Yaşanmış bir olay üzerine yaratılmış fantastik bir hikâye
Gül Korkmaz
“Yaklaşık iki ay sonra NASA’daki görevimden emekliye ayrılacağım. Basit bir posta memuruyum ben. NASA’ya gelen mektup ve kargoyu ilk elden kontrol eder, derler, ilgili masalara ulaştırırım. Hazin bir yaşam öyküm var ama size asıl anlatmak istediğim şey başka...”
Yıllar önce buraya başka bir pozisyon için başvurmuştum. Mülakatı başarıyla geçtikten sonra göreve başlamaya iki gün kala ağır bir trafik kazası geçirdim. Bir yıl yoğun bakımda rüyalar âleminde uyuyup kaldım. Uyandığımda yanı başımdakilere ilk sorduğum soru ‘Bugün günlerden ne?’ olduğuydu. Duyduklarımla allak bullak olmuştum. İşim, odam artık başkasınındı, belki de tüm hayallerim, sevinçlerim başkasının. İyileştiğim haberi yayılınca NASA bana boşta duran bu pozisyonu önerdi. Eskisi kadar çevik değildim ve hafif aksıyordum. Bir yılı uykuda, rölantide geçirmiş beynim de eskisi kadar zeka kıvılcımları saçmıyordu. Eh işte o halimle geçici bir sürede olsa bu işi yapabilirim diye umdum. İşim beklediğimden çok daha karmaşıktı ve laboratuvar testleri beni istemediğim kadar oyalıyordu. Her gün onlarca araştırmadan, analizden sonra yorgun ve tatmin olmuş hissediyordum.
Geçen sabah keyifle uyandım, kahvaltı yaptım; eşim elime tansiyon ilaçlarımı tutuştururken yola koyuldum. Evden servise uzanan dönemeçte zakkum ağaçlarının dibinde köpek Kujo’yu daha önce buralarda görmediğim bir köpekle çiftleşirken gördüm. Adımlarımı yavaşlatarak sessizce karşıya geçtim. Kujo aylardır mutsuz ve huzursuzdu. Onun adına mutlu oldum ve ıslıkla bir melodi tutturarak servise kadar ulaştım. Odamın kapısında üst üste yığılı iki koli duruyordu. İrili ufaklı tüm zarfları, fotokopi ve röntgen cihazına benzeyen canavar bir makineye okuttum. Mektupları açmadan içlerinde kimyasal maddeler, zehirler olmadığından emin olmalıydım. Yıllar içinde problemli yalnız iki mektup almıştık ama bu kontroller hayati önem taşıdığından devam ettirdik. Sırada en sevdiğim bölüm olan mektupları okuyup ayıklamak, ilgili masalara ulaştırmak vardı.
Jack Davis’in mektubunu gözlüğümü neredeyse gözlerime yapıştırarak heyecanla üç kez okudum. Gülümsemekten ağzım kapanmıyordu. Dokuz yaşındaki bir çocuk büyük bir ciddiyetle ‘Gezegensel Koruma Görevlisi’ iş ilanı için NASA’ya başvuruda bulunuyordu. Yürekten ve kendinden emin olunarak yazılmış bir mektuptu bu. Çalıştığımdan bu yana üç milyonu aşkın mektup okumuş, bir mektup sarrafı olarak bunu söylüyorum ki Jack bu işi yapabileceğinden pek emindi. Öyle şirinlik olsun diye kaleme alınmış bir şey değildi bu.
