Sevgili Tanem Sivar Dirvana ve eşi Edhem Dirvana'nın köpekleri 'Django' ve 'Pamuk' zehirlendiğinde bütün hayvanların ve hayvan severlerin ne kadar çaresiz olduğu, hayvanların yaşam hakkını korumada yasaların ne kadar yetersiz kaldığı Türkiye’de yeni gündem oldu. “Yeni gündem oldu” diyorum çünkü çoğu hayvan sever için maalesef bu konu, yıllardır gündem.
Gerçek şu ki, hayvanların yaşam hakkı insanların ve özellikle belediyelerin onayına bağlı. Bir de barınakların hali gerçeği var. “Sokak hayvanlarının yeri barınaklardır” diyenlere de bir bilgi: Barınakları denetleyen yürüyen düzgün bir sistemimiz yok, çoğu barınağın hali ise içler acısı, canla başla mücadele eden gönüllüler olmasa çok daha vahim tabloyla karşılaşabiliriz.
“Hayvan Hakları yasası değişsin” diyoruz. Mevcut yasa sadece yetersiz mi yoksa denetim ve uygulamada da ciddi sıkıntılar var mı? Belediyeler hayvan haklarından yine mi muaf olacaklar?
Bu sorulara cevap bulmak için 10 Aralık günü, hayvan severlerin Galatasaray Lisesi önünde buluşup, basın açıklamalarını dinlemeye gittim. Hayvan severler tek bir ses olup yetkililere şöyle seslendiler: “Belediyelere yaptırım içermeyen hiçbir yasa tasarısını kabul etmiyoruz!”
Durum şu ki; hayvan severler ve ilgili STK’lar eksik, üstünkörü yenilenmiş bir Hayvan Hakları Yasası’nın yetersiz olacağını şimdiden avazları çıktığı kadar bağırıyor. Onların yardım çağrılarına kulak kabartan var mı bilmiyorum. Bu endişe verici durumu, son zamanlarda ilgili belediyenin usulsüz köpek toplama hadiseleriyle gündem olmuş Eyüp’e bağlı, Göktürk Hayvan Severler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Nilgül Sayar ile konuştuk.
Bu yazımız dileriz ki yasa üzerinde çalışan yetkililere ulaşır.
MEVCUTTA, HAYVANA ZARAR VERMEK SUÇ DEĞİL, KABAHAT KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLİYOR
Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?
Ben Nilgül Sayar, Göktürk semtinde yaşıyorum. Altı yıldır sokak ve ormanlardaki hayvanlar konusunda besleme, tedavi ve yuvalandırma üzerine çalışmalar yapıyorum. 2015 yılında Göktürk Hayvan Sevenler Derneğini kurduk. Halen bu derneğin yönetim kurulu üyesi ve gönüllüsüyüm.
Nilgül Hanım sizce 2004 yılında kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu neden başarılı olamadı?
Yasanın en büyük eksikliği, hayvanların bir canlı olarak değil, bir eşya olarak görülmesi. Buradaki açıklık ve devletin yasa maddelerini uygulama konusundaki yetersizliği, maalesef yasanın başarısız olmasına sebep oldu. Belediye çalışanları veya vatandaşlar bir hayvana zarar verdiğinde durum ‘mala zarar verme’ olarak ele alınıyor. Mevcut yasada hayvanlara zarar vermek ‘suç’ kapsamında değil , ‘kabahat’ kapsamında değerlendiriliyor. Sahipli hayvanlar konusundaki durum da maalesef açıkça ortada. Bu konuda bir takip sisteminin olmayışı hayvanların sefalet içinde yaşamalarına sebep oluyor çoğu zaman.
Yeni çıkacak veya yenilenecek 5199 no’lu Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nu bir kelimeyle özetleseniz ne derdiniz?
Eksik derdim! Yasa hayvanlar için ancak uygun maddeler ile çıkartıldıktan sonra takibi ve yetkili kurumlar tarafından gerekli denetimleri yapılırsa mevcut durumdan daha iyi olabilir.
Sizce Türkiye genelinde, sokak hayvanlarına uygulanan şiddet vakaları en çok insanlardan mı belediyelerden mi geliyor?
