Sonbahar geldi, teknolojide yeni ürün duyurularının mevsimi de gelmiş oldu.
Geçtiğimiz seneki patlayan telefon krizi sonrasında Samsung sıkı bir geri dönüş yaparak önce Galaxy S8 ve S8Plus, ardından da çok beklenen Note8 telefonunu piyasaya sundu.
Android ve Samsung karşıtı iPhone fanatiklerinden bile çok iyi yorumlar alan bu akıllı telefonlara Apple’ın nasıl bir cevap vereceği çok merak ediliyordu.
Teknoloji fanatikleri hatırlar, bundan yaklaşık 7-8 sene evvel, henüz Steve Jobs Apple’ın başındayken, Apple mühendislerinin saha testleri için kullandıkları bir iPhone 4, California’da bir barda unutulmuştu. Bu telefonu bulan kişi bunu bir blogger’a satmıştı ve bu blogger da kendi bloğunda zamanı için fenomen sayılabilecek bir teknolojik mucizeyi haber yapmıştı. Cihaz çalışmıyordu ve üzerinde Apple olduğuna dair detay çok ama çok azdı, yine de teknoloji medyası çılgına döndü ve yeni jenerasyon bu cihazla alakalı türlü komplo teorileri üretilmeye başlandı.
Haberin ortaya çıkmasından bir - iki gün sonra hem telefonu bulan kişinin, hem de sattığı blogger’ın evlerine FBI baskın yaptı ve aynen filmlerde gördüğümüz gibi evlerin altını üstüne getirdi. Esasen bakıldığında çok büyük bir suç gibi görünmüyordu. Ancak Apple patent avukatları işi endüstri casusluğuna vardıracak derecede ciddi bir dava dosyasıyla gizliliğe ne derece önem verdiğini göstermek amacıyla adeta bir şov yaptılar ve o andan itibaren gerek Apple içinden gerekse dışından yani çıkacak ürün ve servislerle ilgili bilgi sızmasının önüne geçmeyi büyük oranda başardılar. Sonuçta, duyurulan cihazın en büyük özelliği olan ve bugüne kadar teknolojisini temel olarak aynı şekilde devam ettiren Retina Ekran özelliği, telefon çalıştırılamadığı için tanıtımdan önce basına sızmadı ve herkesi ters köşeye yatırmayı başardı.
Bu olayı bu kadar detaylı anlattım zira Steve Jobs’un ölümü sonrasında Apple’da değişen şeylerin başında bu tip detaylara verilen önem eksikliği yatıyor. Biraz hafızamızı canlandıracak olursak, Apple’ın kendi haritalar (Maps) uygulamasını zamanından çok önce piyasaya sürmesi, alınan tepkiler üzerine ana sayfadan yayınlanan bir mektup ve farklı uygulamalara kullanıcıların yönlendirilmesi, beta olarak duyurulan ve bunca geçen yılın sonrasında dahi halen betadan çıkamamış hissi veren Siri iki, problemli uygulama olarak karşımıza çıkıyor.
Eylül ayının ikinci haftasında duyurulan yeni cihazlarla alakalı tüm detaylar konferansın öncesinde ilgili internet sitelerini ve bloglarını süslemeye başlamıştı. Yüzde 100’e yakın doğrulukla duyurulan yeni ürünlerin neredeyse tamamı önceden basına sızmıştı ve bu sızma da Apple’ın yaratmak istediği heyecanı belirli bir ölçüde negatif etkiledi.
Kısaca duyurulan yeniliklere bakacak olursak;
1- Yeni Apple Watch – Üçüncü seri ile dünyanın en çok satılan saati unvanını da eline geçiren Apple Watch, yeni eklenen GSM özelliği ile artık telefondan tamamen bağımsız olarak çalışabiliyor. Telefon olmadan çalışabilmesine rağmen, bir telefon hattı olmadan satın alınmasının mümkün olup olmadığı henüz belli olmayan Apple Watch, E-SIM adı verilen bir teknoloji kullanıyor. Su geçirmezlik ve gelişmiş aktivite takibi uygulamaları daha da iyileştirilmiş olan WatchOS 4 ile piyasaya çıkan üçüncü nesil Apple Watch, sağ tarafındaki düğme üzerinde yer alan kırmızı nokta ile önceki modellerden görsel olarak ayrılıyor.
