Sanatı vicdanından geçen cesur yürek

Yeteneği, zekası, yaratıcılığı ve cesaretiyle çağdaş sanatçılar arasında ayrı bir yeri olan Ai Weiwei, ‘Porselene Dair’ sergisiyle Sakıp Sabancı Müzesinde sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor. Haksızlığa, ayrımcılığa başkaldıran aktivist sanatçı, bugün dünyaya barış, adalet, demokrasi mesajları veren sıra dışı bir isim olarak saygıyla karşılanıyor.

TUNA SAYLAĞ Sanat
25 Ekim 2017 Çarşamba

KURAL BOZUCU MUHALİF VE ENTELEKTÜEL

Halen Almanya’da yaşayan Ai Weiwei şüphesiz ki, çağın en sözünü esirgemeyen şahsiyetlerinden biri. Ülkesinde, otoriteye meydan okuyan bir kahraman olarak kabul görüyor. Yaptığı hiçbir eseri salt sanat ya da maddiyat için üretmemiş. Tıpkı sokak graffiticilerinki gibi her yapıtının ana fikrinde veya satır arasında bir eleştiri, bir başkaldırı, bir atıf var. O kadar ki, sanatçının demokrasi adına verdiği mücadele zaman zaman sanatının önüne geçebiliyor. Devletleri, kurumları işleri aracılığıyla,  yaratıcı yöntemlerle eleştirirken, halkın desteği hep arkasında. Ateş almayan, patlamayan ama en az onlar kadar etkili silahları var. Bunlar porselenleri, replikaları, duvar kâğıtları, enstalasyonları, fotoğraf ve videoları… Dijital platformlar da sanatçının en sık başvurduğu iletişim yolu. Ona boşuna twitter fenomeni denilmiyor.

Ai Weiwei, yanlış bulduğu siyasal ya da insani olaylara anında tepki veren bir sanatçı. Aktivist sıfatını sonuna kadar hakkeden biri o. Adeta bir sihirbaz gibi düşünsel protestosunu çok kısa bir sürede porselene ya da bir metafor marifetiyle herhangi bir sanat nesnesine devşirip tepki veriyor. Mesela, devletin kendisini cezalandırmak için aldığı vergiyi onun yerine ödemeye kalkan hayranlarının yardımına cevaben binlerce senetten oluşan duvar kâğıtları hazırlamak ya da Tiananmen Meydanında komünist parti toplantısı öncesi pencereden el broşürleri verilmesin diye devletin taksicilere söktürdüğü pencere kollarından eser üretmek gibi. SSM sergisine özel olarak ürettiği ‘Mavi-Beyaz Porselen Tabak’ serisi ile ‘Sütun Gibi Üst Üste İstiflenmiş Porselen Vazolar’da da mültecilerin yaşadığı zorluklar, savaş, denizi aşma çabaları ve mülteci kampları gibi motifler görülüyor. Ai Weiwei, adaletsizliklerden, hak ihlallerinden beslenen bir sanatçı. Ve dünyanın gidişatına bakılırsa hiç de boş kalmayacak gibi. 

FİLOZOF Aİ WEİWEİ

Bir röportajında Ai Weiwei’ye “En iyi özellikleriniz neler?” diye sormuşlar; “İnsanlığa her zaman derinden inanmışımdır. Onun özünden asla uzaklaşmam. Benim için önemli olan bir sergi açarak iletişim kurmak, insanların aktarmak istedikleri düşünceleri algılamak ve bunları bir şekle sokmak” demiş. Bu yanıtıyla sanatçının siyasal, kültürel her eyleminde insan odaklı düşündüğünü, bu inancından güç ve cesaret alarak harekete geçtiğini, ürettiğini anlıyoruz. Sanatında hem tarihi hem de güncel olayları işleyen Ai Weiwei’in, insanlığa ve kendine yönelttiği temel sorusuna gelince “Nereden geliyoruz, neredeyiz, nereye gidiyoruz?” olarak özetlenebilir.

SAHTESİ ORJİNALİ KADAR DEĞERLİ MİDİR?

