Web´den seçmeler

• "Dediğin doğru" dedi Naum. "Devletin gayrimüslimlere uyguladığı politika bizi yıldırmıştı. Bu gerçeği 1942 yılında gördük. O yaz Musevi ´persona non grata´ olmuştu. O yıl Yahudi balık ise, denize girmesi yasak olacaktı. Kuş ise kanatlı olması kanuna aykırı idi. Köstebeğe benzeyen Yahudilerin toprakta yuva yapması yasaklanacaktı. O yıl Ankara Hükümeti Türkiye’yi iktisaden elli yıl geriletti. Mağara devrine götürdü." ABDULLAH AYAN – www.mersinimecehaber.com

İzak BARON Diğer
18 Ekim 2017 Çarşamba
  • “TARİHTE İNTERNETİ İLK BULANLAR MUSEVİLERDİR” DENEBİLİR

Yahudi geleneğinin sadece din alanında kalmayıp evin günlük hayatında ve ev halkının iç ilişkilerinde de egemen olduğu ailelerin çocukları olan Museviler, kendi gençliklerinde çeşitli sebeplerle bulundukları topluma uyma, toplum içinde erime sürecini yaşamış olduklarından çocukları ve torunları için bunu kolaylaştırmak istediler ve kendilerini bu gelenekten kurtardılar.

Almanya'da, Fransa'da, Lübnan'da ya da Türkiye'de bir Musevi ailenin evinde hayat, Müslüman ya da Hristiyan evinde olduğundan farklı olmadı. Musevi evde de paskalya zamanı yumurta saklandı, noel ağacı süslendi, kurban kesildi ya da bayram namazına gidildi. Ama diğer yandan da Musevi gelenek ve göreneklerini anlamak ve aktarmak için özel iletişim araç ve dilleri kullanıldı. Dünyanın her yanına dağılmış Museviler bu yolla birbirlerini kolayca tanıyıp haberleşebildiler. Bu sebeple “Tarihte interneti ilk bulanlar Musevilerdir” denebilir. Ayrıca “aile ziyaretçi defteri” tutuldu, bu defterle onları birleştiren-buluşturan ruh uyanık tutulmak istendi. Bu defter aynı zamanda bir nevi soy ağacıydı da. Büyüklerin özlü sözlerinin yanısıra Yahudi öğretisine uygun yemek tarifleri bile kayıt altına alındı.

Ömer Özkaya

http://www.gunes.com/yazarlar/omer-ozkaya/etrafimizdakiler-824376

 

  • GÜNÜMÜZDE BİN KADAR RUM, YİRMİ BİN KADAR YAHUDİ VE OTUZ BİN KADAR DA ERMENİ KALDI İSTANBUL’DA ÇOĞU DA GİTMEK İÇİN FIRSAT KOLLUYORLAR

Homojen bir ulus devlet yaratma konusunda aceleci davranıp bir de üstüne kantarın topuzunu kaçırınca Aziz(!) ve Necip (!) bürokratlarımız daha Cumhuriyetin ilk yıllarında başlar Gayri Müslüm İstanbul ahalisine baskılar. Türk askeri için “agriotera” deyimini kullandığı gerekçesi ile Hronika gazetesine açılan dava ve gazetenin sahibi madam Eleni’nin ceza alması, Balat sokaklarında Elza Niego isimli bir Yahudi genç kızın bıçaklanarak öldürülmesi, Yahudilere yönelik ekstra vergilerin konulması ve seyahat yasağı, yirmi kura askerlik, varlık vergisi, 6-7 Eylül olayları ve nihayet 1964 sürgünü. Onar onar, yüzer yüzer değil binlercesi bir arada gittiler İstanbul’dan. Yeni kurulan İsrail devleti İstanbul’a İbranice öğretmenleri gönderdi Yahudi devletinin resmi dilini öğrenmeleri için.  (İstanbul Yahudileri ağırlıklı olarak İspanyolca’dan devşirilmiş bir dili konuşurlardı) Bu öğretmenler bir yandan dil öğretirken bir yandan da İsrail’e göçü organize ettiler. TC’nin derin bürokratları bu durumu bildikleri halde göz yumdular ve bugünlere geldik.

