Yıldızlara değmek

15-17 Kasım tarihleri arasında Cemal Reşit Rey’de düzenlenen ‘Dünyanın Kemanları Festivali’nin açılış gecesi konserinde üç ünlü kemancı; Cihat Aşkın, Roby Lakatos ve Shlomo Mintz yer aldı. ‘3 Kemanın Hikâyesi’ adı verilen bu dinletide, seyirciye dünyanın değişik kültürlerinden keman için yazılmış eserler seslendirildi. Konserin provası sonrasında ünü yıllardır dünyanın dört bir yanına yayılan İsrailli keman virtüözü, eğitmen, orkestra şefi Shlomo Mintz ile hayranlık, saygı ve sevgi dolu bir sohbetimiz oldu.

Elda SASUN Sanat
22 Kasım 2017 Çarşamba

Görüşmemizden önce sizinle ilgili basında çıkan yazıların bir kısmını okudum. Sizi hem İsrailli hem insanları birleştiren uluslararası bir sanatçı olarak tanıtıyorlar; hangisisiniz?

Her ikisiyim. Kendimi tanıtırken İsrailli kimliğimin dışında ülkeler arası bir insan olarak yaşadığımın da bilincindeyim. İsviçre, Amerika ve İsrail’de yaşıyorum. Amacım her zaman için müzik ve müziğimin sayesinde insanları birleştirebilmek. Sanırım bu alanda katkılarım oluyor.

 

Çocukken müzisyen olmanın dışında başka hayalleriniz de var mıydı?

Küçükken pilot olmayı hayal etmiştim fakat bu hakikatten çocukkendi. Mesleğimi severek yapıyorum ve dünyaya tekrar gelseydim veya mesleğimi tekrar seçme hakkım olsaydı, yine şu an yaptığımı sevinerek seçerdim. Meşgale ve faaliyetlerim hep müziğin etrafında. Hayat amacım müzik; görevimi yaparken gurur ve mutluluk duyuyorum. Görevimi önemli buluyorum.

Keman çalışınızı dinlemek benim gibi birçok insanı çok etkiliyor.  Dünya değişime gidiyor ve sizce klasik müzik nereye doğru yol alıyor?

Dünyada her şey gibi klasik müzik de bizim neslin klasik müziği değil; ben çok sıkı müzik eğitimleri aldım. Müzik nasıl yapılır, nasıl çalınır doktrinleriyle yetiştirildim. Müziğin tipi ve çeşitleri hakkında fikirlerimiz bugünkü gençlerden çok daha farklıydı. Bugün tüm değişimlere rağmen, bence değişmemesi gereken tek şey çaldığınız parçada besteciyi, onun bestede neyi vermek istediğini anlamak ve onu en iyi şekilde yansıtabilmek. Diğer bir cümleyle “Besteyi, bestecinin istediği şekilde yaşatabilmek”. Bence tüm değişim ve mutasyona rağmen bu esas amaç değişmeyecek.

Görevlerimden biri de yeni nesillere bestelerdeki bu, adeta A’dan B’ye geçişleri yaptıklarında, değişim yapılmadan, orijinal ses ve tonları korumayı göstermek ve eğitmek.

30 Ekim 1957 doğumlu Maestro Shlomo Mintz, bu sene 60 yaşınızı kutladınız; mazal tov ve daha nice nice yıllara. Eşsiz enerjinizle birçok ülkede konserleriniz var. İstanbul’un da programınızda olması çok sevindirici; izlenimlerinizi bizimle paylaşır mısınız?

İstanbul’a gelmeyi seviyorum; şehri, sokakta döner yemeği seviyorum. Ayrıca bu gecenin koordinatörü, keman virtüözü Cihat Aşkın ve eşiyle çok uzun senelere dayanan bir dostluğumuz var. Birlikte Arjantin, Japonya ve Türkiye’de birçok projemiz oldu. Artık hakemlik yaptığımız yaşa geldik (gülümseme). Müzik yarışmalarının düzenlendiği ve müzikal hakem, jüri üyesi olarak katıldığım ülkelere onu da davet ediyorum.

Söylemek istediğiniz başka şeyler var mı?

Buradaki insanlar ve az da olsa tanıma fırsatını bulduğum Yahudi toplumu beni her zaman çok içten karşılayıp ağırladı, onlara teşekkür ediyorum. Hepinize daha uzun yıllar, şalom, barış ve sevgi diliyorum.

KONSER İZLENİMLERİ


Saat 20.00’deki konser, Cihat Aşkın’ın, kemanın hikâyesini anlatmasıyla başladı. Üç ünlü kemancının klasik müziğin yanı sıra Czardas, Schindler List gibi parçaları de seslendirdikleri konser, Cihat Aşkın’ın tanımıyla kemanın tarihinde, farklı eserlerden oluşan bir yolculuktu.

Cihat Aşkın, Roby Lakatos , Shlomo Mintz ve Aşkın Ensemble, seyircilere unutulmayacak bir gece yaşattılar. Her birinin ayrı ayrı ve birlikte uyum içinde çaldıkları bestelerle coşkulu, duygulu bir gece yaşadık. Dünyanın kemanları birlikte, Damdaki Kemancı, Macar Dansı ve Nihavend Longa’yı seslendirdiler. Ayakta alkışlarla son bulan konserin ardından kendimi gökteki parlak yıldızlara değmiş gibi hissettim. Shlomo Mintz, kendine has mütevazılığı ve rahatlığıyla hatıra resim çekme isteğimizi geri çevirmedi. Mintz, biraz önce sahnede harikalar yaratan değil de sanki bizlerden biri gibi samimiyetle poz verdi ve o fotoğraflarla bizler geceyi anılara yazdık.