Bu konuda, istatistikî bir sonuca ulaşabilmek zor. Ortada olan bir gerçek var ki, hayvanlar ‘canlı değil, mal’ olarak görüldükleri için hayvanlara zarar vermek isteyenler durdurulamıyor. Belediyelerin konu ile ilgili birimleri hayvan hakları yasalarına uymadığında, hayvanları öldüğünde belediyeler ciddi bir ceza almıyor. Bu durumu gören ve hayvanlara zarar vermek isteyen sade vatandaş da bu konuda daha rahat davranıp, içindeki caniliği rahatça dışarı vurabiliyor.
Maalesef, devlet kurumlarında çalışan kişiler için de - tenzih ettiğim kurumlar var tabiî ki - bu canlar önemsiz. Bu hayvanların nasıl bir ortamda yaşadığı, ne hissettikleri çalışanlar için çoğu vakit bir önem arz etmiyor. Caydırıcı cezalar ve yasa uygulanmaz ise şiddetin boyutu gün geçtikçe artacak gibi görünüyor.
ORMAN SU İŞLERİ BAKANLIĞI, HAYVANLARA KEYFİ UYGULAMA YAPAN BELEDİYELERİ DENETLEMİYOR
Belediyelerden sokak hayvanlarına uygulanan şiddet, kanunda öngörülen değişikliklerle denetim altına alınabilecek mi?
Hangi denetim? Sorun zaten denetim sisteminde. Son dönemde belediyeler ilgili yüzlerce vahşet görüntüsü ve şikâyet var. Resmi kurumlara başvurup belediyeleri şikâyet etsek bile gelen cevaplar genelde aynı. Bir de enteresan olan, bize cevabı zaten şikâyet ettiğimiz kurum veriyor. Kaldı ki şikâyet edilen birim denetlense bile gönüllüler ile irtibata geçilip sunulan deliller ciddiye alınıp incelendiği yok. Şikâyet üzerine, belediyenin ilgili birimi de üstünkörü denetleniyor. Gönüllüler ile koordineli çalışılmadığı sürece maalesef değişen bir şey olmayacak.
Yenilenen kanunda, Orman Su İşleri Bakanlığının hayvanlara keyfi uygulamalar yapan belediyeler üzerinde bir yaptırımı olacak mıdır?
Hali hazırda var olan kanunda bu denetim Orman Su İşleri Bakanlığında. Ancak bakanlık, bu konudaki yetkisini maalesef kullanmıyor.
Diyelim ki bir belediye şehirdeki yüzlerce köpeği, kediyi toplayıp, ormana ölüme terk etmek veya toplu zehirleme yapmak istiyor. Yeni yasa bu tarz bir belediyeyi durdurabilecek mi?
Durduramayacak. Eğer ciddi bir denetim olmaz ise değişen hiçbir şey olmayacak. Önemli olan yasanın maddeleri değil aslında, yasanın uygulanması. Ciddi bir toplumsal bilinç oluşturulmaz ise değişen pek bir şey olmayacak.
BARINAKLARDAKİ DENETİMSİZLİK SORUNU
Hayvan barınakları mevzusuna gelirsek, barınakların hepsi hayvanlar için sıcak, konforlu alanlar mıdır? Barınaklarımız düzenli denetleniyor mu?
Maalesef barınaklar için düzenli bir denetim yok. Bu konuda yetki, Orman Su İşleri Bakanlığında. Gönüllüler ile çalışan bazı örnek belediyeler elbet mevcut. Gönüllülerle çalışılan merkezlerde, koşullar en azından hayvanlar için katlanılabilir boyutta. Bir de şunu belirtmek isterim: barınaklarda çalışan çoğu kişi hayvan sevmiyor. Bu konunun da onlarca örneği mevcut. Bazı barınak çalışanları tarafından öldürülen, dövülen hayvanlar sürekli olarak sosyal medya gündeminde. Yasada her belediye ‘gönüllüler’ ile koordineli çalışmak zorunda. Maalesef çoğu belediye bu uygulamayı görmezden gelip, bildiğini okuyor.
PETSHOPLAR VE ÜRETİM ÇİFTLİKLERİNİ KİM KONROL EDECEK?
Her yerde kedi-köpek satışı ilanlarıyla karşılaşıyoruz. Yeni yasa ile hayvanların satış ve üretimi, şahısların köpek çiftleştirip satma, satamadıklarını sokağa atması kontrol altına alınacak mı?