Yaklaşık bir sene boyunca Apple Watch’un ilk serisini kullandım, performans olarak telefona göre bir miktar yavaş olması ve uygulamaların yeterince becerikli olmamaları gibi nedenlerden çok fazla ısınamadım. Mutlaka her gün şarj edilmesi gereken bu cihazın aktivite takip özellikleri benzeri tüm cihazdan çok daha ileride, yalnız şarj problemi yüzünden uyku takibi özelliği yer almıyor, çünkü uyurken saati kolunuzdan çıkarıp şarj etmezseniz bir gün sonra gün içinde pili bitecek demektir.
Yürüyüş yapmayı veya koşmayı seven biriyseniz ve aynı zamanda telefonla da ulaşılabilir olmayı istiyor ve koşularınızın GPS üzerinden haritada işaretlenmesini istiyorsanız yeni Apple Watch tüm bunları telefonun yardımı olmadan sunabilecek. Kablosuz kulaklıklarla da eşleşerek Apple Music üzerinden müzik stream edebilecek olan Apple Watch ile kolaylıkla müzik de dinlenebilecek. Yapılan ilk testlerde telefon görüşme kalitesinin oldukça iyi olduğu kaydedilen Apple Watch’da görüntülü konuşma için herhangi bir kamera yer almıyor.
Akıllı saatlerin sosyal ortamlarda ve iş ortamlarında kullanımı ile ilgili de bir miktar dikkatli olmak gerekiyor. Örneğin bir toplantıdasınız ve gelen bir uyarı mesajına telefonunuzu kaldırıp bakmamak için saatiniz üzerinden bakmayı tercih ettiniz, karşınızdaki kişi bunu yanlış yorumlayabilir ve aceleniz olduğu için veya sıkıldığınız için zamanı kontrol ettiğinizi sanabilir, bu konuda dikkatli olmak gerekebilir.
2- Apple TV 4K – Dördüncü jenerasyon olarak adlandırılan Apple TV cihazını ilk zamanlardan beri severek kullanıyorum. Türkiye’de de faaliyette olan iTunes film dükkânı ve birçok televizyon kanalının uygulamalarını içermesi sayesinde Amerika’da bizim için çok güzel bir TV alternatifi olarak bu cihazın ABD’de oldukça fazla rakibi var. Özellikle Amazon Fire, Roku ve Google Chromecast tarafından sürekli zorlanan Apple TV’nin en çok eleştirilen özelliği 4K desteği olmaması idi. Yeni sürümü ile 4K özelliğine ve daha hızlı işlemci desteğine ulaşan Apple TV, ağ bağlantısının desteklediği noktalarda Netflix vb kanallar üzerinden 4K yayın yapabilecek. Türkiye’deki mevcut ağ bağlantı hızları fiber bağlantı olan yerlerde makul fiyatlar içinde 25-30 Mbit’e kadar çıkabiliyor. 4K bir filmin kesintisiz izlenmesi için yaklaşık 13 Mbit hız gerektiği düşünülürse, eğer film seyrederken aynı bağlantı üzerinden başka hiçbir şey yapmıyorsanız kesinti olmadan filmin tadını çıkarmak mümkün. Öte yandan, ADSL kullanarak İnternet’e bağlanıyorsanız 4K desteğinden faydalanmanız mümkün olmayacak.
Bu açıdan bakıldığında Apple TV 4K, çok yüksek İnternet bağlantısına sahip pazarlar için bir seçenek olabilir, öte yandan kotalı internet kullanan pazarlar için mevcut 720p veya 1080p çözünürlük sunan çözümler yeterli olacaktır.
3- iPhone 8 ve 8Plus – Apple’ın alışılan isimlendirme geçmişine bakacak olursak, iPhone 7’den sonra gelmesi gereken modelin iPhone 7s olması bekleniyordu. Ancak özellikle Samsung’un ürün isimlerinde 8’i kullanması Apple’ı da bu yönde harekete geçirdi.
İşlemci ve kamera özellikleri tarafında güzel yenilikler sunan iPhone 8, kablosuz şarj özelliğini destekleyerek de bu yönde çalışan girişimler için güzel bir yol açtı. Önümüzdeki dönemde tüm kafelerdeki masaların kablosuz şarj özelliğini destekleyeceğini göreceğiz, bu sayede telefonlarımızı masanın üzerine koymak için bir mazeretimiz daha olacak.