Tüm çocuklar ve yetişkinlerin ufkunu geliştiren, uzayla aralarındaki mesafeyi ortadan kaldıran şey bilim-kurgu yazını ve sinemasıdır. Ahh, Isaac Asimov ve Stanislaw Lem’in bu mektubu okumalarını ne çok isterdim. Açık ki Jack onların eseri. Mektubu zarfa yerleştirip, Gezegensel Bilim Bölüm Yöneticisi James Green’in odasına yöneldim. Tam kapısını çalacakken aklıma bir şey geldi. Odama geri döndüm ve yanıma, önceki günden okunmuş üç mektup daha alarak yöneticinin kapısını tıklattım. James Green’e mektupları heyecanımı gizleyerek ifadesiz bir şekilde uzattım. Çünkü istiyordum ki Jack’in mektubu da diğer üç mektup gibi ciddiyetle ele alınsın ve değerlendirilsin. En başından çocukça, muzır bir not gibi gülünüp geçilmesin. Bölüm yöneticisi Jack’in mektubunu okumaya geçtiğinde dudaklarının kenarı yavaş yavaş kulaklarına doğru kaymaya başladı. Böyle gülümsemesi pek olağandı, aynısını ben de yapmıştım. Asıl önemli olan mektuptan sonra ne yapacağıydı. Neden durgun olduğumu ve hiç konuşmadığımı sordu James. Jack’in mektubuna dair hiç değil bir iki şey söylemeliydim. “Jack bu işi yapabilir” dedim yine büyük bir ciddiyetle. Jack’e bir mektup yazacağını, öğleden sonra masasından almamı söyledi James. Gezegensel Araştırma Müdürü Jonathan Rall’un da Jack’le bir telefon görüşmesi için bilgilendirilmesi gerektiğini ekledi. Öğleden sonrasını deli gibi bekledim. Ne ki yazılanlar umduğum gibi değildi. ‘’Her zaman bize yardım edecek, geleceğin parlak bilim adamları ve mühendislerini aramaktayız ve bu yüzden umarım derslerine çok çalışıp okulda çok başarılı olursun. O zaman geldiğinde, seni NASA’da görmeyi umuyoruz! Sevgilerimle, Dr. James L. Green, Gezegensel Bilim Bölüm Yöneticisi’’. Jack’in yerinde olmak istemezdim. Yanıt mektubunu başka bir adrese postalamayı bile düşündüm. Çünkü Jack tüm uzay derslerine çalışmış, tüm galaksinin işleyişini erkenden hafızasına kazımıştı. Tüm izlediği filmler, oynadığı video oyunları mesleki birer atelye sayılırdı.
Jack’in ya da başka çocukların herhangi bir gezegende çalışma, eğitim-öğrenim hakkının olmayışı yetişkinlerin yeniden düşünmesi gereken bir meseledir. Dünyanın kanunları ve düzeneği yalnızca burası için geçerli olmalıdır. Yeni dünyaları, gezegenleri, yaşam alanlarını kapsamamalı, kısıtlamamalıdır. Önce de söyledim, o mektup hafifçe takdir edilecek gülünüp geçilecek bir şey değildi. Benim şimdilerde öncülüğünü yaptığım bir çalışmanın fitilini ateşleyecek denli nitelikli bir mektup ve iş başvurusuydu. Bu sayede yeni bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Yasası oluşturdum. Bu yasalar topluğu dünya dışındaki tüm yaşam alanlarında geçerli sayılabilecek ve uygulanabilecek. Çalışılacak pozisyonlar yaş sınırı ve eğitim düzeyi gözetilmeden yalnızca nitelik üzerinden değerlendirilecek. Yoğun kas gücünün gerekmediği işlerden bir bölümü, özellikle dijital ve makinelerle kumanda edilenler, çocukların sorumluluğuna verilebilecek. Çocukların yetişkinlere oranla üstün düş gücü ve yaratımlarındaki özgünlüğünü kazanıma dönüştürebilirsek, dünya ve dışı yaşam alanları hızla uygarlaşacak, gelişecekler. Ek olarak da bir dosya, robotlar için çalışma ve sosyal güvenlik maddeleri hazırlıyorum. Evrenin başka bir kıyısında yeni bir yaşam inşa ederken, araştırmalar yaparken bu dünyanın yasaları, kurallarıyla yol almak bizi ilerletmez, daima geriye düşürür. Yıllar evvel bir kaza geçirmemiş olsaydım James yerine Jack’e hak ettiğince ben yanıt vermiş olacaktım. Olsun. Bu yeni çalışmam da tüm çocukların iyiliği için. Umarım en yakın zamanda hayata geçirilirler.