Günümüzde bin kadar Rum, Yirmi bin kadar Yahudi ve Otuz bin kadar da Ermeni kaldı İstanbul’da çoğu da gitmek için fırsat kolluyorlar.

Gidenlerin yerine Anadolu’dan gelenler oldu. Yetmişlerde başlayan bu göçle gelenler önce lahmacunu ve kebabı getirdiler. İstanbullu olmayı reddedip burada kendi gettolarını yarattılar. Güzelim yemeklerimizin yerini yanmış et kokuları, karşılıklı saygı ve hoşgörünün yerini kabalık, küstahlık ve haddini bilmezlik aldı.

Bizim kuşak kozmopolit İstanbul kültürünün son tanıklarıdır.

Bizden sonrasında ise Tevfik Fikret’in ifadesi ile “Bin Kocadan arta kalan el değmemiş dul” yani İstanbul’un kültürü de yok olacak tıpkı Alibeyköy’ün mısırı, Çengelköy’ün salatalığı, Yedikule’nin marulu ve Eyüp’ün kaymağı gibi.

Hakkı Taşdemir

http://turkiye.net/kultur-sanat/selaminaleykum-kalimera-salom-parev/

 

  • DİYORUM YA YILDIZ BU IRKÇILIK SINAVINI GEÇEMEYECEK DİYE, YAPTIĞI HATANIN FARKINDA DEĞİL ISRARCI OLMUŞ...

Yıldız Tilbe, İsrail’le kriz yaşandığı dönemde attığı “Allah Hitler’den razı olsun” tweet’i nedeniyle çok eleştirilmişti...

Yaptığı ırkçılığa gösterilen tepki sonrasında Turkcell reklamı bile iptal edilmişti...

Anlaşılan Yıldız bu ırkçılık sınavını geçemeyecek.

Şimdi O Ses Türkiye jürisine girdi ve daha ikinci haftada Gökhan Özoğuz’la ilk ciddi tartışmasını yaşadı.

Önceki gün yapılan çekimlerde, muhtemelen ekranda izleyemeyeceğiniz bu tartışmada neler yaşandığını anlatayım...

Yarışmaya Balkan müziği söyleyen bir kadın katılmış, bütün jüri dönmüş bir tek Yıldız dönmemiş...

Performansın sonunda da “Aaa sen Türkmüşsün... Ben seni yabancısın sandım. Türk olduğunu bilsem dönerdim” demiş.

Bu söze Gökhan sinirlenmiş, “Bu yarışmaya yabancılar da geliyor, niye dönmezdin ki” diyerek Yıldız’a itiraz etmiş...

Diyorum ya Yıldız bu ırkçılık sınavını geçemeyecek diye, yaptığı hatanın farkında değil ısrarcı olmuş...

Cengiz Semercioğlu

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/cengiz-semercioglu/yildiz-tilbe-turk-oldugunu-bilseydim-donerdim-40608289

 

  • “O YAZ MUSEVİ 'PERSONA NON GRATA' OLMUŞTU. O YIL YAHUDİ BALIK İSE, DENİZE GİRMESİ YASAK OLACAKTI. KUŞ İSE KANATLI OLMASI KANUNA AYKIRI İDİ. KÖSTEBEĞE BENZEYEN YAHUDİLERİN TOPRAKTA YUVA YAPMASI YASAKLANACAKTI”