4- iPhone X – Steve Jobs zamanında toplantının bitmesine çok yakın bir zaman kala ‘One more thing…’ diyerek yapılan ürün duyuruları basın tarafından çok yakından takip edilirdi. Macbook Air ve iCloud bu şekilde yapılan duyurulardan ikisi idi. Jobs’un ölümünden bu yana bu şekilde bir duyuru yapılmamıştı. Ta ki iPhone’un onuncu yılını kutlamak amacıyla duyurulan iPhone X’e kadar…
iPhone X (Okunuşu iPhone 10), tasarım olarak piyasada sıkça görülmeye başlanan çerçevesiz ekran akımının Apple tarafındaki ilk temsilcisi. Telefonun büyüklüğü iPhone 8 kadar, ancak ekranı 8Plus’dan daha büyük. Teknoloji olarak ilk kez OLED ekran kullanan Apple, bu sayede renkleri daha canlı, siyahları da daha gerçekçi göstermeyi vadediyor.
Tek boy olarak piyasaya sunulacak olan iPhone X’in fiyatının Türkiye’de vergilerle birlikte 5.300 TL’yi bulabileceği, üst modeli olan 256 GB iPhone X’in de 6.000 TL’ye yakın bir fiyat etiketine sahip olacağı konuşuluyor.
Telefonun yenilikleri kameralarda da devam ediyor, arka tarafında dikey şekilde yer alan çift kameranın ikisi de optik görüntü sabitleme özelliğine sahip ve zaten harika denebilecek kalitede resimler çeken iPhone’ların kalitesini daha da üst düzeye taşıyacaklar.
Ön yüzü tamamen ekrandan oluşan çerçevesiz iPhone X’de şüphesiz en büyük değişiklik ‘Home’ tuşunda oldu, Home tuşu ve parmak izi tanıma sistemi ‘TouchID’ iPhone’a veda etti. Benzer rakip telefonların yaptığı gibi parmak izi okuyucusunu arka tarafa taşımak yerine Apple ‘FaceID’ adını verdiği üç boyutlu yüz tanıma teknolojisini gün yüzüne çıkardı. Mevcut parmak izi okuyuculara göre en az yirmi kat daha güvenli olan teknoloji telefonunuza baktığınız zaman kilidin otomatik olarak açılması prensibine dayanıyor.
Tanıtım esnasında, telefonu tanıtan Apple yöneticisi, ilk denemede açılmayan telefonun yerine ikinci test telefonunu kullanmak zorunda kaldı. Yüz tanıma ve yüz takibi konusunda birçok teknoloji barındıran ön taraftaki girintili bölümün önümüzdeki dönemde birçok yaratıcı uygulamaya da ev sahipliği yapacağı çok açık.
Bu kadar muazzam özelliklere sahip bir telefonun halen su geçirmeme özelliğine sahip olmaması ve su altı çekimlerinde kullanılamıyor oluşu da Apple’ın büyük bir ayıbı.
Bir yandan IP67 standardını desteklediğini söyleyip, öte yandan su geçirmez değil, ‘Su sıçramalarına dayanıklı’ gibi kelime oyunlarıyla kullanıcının kafasını karıştıran ve bu alanda Samsung karşısında geride kalan Apple öte yandan kılıf üreticilerinin sevgilisi olmaya devam ediyor.
Sonuç olarak; son duyurusu ile birlikte 350 dolardan 1.150 dolara kadar her bütçeye hitap edebilecek bir iPhone’dan oluşan bir portföy yaratmayı başaran Apple’ın ticari olarak çok büyük bir avantaj yakaladığını söylemek yanlış olmaz.
Mevcutta iPhone 7 kullanan kullanıcılar için ise iPhone 8’e geçmek için yeterli sebep bulunmuyor, çok aceleniz yoksa seneye duyurulacak iPhone X’in bir sonraki versiyonunu beklemenizi tavsiye ederim. Önümüzdeki seneden itibaren sanırım Apple mevcutta satmaya devam ettiği 6s’i piyasadan kaldıracak, giriş modeli olan SE’yi güncelleyecek ve ürün gamında 7, 8, yeni duyuracağı 9 ile X’in yerine duyuracağı üst model ile yoluna devam edecek.
Artık Apple kullanmak için fiyat bir itiraz olmaktan çıktı, her kullanmak isteyene hayırlı olsun.