İlk defa bundan tam 40 yıl önce sahnelen ve müthiş bir ses getiren ‘Kula 930’ adlı oyun önümüzdeki günlerde tekrar seyircisiyle buluşmaya hazırlanıyor. Bu sefer amacı eğitime katkı olan oyun hakkında Karen Gerson Şarhon sorularımızı yanıtladı.
Üzerinden bunca yıl geçtikten sonra neden tekrar Kula ‘930?
Aslında o kadar çok yıl da geçmedi. Yıllar içinde birçok kere tekrar tekrar oynandı. 1977 yılında oyunu Selim Hubeş, Yuda Siliki, Jojo Eskenazi ve İzzet Bana yazdılar.
Kula ‘930 ilk oynandığı 1977-1978 yılında çılgın bir sükse yaptı. O zamanlar hepimiz daha çok gençtik ve yeni yeni Judeo-Espanyol dilini konuşan annelerimizi taklit etmeye başlamıştık. Oyun boyunca hem dilimiz açıldı hem de bu müziğin büyüsüne kapıldık. Los Pasharos Sefaradis Grubunun bu müzikalin ardından kurulmuş olması bir tesadüf değildir. O yıl İzmir dahil, 75 kere oynandı Kula ‘930 ve bu bizim cemaatimiz için bir rekordu. Dostluk Yurdunun küçücük 150 kişilik salonu ağzına kadar dolar, insanlar oyunu bir kere görmekle yetinmez, tekrar tekrar seyretmeye gelir, salona inen merdivenler tıklım tıklım dolardı. Seyirciler oyunu o kadar benimsemişlerdi ki, Jojo Eskenazi ‘Moiz el Borrachon’ karakteri ile ünlenmiş, ünlü Moiz serisi bu oyundan sonra ortaya çıkmıştı. Benim karakterim olan Bulisa, ‘Kocasını aldatan kadın’ olarak üzerime yapışmış, yazları Büyükada’da beni gören tanıdıklar, “Bak, evlenince sakın ola ki kocanı aldatmayasın” diye tavsiyelerde bulunmuşlardı. O kadar ileri gitmişlerdi ki annem, bu tip rollerde oynamamı yasaklamıştı, adım çıkmasın diye!
Kula ‘930, 1987-1988 yılında 10. senesi dolayısıyla birçok kez, İsrail’de de beş kez oynandı. O sene metine eklemeler yapmak üzere yazar kadrosuna ben de dahil oldum. Daha sonra 25. yılında daha geniş bir kadro ile 25 kez daha oynandı. Bu sefer metine yine bazı eklemeler oldu; Selim Hubeş’in bestesi ve yeni şarkılar ve karakterler eklendi. Sonuçta bu oyun, karakterleri ve şarkılarıyla bir kült oldu bizim toplumda. İlk oyundan bugüne tam 40 yıl, iki kuşak geçti. O senelerde doğanlar bugün 35-40 yaşlarında ve bu oyunu sadece büyüklerinden duydular. Jojo Eskenazi birkaç yıldır, tekrar oynayalım diye bütün kadroyu ateşlemeye çalışıyordu. O zamanlar kadronun en genci olan Suzi Akmen ve Deyzi Benşuşe 16 yaşlarındaydılar. Düşünün artık. Ama Jojo kibriti çakınca herkes heyecanlandı ve sonunda tekrar oynama kararı alındı. Hele gelirinin okul bursu olarak kullanılacağı bilgisi oyuncuları daha da çok tetikledi.
O günden bugüne hem toplumumuzda hem dünyada çok şey değişti. Konu zamanımıza uygun olarak tekrardan uyarlandı mı?
Oyunun adı üstünde ‘KULA’930. Yani 1930 yıllarının Kuledibini anlatıyor. Üzerinden 100 sene de geçse yine de aynı dönemi anlatıyor olacak. Değişen bir şey yok.
Yeni nesilde maalesef ki Judeo-Espanyol pek bilinmiyor. Onlara da hitap etmesi için bir düzenleme yapıldı mı?
Evet, bütün oyunu ve şarkıları Türkçeye çevirdim. Operalarda olduğu gibi üst yazı geçecek. Böylece hem geniş toplumdan gelenler hem de Judeo-Espanyol bilmeyen gençler olanları anlayacak. Genelde repliklerine tam olarak uymayan sadece Jojo vardır aramızda ve tabii onunla oynayanlar adapte olmaya çalışanlar. Fakat Jojo’nun vücut dili o kadar güçlüdür ki, ne demek istediği her halükarda anlaşılır. Üstelik o kadar komik bir adamdır ki ‘domates’ dese herkes güler!
Oldukça büyük bir projeye soyundunuz. Kimin veya kimlerin fikriyle yola çıktınız? Çalışmalara ne zaman başladınız?
Dediğim gibi Jojo Eskenazi’nin fikriydi. Sevgili arkadaşımız Selim Hubeş, modern tiyatrolardaki gibi, oyunun dekorsuz oynanabileceğine çok inanmıştı. Ancak oyuncularımızın hiçbiri profesyonel olmadığı için sahnede iki buçuk saat oyun oynamak mümkün olmadı. Ekim ayında çalışmalara başlandı ve gerçekten çok yoğun çalışılıyor. Ancak, insanların artık belli bir yaşta olması yüzünden çıkan sağlık sorunları ve herkesin işinin gücünün yoğun olması, haliyle provaların tam kadro oynanabilmesini biraz engelledi.
Yeni kadroda kimler var?
Kadroda eski oyuncuların büyük çoğunluğu var. Önemli bir değişiklik bu yıl, yönetmen Ferit Koen ve yönetmen yardımcısı Yusuf Şarhon oldu. Yeni oyuncular Sibel Eskenazi (Camila), Anet Bonfil (Klara), Yusuf Şarhon (Profesör), Lili Doenyas (Profesör Yardımcısı).
Davetiyeler arzu ettiğiniz oranda ve hızda tükeniyor mu?
Davetiyeler cemaat yönetimi tarafından dağıtılıyor. Aralık ayında gala gecesi olacak. Ertesi gün ise biz oyuncular için son derece zor bir gün olacak. Saat 16.00’da matine ve saat 21.15’te suare olarak iki kere oynayacağız. Matine ve suare oynamak 20 yaşındayken bile zordu, bu yaşta nasıl oynayacağız bilemiyorum. Allah bizlere kuvvet verecek herhalde. Sadece rol yapmıyoruz şarkı da söylüyoruz, iki buçuk saat boyunca. Sonrasında hepimiz tatil yapacağız sanıyorum! Bildiğim kadarıyla da biletler oldukça hızlı tükeniyor. Salon 600 kişilik olduğundan biletler numaralı olacak.
Tiyatroseverlere iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Kula ‘930 oyunu bugün dünyada tükenmeye yüz tutmuş, UNESCO tarafından ‘büyük tehlikede’ olarak adlandırılan Judeo-Espanyol dilinde yazılmış ve halen bu dilde oynanabilen tek oyun. Dünya dilbilim mirası için çok büyük önem taşıyor. Bu oyunun bir 10 yıl sonra bir daha oynanabilmesi ya da 20 yıl sonra genç bir kadro ile oynanabilmesi mümkün olmayacak. Dolayısıyla, oyunu orijinal haliyle görebilmek için bu son şans. Oyunun bir cemaat belgesi olarak arşivlere geçmesi ve muhafaza edilmesi gerekir, görsel, yazılı metin ve tercümesi. Hepsi tarihe geçmelidir.