen isimlerinden, “Amerika’daki Yahudi lobilerinin Türkiye lehine ağırlık koymalarını” istediğini biliyorum.
Hatta... Çok kritik durumlarda İstanbul’daki Musevi önde gelenleri doğrudan İsrail Başbakanı’nı, Cumhurbaşkanı’nı arayarak Amerika’daki Yahudi lobilerini Türkiye lehine hareketlendirmiştir.
Türkiye, İsrail devletini “resmen” tanımış olan ilk ülkedir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi soykırımından kaçan Yahudilere, Yahudi bilim adamlarına kapılarını açmıştır.
Kanuni döneminde başlayarak Avrupa’da Yahudi soykırımı yapan Engizisyon mahkemeleri nedeniyle Osmanlı’ya çok sayıda Yahudi göç etmişti.
Mektuplarında “Osmanlı’da kendi asmamızın altındayız, ticaretimizi yapıyoruz, gizlenmeden sinagoglarımızda ibadet edebiliyoruz” diye yazıyorlardı.
O zamandan yakın zamanlara kadar bu birikim Türkiye dış politikasına küresel Yahudi lobilerinin yadsınamayacak faydaları olarak yansıdı.
Museviler kendi inançlarına göre “yılbaşını” dün kutladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın böyle bir günün öncesinde Amerika’daki Yahudi kuruluşlarının temsilcilerini kabul etmesi de -tesadüf bile olsa- uygun bir zamanlama.
Güneri Civaoğlu
http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/guneri-civaoglu/ruzgar-yonetimi-2523085/
İsrail’in Kürt referandumuna verdiği cari desteğin, en azından bugünlerde, Irak’ın teritoryal manada parçalanmasından da öteye hedefleri bulunmaktadır. Arap Baharı ve özellikle de Nükleer Anlaşma (2015) sonrası bölgede yayılmacı bir profil sergileyen İran’a karşı sağlanmaya çalışılan denge, Irak’taki İran nüfuzunu da hesaba kattığımızda daha anlamlı bir hal alır. Irak’ta olası bir Kürt bağımsızlığı sayesinde oluşacak dengesizlik, sıfır-toplamlı bir oyun tadında, İsrail’in lehine ve haliyle İran’ın aleyhine bir gelişme olarak kaydedilecek. İran’ın bölgesel etki alanına bir hançer misali saplanacak seküler Kürt devleti, aynı zamanda İsrail’in bağımsızlığına verdiği desteği göz önünde bulundurduğumuzda, İran’a karşı ileri bir karakol vazifesi de üstlenebilir. İran’ın dengelenmesi bağlamında daha da kızışacağa benzeyen bölgesel politik, Kürt referandumunu bizatihi Kürtlerin self-determinasyon hakkı olarak görmek yerine, İran’ın sınırlandırılmasında bir faktör olarak okunduğunu ilerleyen günlerde daha da net gösterecektir. Kısacası İsrail, ‘İran tehdidi’ söyleminin baskınlığı neticesinde bölgesel gelişmeleri ulusal menfaatleri doğrultusunda kanalize etmeye devam ediyor. Kürt referandumu da bu bağlamdan azade görünmüyor…
Ceyhun Çiçekçi
Bölgede etkili olan bütün devletlerin en azından resmi düzeyde bu girişimlere karşı çıkmasına rağmen İsrail Irak’ta Kürt devleti kurulması için Barzani’nin ilan ettiği 25 Eylül referandumunu desteklediğini ilan etti. Böylece hem can düşmanı saydığı İran ile arasına önemli bir fiziki engel koyarak Suriye ve Lübnan’a ulaşmasını zorlaştıracağını, bu iki ülkeyi daha da zayıflatacağını, hem Irak’ı daha da zayıflatacağını, hem de Arap olmayan, Müslüman ama laik bir devleti destekleyerek bölgedeki Arap-Müslüman etkisini kıracağını düşünüyor.
Bu hamlenin zamanlama bakımından Hamas’ın geri adım attığı bir döneme rastlaması da dikkat çekiyor. Suudi Arabistan ve Mısır’ın baskısı altındaki Katar’ın Müslüman Kardeşlere desteğini azaltmayı kabul etmesiyle Hamas’ın görünümünü düşürerek El Fetih taleplerini kabul etmesi rastlantı değil. Aynı şekilde bu hamle Türkiye’nin hem Suriye, hem Filistin siyasetinde daha az iddialı, daha az heyecanlı bir çizgiye çekildiği bir sırada yapıldı. Suudi Arabistan’da ise belirsizliklerle dolu bir yönetim değişikliği zorlanıyor.
Bölgedeki manzara, her gün yeni bir aktörün daha fazla rol talebiyle dahliyle giderek daha da karmaşık hale geliyor, gerilim artıyor.
Murat Yetkin
İsrail ve Türkiye, 2010’daki Mavi Marmara olayından sonra ilişkilerin kopmasının ardından, yakınlaşma çabaları neticesinde kısa zaman önce diplomatik ilişkilerini tekrar kurmuştu. Ancak bu ay eski üst düzey İsrailli General Yair Golan’ın, PKK’nın terör örgütü olmadığına yönelik açıklamasından sonra Türkiye’de İsrail’in bölge Kürtleri’yle ilişkilerine dair varolan şüpheler daha da artmıştı. Washington ve Avrupa Birliği PKK’yı terör örgütü olarak görüyor.
