Gündeliğin ne kadar hoyrat yaşanıldığı, bozulmaların nasıl dönüştüğü; temel alınan felsefelerden uzaklaşma ile ilgilidir bir bakıma.
Kant, aydınlanma düşüncesinin kurucu ilkesi olan akıl konusunda şöyle der: “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır Sapare Aude!”
Bu felsefik anlatımın sonunda söylediği “Sapare aude” ise “aklını kendin kullanmak cesaretini göster” demektir.
Aydınlanma çağının ana fikri, akıl aracılığıyla doğru bilgilere ulaşılabileceği ve bu doğru bilgi ile de toplumsal yaşamın düzenlenebileceğidir.
***
Aydınlanma Çağı, ‘aklı’ kurucu ilke olarak benimseyerek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre şekillendirilmesine geçilen bir dönemi anlatır. Kant, aydınlanmacılığı, ‘aklı kullanma cesareti’ olarak tanımlandığında, genel olarak Aydınlanma Çağı’nın felsefesini vermektedir. 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkıp gelişmiş ve ‘aydınlanma’ fikriyle yaygınlaşmıştır.
Aydınlanma felsefesinin kaynağı Rönesans felsefesi ve özellikle de 17. yüzyıl felsefesinin ortaya koyduğu ilkelerdir. Rönesans’tan itibaren düşüncenin tarihsel otoritelerden kurtulması, bilgi ve yaşam hakkında akla ve deneyime dayanmaya başlaması söz konusudur. 17. yüzyılda bu gelişmeler sistemleştirilip temel ilkelere dönüştürülmeye başlanmış, rasyonalizmin belirginleştiği bu yüzyılda aydınlanma felsefesinin düşünsel temelleri bir anlamda hazırlanmıştır. Sekülerleşme, aydınlanma felsefesinin ve genel anlamda aydınlanmacılığın her tür girişiminde temel olmuş olan bir yönelimdir.
18. yüzyıl felsefesinde bir yanda rasyonalizmin öte yandan empirizmin güçlenmesi ve bunlardan meydana gelen teorik sorunların yeni bir takım sentezlerle aşılmaya çalışılması söz konusu olacaktır. Aydınlanma çağı, aklın ışığında felsefenin de yepyeni bir etkileyicilikle ortaya çıkışına, yaygınlaşmasına, yeni sentezlerle sistematikleştirilmesine etki etmiştir.
***
Her şey, akıl yolunu kullanma ve buna eğilim göstererek düşünme temelini güçlendirmek içindir. Aklı ön plana çıkarma, sadece kendi bildiğinizle yetinmemeyi ve kolektif düşünmeyi de sağlar. Temel ifade ettiklerime bakarsak aslında akıl, başarının da esin kaynağı olur.
Aksi, kısa ya da uzun vadede de olsa bir bilinmezliktir, hızlanabilir istikrarsız dönüşümlerdir.Sonucu da mutsuz bir toplumdur.