... Naum' u dinliyorum. "Babam Selanik'li fakir bir Yahudi idi. 1933 depresyonunda İstanbul'dan Mersin'e gelmiş. Bir süre Mersin'de Arap kökenli manifaturacıların yanında tezgâhtar olarak çalışmış. Arapça ve Rumca öğrenmiş. 1936 yılında eşek sırtında manifatura satmaya başlamış. Mahalle mahalle dolaşarak patıska, pazen, entarilik, basma ve gömleklik bez satarmış. Dikiş bilen hanımlara da annemin Singer makinesini kiraya verirmiş. Öğrendiği Arapça ve Rumca, Bahçe ve Giritli mahallesinde müşteri tutmasına yardım etmişti. Üç yılda eli biraz para tutunca Soğuksu Caddesi'nde anneme küçük bir terzi dükkânı açtı. Dikiş ve onarım işleri yapıyordu. 1940 yılında babam İstanbul'dan iki eski dokuma makinesi satın aldı. Bunları onararak başörtüsü dokumaya başladı. (...) "Naum" dedim. "1948 yılında göç etmekle büyük hata yaptınız. 1950'de Bayar ve Menderes rejimi ile Türk ekonomisi hızla gelişmeye başlamıştı. Gitmeseydiniz, babanın iş bilgisi ile hem kendinize hem ülkeye faydanız olurdu."               

 *** "Dediğin doğru" dedi Naum. "Devletin gayrimüslimlere uyguladığı politika bizi yıldırmıştı. Bu gerçeği 1942 yılında gördük. O yaz Musevi 'persona non grata' olmuştu. O yıl yahudi balık ise, denize girmesi yasak olacaktı. Kuş ise kanatlı olması kanuna aykırı idi. Köstebeğe benzeyen Yahudilerin toprakta yuva yapması yasaklanacaktı. O yıl Ankara Hükümeti Türkiye’yi iktisaden elli yıl geriletti. Mağara devrine götürdü."               

 *** "Naum" dedim, "bu saçma fikri de nereden çıkardın? Yanlışını düzeltmek isterim. İsmet Paşa rejimi ile Türkiye' de de demokrasi başlıyordu." "Haklı olabilirsin" dedi, "ama sayın Rüştü Saraçoğlu'nun bundan hiç haberi yoktu.

Abdullah Ayan

http://www.mersinimecehaber.com/tuz-deposundan-tas-bina-ya-33-yokluk-yillarinin-varlik-vergisi-karaborsaci-nesim-makale,6328.htm

 

 

  • İSRAİL HER ZAMAN, ORTADOĞU’DA ARAPLAR DIŞINDAKİ KİMLİKLERLE MÜMKÜN MERTEBE İRTİBATLI OLMAYA ÇABALADI. ŞAH DÖNEMİNDE İRAN’LA, BUGÜN TÜRKİYE VE AZERBAYCAN İLE KURDUĞU İLİŞKİLER BUNUN BİR GÖSTERGESİ

Kürdistan’ın bağımsızlık referandumuna “İkinci İsrail” kodlaması üzerinden kara çalınması hakkında söylenecek çok söz var. İki tanesiyle yetineyim.

Birincisi, İsrail’in Kürdistan’ın bağımsızlığını desteklemesi, kendi politik çıkarlarıyla ilgilidir. İsrail her zaman, Ortadoğu’da Araplar dışındaki kimliklerle mümkün mertebe irtibatlı olmaya çabaladı. Şah döneminde İran’la, bugün Türkiye ve Azerbaycan ile kurduğu ilişkiler bunun bir göstergesi. Bu bağlamda, Kürdistan’ı da müttefik olabileceği bir ülke olabilir diye destekliyor. Kürdistan’ın bağımsızlaşmasıyla İran’ın bölgedeki nüfuzunun kırılacağı beklentisi, İsrail’i bağımsızlığın yanında durmaya itiyor.