Sergi etkinlikleri kapsamında eylül ayında SSM’de gerçekleşen Sir Norman Rosenthal-Ai Weiwei sohbetine katıldım.  Söz döndü dolaştı özgün eser ile replikası arasındaki ilişkiye geldi. Ai Weiwei, replika çalışmalarında sahicilik kavramını sorgulayarak, sanatın aslında bir kopyalama eylemi olduğunu belirtti. Sanatçı, eserin taklidinin yapılmasının Çin sanatında eskiden beri varolan bir gelenek olduğunu ifade etti. Örneğin, 1736-1795 yılları arasında yaşayan İmparator Qianlong, eski seramik objeleri toplar, taklitlerini yaptırır ve her ikisini yan yana saray salonlarına yerleştirirdi. Bir objenin orjinali ile sahtesi arasında estetik ve belki de ederi açısından pek bir fark gözetilmezdi. Bu bakış açısı acaba orijinal esere yapılan bir haksızlık mı diye çok düşündüm sonradan... Aklımın karıştığını itiraf etmeliyim.

GÖRSEL BİR ZİYAFET

Porselene Dair’ sergisi benim gibi porselene meftun biri için kaçırılmayacak bir etkinlikti. Sergiyi Müze Müdürü Nazan Ölçer’in rehberliğinde gezmek ise ayrı bir şanstı. Ai Weiwei’yi çok takdir eden Ölçer, sanatçının ne kadar titiz olduğunu ve serginin kurulma aşamasını uzaktan, sanki mekânın içindeymiş gibi telefonuyla anı anına takip ettiğini anlattı.

Sergiye girdiğinizde müthiş bir renk cümbüşünün içine adım atıyorsunuz. İrili ufaklı mavi-beyaz vazolar, tabaklar… Rengârenk çiçeklerle bezenmiş duvar kâğıtları ve entalasyon tadında daha nice sanat eseri… Hepsinin bir adı ve hikâyesi var. Vakit ayırıp mutlaka okunmalı!

Biliyoruz ki, özellikle büyük ve çoklu yapıtları hayata geçirmek için Ai Weiwei ile birlikte çalışan bir zanaatkâr ordusu var. Mesela ünlü ‘Ayçekirdekleri’ yerleştirmesi için bin altı yüz zanaatkâr çalışmış. Elde üretilip boyanan çekirdeklerin yapımı, beş yıl sürmüş. Sergiyi gezerken bu isimsiz kahramanlar da aklıma düştü. Onların da emeklerini takdir ettim Ai Weiwei’nin yaratıcı beyninin yanı sıra.

Sakıp Sabancı Müzesi bize, dünyayı algılamamız için farklı seçenekler sunan bu büyük sanatçıyla 28 Ocak 2018 tarihine kadar tanışma şansı veriyor.

Bu sergiyi mutlaka gezin! Ai Weiwei gibi dünyaya mal olmuş birinin eserlerini, ayağınıza kadar gelmişken görmemek kendinize yapacağınız bir haksızlıktır derim.

 

Sergideki çarpıcı eserlerden örnekler

 Sergide 100’ü aşkın eser yer alıyor. Sakıp Sabancı Müzesinin üç katına yayılan sergi, sanatçının hayat hikâyesinin izlerini taşıyor.

 Sergide sanatçının 1976-1977’de ürettiği ilk porselen işi ‘Kuş Motifli Tabak’tan (gençlik döneminden kalma tek parçadır)  İstanbul için yeni ürettiği ve ilk kez sergilenen ‘Mavi-Beyaz Porselen Tabak’ serisi ile ‘Sütun Gibi Üst Üste İstiflenmiş Porselen Vazolar’a kadar uzanan bir dönemden eserler mevcut.

 Çok parçalı yerleştirmelere örnek olarak beş tona yakın porselen ayçekirdeğinin olduğu ‘Ayçekirdekleri’, 1200 porselen nehir yengecinden oluşan ‘He Xie’ ve 10 bin parçalık ‘Çaydanlık Emzikleri’ de yer alıyor.

 Farklı malzemelerden üretilmiş işleri arasında ‘Tabakta Beyin MR’ı Görüntüsü’, ‘Dümdüz’,  ‘Porselen İnşaat Demiri’, ‘Aydınlatma’ ve ‘Şanghay’daki Stüdyo’ bulunuyor.

 ‘Han Hanedanı Vazosunu Düşürmek’ LEGO parçalarından yapılmış.

 ‘Petrol Damlaları’ başlıklı yerleştirme, ekolojik bir içeriğe sahip. Eserini anlatırken insanoğlunun açgözlülükle doğayı sömürmesinden, çevreden, doğal kaynakların aşırı tüketilişinden, okyanusların kirliliğinden bahseden sanatçı böylece çevre sorunlarına da değinir.

 Sanatçının ürettiği beş duvar kâğıdı işi de izleyenlerle buluşuyor: ‘I.O.U’, ‘Çiçekli’, ‘Odysseia’, ‘Lamaya Benzeyen ama Aslında Alpaka Olan Hayvan ve Parmak.’