Son dönemde finansal piyasalarda tartışmasız en çok konuşulan konu Bitcoin ve kripto paralar. Kripto paraların işlevselliği ve çalışma mekanizması ile ilgili ayrıntılar tüm dünyada kavranmaya çalışılırken, bu paraların yükselişi bize çok daha önemli mesajlar veriyor. Kripto paraların yükselişinin tam olarak hangi döneme denk geldiğini tespit etmek oldukça önemli. Finansal piyasaların yaşadığı, pek değinilmeyen büyük hayal kırıklıkları penceresinden kripto paraların yükselişine bir göz atalım öyleyse.
KADİRHAN ÖZTÜRK
Bir sabah işlerimin çok yoğun olduğu bir günde, İstanbul’un sabah trafiğine kalmadan hızlıca iş yerime varmaya çalışırken taksiye bindim ve gideceğim yeri söyledim. Bunun üzerine taksicinin ‘’Bu akşam Yellen faiz artırır mı ne diyorsunuz?’’ sorusu ile şok olmuştum. Finansal piyasalardaki merkez bankası çılgınlığı öyle bir noktaya gelmişti ki artık ekonomist olmayan insanlar bile ABD Merkez Bankası (FED) Başkanının ismini bilir ve uygulayacağı politikaları takip eder hale gelmişti. Özellikle 2008 krizinden sonra tüm dünyada başta FED olmak üzere merkez bankalarının üzerine çok büyük bir sorumluluk yüklendi: “Batan dünya ekonomisini kurtarmak.”
Bu anlamda çok büyük çabalar verilerken FED, İngiltere Merkez Bankası (BOE), Japonya Merkez Bankası (BOJ), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ipleri eline aldı ve sırayla parasal genişlemeye gittiler. Bu süreç boyunca açıkça söylenmese de finansal piyasalarda merkez bankalarının para basarak enflasyon oluşturacağı, işsizliği azaltacağı ve büyümeyi tekrar ortalama bir seviyeye getireceği beklentileri oluştu. 2008 krizinden sonra merkez bankası başkanları adeta ülkelerin liderlerinden daha popüler hale geldiler. Parasal genişlemenin devam edip etmeyeceği, faiz artırımlarının ne zaman başlayacağı, parasal sıkılaştırmanın tekrar ne zaman döneceği gibi sorular piyasalarda hep merkez bankalarından önemli beklentilere girilmesine neden oldu. Ancak tek başına FED’in bilançosunun 4 trilyon dolar seviyesine yükselmesine rağmen beklenen enflasyonun yakalanamaması bile kademeli bir şok etkisi yarattı. Bu zayıflık sürecin diğer ekonomik verilerle desteklenmesi ve uygulanan bu kadar karışık ve agresif para politikasına rağmen istenilen sonuçların alınamadığı bir dönemde finansal piyasalar kripto paralar ile tanıştı.
Merkez bankalarının para politikalarının tamamında tam etkin ve yetkili olmalarına rağmen istenilen sonucu elde etmekteki başarısızlıkları tüm dünyada ‘eski sistemin’ bilgili oyuncuları tarafından netlikle görülebiliyordu. Bu noktada hep daha iyisini arayan beyinlerde merkez bankasının gereklilikleri sorgulanmaya başlandı. Sonrasında başta Bitcoin olmak üzere kripto paraların her gün yeni bir rekor kırmaya başladığı dönem merkez bankalarına karşı sessizce yaşanan itaatsizliği hissedenler için asla şaşırtıcı olmadı.
Ekonomide bir şeyin değeri yükseldikten veya düştükten sonra bununla ilgili sebepleri açıklamak en kolay şeydir ve ekonomistler bunu iyi bilirler. Yaşanan kripto para yükselişi adeta bir ‘rush’ oldu. Ancak bu yükselişin temel kaynağı ne her gün verilen haberlerdeki gibi ödeme kolaylığı ne de kripto paraların da sınırlı sayıda üretilebileceğiydi. Zira kripto paralar hâlâ basit kredi kartlarından oldukça geride. Arz sınırlılığı konusuyla ilgili bir rush yaşanmış olsaydı da bugün herhalde yaklaşık 155 TL ile bir gram altın alamazdık. Bunlar sadece yaşanan anormal yükselişi daha mantıklı kılmak için ‘sonradan üretilmiş’ sebepler. Başka bir yazıda diğer sonradan üretilmiş sebepleri de teker teker çürütebiliriz.
Sonuç olarak; tüm dünyada merkez bankalarına yüklenen yükün neticesinde bu kurumların işlevselliğinin zannedildiği kadar olmadığı görüldü. Bu bağlamda bahsettiğim kurumların en özel ‘ürünü’ olan bildiğimiz anlamdaki banknot artık eskisi kadar popüler değil çünkü üreticilerine eskisi kadar güvenilmiyor. Kripto paralardaki aşırı fiyat hareketlerinden endişe duyanlar haklı olabilir çünkü tarih bize ‘aşırılıkların yeni bir dönemin başlangıcı’ olduğunu bin yıllardır söyledi. Ve tahmin edersiniz ki yeni dönem başlangıçları sancılı olmaya oldukça meyillidir. Şimdi eski sistemin oyuncularının aklını asıl meşgul eden şey ise, yeni sistemin ruhunu yakalayabilmek.
Bitcoin her gün yeni bir rekor kırıp daha da değer kazansa da bu bakış açısı tam anlamıyla doğru değil. Belki de asıl fark etmemiz gereken şu: Dolar başta olmak üzere diğer tüm para birimleri Bitcoin’e karşı değer kaybediyor.