İsrail, Kürdistan’ın bağımsızlığını dış kamuoyunda (a) Kürdistan’ın özgür bir ülke olacağı, (b) Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadelede sağlam bir ortak olduklarını kanıtladıkları ve (c) Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemeye dönük iradelerine saygının demokrasinin bir gereği olduğu tezleriyle savunuyor. İsrail bu meseleyi kendi iç kamuoyuna ise “mazlum Kürtlerle dayanışma” üzerinden anlatıyor. Kürdistan’ın bağımsızlığını savunmanın insani bir görev olduğundan bahisle bağımsızlıkçı bir hat kuruyor.

Hem komşuların hem de uluslararası camianın bağımsızlık referandumuna karşı olduklarını beyan ettikleri bir ortamda, İsrail’in referanduma son derece net ifadelerle arka çıkmasının Kürdistan’da İsrail’e dönük bir sempati oluşturması, dolayısıyla bağımsızlık mitinglerinde birkaç İsrail bayrağının ellerde dolaşması da doğaldır.

Vahap Coşkun

http://www.serbestiyet.com/yazarlar/vahap-coskun/kurdistan-referandumu-3-kinci-srail-824045

 

Netten okumalar

 

  • IRKÇILIĞIN, AYRIMCILIĞIN DİĞER ADI: VARLIK VERGİSİ – YERVANT ÖZUZUN

https://www.artigercek.com/irkciligin-ayrimciligin-diger-adi-varlik-vergisi

 

  • GÂVURLUK ALAMETİ: KARA TAHTA - ŞENCAN KURUAĞAÇ

https://www.tarsushaber.com/makale-gvurluk-alameti-kara-tahta/1387

 

  • MÜZİĞİ KESMEMELİ – ARİF ALTAN

http://demokrasi44.com/2017/10/09/muzigi-kesmemeli/

 

  • KAMU DİPLOMASİSİ VE “HASBARA” -  YAĞMUR EKİM YILMAZ

http://ankaenstitusu.com/kamu-diplomasisi-ve-hasbara/

 

  • ‘YAHUDİLER 500 YILDIR KONUĞUMUZDUR’ SAPTAMASI İKİ BİN YIL HATA PAYI İÇERİYOR - FERDA BALANCAR

http://www.agos.com.tr/tr/yazi/19505/yahudiler-500-yildir-konugumuzdur-saptamasi-iki-bin-yil-hata-payi-iceriyor

 

  • EFSANE ÇÖKTÜ : ‘YAHUDİLERE FİLİSTİN’İ 2.ABDÜLHAMİT VERDİ!..’ – ÜMİT ZİLELİ

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/umit-zileli/efsane-coktu-yahudilere-filistini-2-abdulhamit-verdi-2051941/

 

Takılan tweetler

 

Erdal Doğan‏ @Erdal_Dogan_  16 Ekim

Ne Yahudiler, ne Ermeniler ne de Rumlar konuk! Diğer tüm halklar gibi bu toprakların ev sahibidirler.. Hem de 500 değil binlerce yıldan beri...

 

vartan estukyan‏ @estukyan  13 Eki

Nazist olduğunu yeterince açık bir biçimde ifade etmesine rağmen halen Yıldız Tilbe güzelleyenlerden artık tiksiniyorum. "ne güzel ya, deli kadın" diyerek olmuyor o işler.

 

Murad Çobanoğlu‏ @muradcobanoglu  13 Eki

Antisemit birinin uygar dünyada bırak ekrana çıkması, markete giderken bile zorlanır ama işte Yahudi düşmanlığı tüm tribünün yumuşak karnı!

 

Tuğba TanyeriErdemir‏ @tugbatanyeri  14 Eki

Ayrıca binlerce yıldır burada yaşayan insanlara niçin "konuğumuz" denildiğini bir türlü anlayamıyorum:

 

izi‏ @8secsbfrsunrise  13 Eki

Musevi cemaatine tepkisini sabun paylaşımı yaparak gösteren kadına, Gomis tepkisinin %1'i gösterilmedi. Onun yerine her gün Tilbe övelim.