Bu açıklama Ankara’da güçlü tepki gördü ancak eski Türk diplomat Selcen, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun hızla müdahale etmesinin iki tarafın farklılıklara rağmen birlikte çalışmaya kararlı olduğunu gösterdiğini belirtti.
Selcen, Netanyahu’nun, “PKK’nın bir terör örgütü olduğu ama bağımsız bir Kürt devletinin bölgenin çıkarlarına uygun düştüğü” yönünde çok dikkatli bir açıklama yaptığına da dikkat çekiyor. İsrail’in de Türkiye’nin de farklı nedenlerle ittifaka ihtiyacı olduğunu kaydeden Selcen, ilişkileri onarmayı başaran iki ülkenin artık referandum yüzünden geçmişteki gibi diplomatik bağlarını koparmayacağına inanıyor.
Dorian Jones
Tabii şunu belirteyim baştan, bu bilgiyi Barzani’ye çok yakın bir haber kaynağımdan aldım. İddiasına göre BM Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’ye giden İsrail Başbakanı Netanyahu ile ABD Başkanı Trump görüşmesinin en önemli gündem maddesi, Kuzey Irak’ta bugün yapılacak referandum imiş. Bağımsız Kürt devletinin kurulması konusunda Netanyahu’nun, Trump’a, “Ya destek verin ya da engel olmayın!” restini çektiğini aktaran kaynağım, İsrail’in görüşmeden “engel olmama” sözünü alarak çıktığını söylüyor. O demedi bana böyle bir şey ama anlattıklarından edindiğim izlenime göre bence ABD şahane bir tiyatro sergiliyor! Tüm dünyayı ahmak yerine koyarak “iyi polis, kötü polis”in son versiyonunu oynuyor. Bakın, yazın bir kenara... Bu referandum bittikten sonra nasıl bir bağımsız Kürt devletinin kurulacağı ve yapılandırılacağı konusunda Barzani’ye en büyük desteği yine Amerika verecek ve bize de her zamanki naniklerinden birini gösterecek!
Sevilay Yılman
Netten okumalar
https://www.turkisrael.org.il/single-post/2017/09/19/Oslo
https://www.havadiskibris.com/yahudilerin-hatirlattigi-mesarya/
http://www.sonsuzark.com/2017/09/sa4919cy4-db101-yahudilerin-titustan.html
http://ankarali-2001.blogspot.com.tr/2017/09/israelin-araplari.html?spref=fb
60’lı Yıllarda Şişhane / Kuledibi’de Yaşadığınıza Dair 15 Hatıra
1. Musevi 1. Karma İlkokulu’nun kapısına varmadan “Hahamiko” ve sevgili eşi tarafından işletilen kırtasiye dükkanından okul alışverişi yaptınız
2. Pazar günleri Neve Şalom’un önünde ya da karşısında, tadına doyulmaz pudra şekerli burmuelo ve gözlemeleri almaya gittiniz, bazen eliniz dolu döndünüz, kimi zaman da tükendiğine üzüldünüz
3. Yüksekkaldırım’a çıkan yokuşa varmadan solda Çelebon berberde anne nöbeti eşliğinde saçlarınız kesildi
4. Berberin hemen yanındaki “Avram el Balıkçi”nin önündeki ahşap kovalardaki sarı atramuslardan yediniz
5. El Kal de Apollon’da Cumartesi-Pazar Mahazike Tora’ya gittiniz, arada kaynatsanız da orada öğrendikleriniz hala canlılığını korumuş
6. Caddeye girer girmez, soldaki Yomtov’dan alınan mezelerle evinizde mütevazi masalar kuruldu
7. Hemen her gün Mordiko’nun direksiyon sallarken attığı neşeli –ama dikkatli- naraları duydunuz
8. Hafta sonları Pera’ya çıkarken biraz daha özenli giyindiniz
9. Kuledibi’nden çıktınız, geniş caddeyi geçtiniz, Kasımpaşa’ya inmeden, sağda Sarı Madam’da çay içtiniz
10. Mahallenin cudyo sarhoşu hakkında türlü hikayeler dinlediniz
11. Pesah öncesi, cadde boyu elinizde kağıttan fenerlerle yürüdünüz
12. 60’lı yılların sonunda aile arasında “Şişli” diye bir semtten bahsedildiğine kulak misafiri oldunuz
13. Musevi Lisesi’ne giden sokağın başındaki pastanenin sahibi Andon’un ikram ettiği şekerlemelerden yediniz
14. Galata Kulesi’nin solundan geçip Yüksekkaldırım’a bağlanan yokuşun başındaki sahaflarda eski kitaplara baktınız
15. Evde hazırlanan borekaz tepsilerini, üzerinde numaralar yazılı küçük kartonlar karşılığında fırından almaya gittiniz
Takılan tweetler
Daha fazla
Üst akıl Fenerbahçe'yi lige döndürmüş. İsrail? Yahudi lobisi? Mossad? MI6? CIA? Futbol yorumunda son durumumuz budur.
Küllük Kahvesi @kulluk_kahvesi 19 Eyl
Daha fazla
Victoria Hazan, 15 Nisan1896 yılında, Salihli de Sefarad bir ailenin 3. çocucuğu olarak dünyaya geldi.
1920 de New York'a göç etti. 1925 yılında Sefarad İsrael Hazan ile evlendi.
1940 yılında Türkçe, Yunanca ve Ladino dillerinde Todas Mis Esperansas albümünü çıkardı.
https://www.youtube.com/watch?v=iO-kXzZc39s&list=RDiO-kXzZc39s