Yeni yasada petshoplarda satış olmayacak, üretim çiftlikleri olacak deniyor. Peki, bu çiftlikleri kim kontrol edecek? Köpek ve kedi popülâsyonun bu kadar artmasındaki en büyük sebebi petshoplar ve merdiven altı dediğimiz üretimlerdir. Petshoplarda satılan ‘malın’ takibi yoktur. Kişi satın aldığı bir hayvanı, istediği gibi üretebilir veya sokağa terk edebilir. Hiçbir yaptırım uygulanmıyor ne yazık ki. Yasada pethoplardan veya üretim çiftliklerinden satılan hayvanların takip edileceği hiçbir şekilde belirtilmemiş. Yapılması gereken, bu satılan hayvanların yaşı uygun duruma gelince devletin kontrolünde kısırlaştırılmaları. Bu uygulamalar gerçekleşmediği sürece değişen hiçbir şey olmayacak. Ayrıca üretim için kullanılan hayvanların koşulları da önemli bir konudur.
HAKLARI KORUNAMAYAN YÜK ALTINDAKİ UNUTULMUŞ CANLAR: BİNEK HAYVANLARI
Son günlerde telef olmuş, bir arsada açlığa terk edilmiş onlarca at fotoğrafı görmeye başladık. Yeni yasa at, eşek, katır gibi binek hayvanlarının yaşam hakkını ne kadar koruyacak?
Ciddi cezalar getirilmediği sürece bu hayvanların korunmasında da yeterli başarı sağlanamayabilir.
Hep denetim eksikliğinden bahsediyorsunuz. Ormanda yaşayan hayvanların yaşam alanları gittikçe daralmakta. Kaçak avcılık için getirilen cezalar ve denetim caydırıcı mıdır?
Yasaların yetersizliği ve yine denetim eksikliğinden dolayı, yabani hayat da maalesef büyük risk altında. Cezalar ise her zamanki gibi yetersiz. Devlet eliyle ormanlar ve yaban hayat yok edilirken cezaları da kimse umursamıyor doğal olarak.
“Hayvan Hakları Koruma Kanunu değiştirilsin” diyenlere nasıl bir çağrıda bulunmak isterdiniz?
Hayvanları Koruma Kanunu değiştirilsin, ancak bu konu, hayvan korumacıları ile birlikte ele alınmalı. Yasayı sadece masa başında oturan, hiçbir zaman ormanlardaki ve barınaklardaki hayvanların halini görmeyen kişiler yapacaksa, hayvanlar için değişen bir şey olmayacak. Hayvanları Koruma Kanunu değiştirilsin ve Hayvan Haklarını Takip Polisi bu kanunun koruyucusu olsun. Bu konu için ayrıca bir birim oluşturulması şart.
HAYVAN SEVGİSİ MUHAKKAK OKULLARDA İŞLENMELİ
Aydınlatıcı bilgiler için teşekkür ederim. Son olarak tek başına sokak köpeklerini yaşatmaya çalışan binlerce hayvan sever var. Onlara moral olmak için seslenebilir misiniz?
Bir gün iyilik kazanacak. Bizler onların hak ettiği şekilde yaşadığını gören şanslı kişiler olacağız.
Maalesef toplumumuzda hayvana verilen değer çok düşük seviyelerde. Evinde kedi, köpek bakan çoğu kişi için bile sokak hayvanları değersiz. Bir kesim için de eğer ona bir getirisi yok ise o hayvanın ne yaşadığı hiç önemli değil. Yemek olarak görülen hayvanlar zaten sağlıksız ortamlarda yaşarken üstüne bir de bulundukları yerin görevlileri tarafından işkenceye maruz kalıyorlar. Onların da bir can taşıdığını, bizler gibi acı çektiğini kimse fark etmiyor veya etmek istemiyor. İnsanları hayvanlar konusunda bilinçlendirmez isek, hangi yasa gelirse gelsin değişen bir şey olmayacak. Hâlbuki bu dünya hepimizin. Çoğu insan da maalesef kulaktan dolma bilgilerle hayvanlara karşı nefret duyup onlardan korkuyor. İnsanları bilinçlendirip, eğitmek gerekiyor. Eğitim çocuklukta başlar. Hayvan sevgisi konusu muhakkak okullarda işlenmeli