Fatih Terim, bir açıdan Türk futbolunda istikrar ve istikrarsızlığın aynı anda işlendiği örneklerden belki de en belirgin olanıdır. Terim’in bunca sene içerisinde belirli aralıklarda Galatasaray takımına geri dönmesi kendisi için bir istikrar oluştururken bu durum takım için bir istikrarsızlık oluşturmakta değil midir?
Galatasaray sezona en iyi başlangıç yapan takımlardan biriydi, hatta belki de en iyisiydi. Sarı-Kırmızılı ekip üst üste puanlar kaybetmeye başladığında gözler Hırvat teknik adam Igor Tudor’a çevrilmeye başlamıştı bile.
Süper Lig'in 16. haftasında Galatasaray, deplasmanda karşılaştığı E. Y. Malatyaspor'a 2-1 mağlup oldu. Son dört deplasman maçında puan alamayan Sarı-Kırmızılı ekipte ceza sonunda Igor Tudor’a kesildi ve yönetim Hırvat teknik adamla yollarını ayırma kararı aldı.
Kritik Malatyaspor maçının ardından Igor Tudor, takımı Galatasaray ve kendisi hakkında şu açıklamalarda bulunmuştu: "Şampiyonluk iddiası olan en önemli takımlardan biriyiz. Türkiye'de iki tane popüler şey var; biri 'Tudor istifa' diğeri de 'bu sistem' herkes buna odaklanmış." Aslında genç teknik adam kendi tabiriyle kaçınılmaz sonun başına gelmesini bekliyor gibiydi.
Tudor’un kulüple vedasının açıklandığı saniyeden itibaren boşta kalan teknik direktörlük koltuğuna en büyük aday olarak herkesin dilinde tek bir isim vardı; Fatih Terim.
Açıklama da çok gecikmedi; Dursun Özbek yönetimindeki Galatasaray, henüz ilk yarı tamamlanmadan teknik direktörlük görevini Fatih Terim’in devraldığını duyurdu. ‘İmparator’ Fatih Terim böylece dördüncü kez Galatasaray takımının başına getirilmiş oldu.
Fatih Terim’in 2002’den günümüze üç Galatasaray, iki Türkiye Milli takım macerası bulunuyor. Bu durum da zaten deneyimli teknik adamın ülke çapında ne denli vazgeçilmez olduğunu açıkça gösteriyor. Başta 1999-2000 sezonunda kazanılan UEFA Kupası ve Süper Kupa olmak üzere takımın başında elde ettiği tüm başarıların Galatasaray cephesinde Fatih Terim’e farklı bir yer sağladığı aşikâr.
Fatih Terim, bir açıdan Türk futbolunda istikrar ve istikrarsızlığın aynı anda işlendiği örneklerden belki de en belirgin olanıdır. Terim’in bunca sene içerisinde belirli aralıklarda Galatasaray takımına geri dönmesi kendisi için bir istikrar oluştururken bu durum takım için bir istikrarsızlık oluşturmakta değil midir? “Madem takımın başına sonunda geri dönecekti, daha önce niye defalarca yolları ayırdınız?” sorusu taraftar tarafından yönetime yöneltilebilecek önemli bir sorudur.
Sarı-Kırmızılı ekip, Fatih Hoca’nın yöntemlerine sadece belirli aralıklarda güvenmek yerine bunca süre içerisinde takımı kendisine emanet edip daha sağlam ve istikrarlı bir takım kurmayı da tercih edebilirdi; böylece bugün ligin ilk yarısının sona ermesine bir maç kala düştüğü durumdan kaçınabilirdi ancak bunu yapmadı. Bunun yerine Fatih Terim’i zor zamanların kurtarıcısı olarak ortaya sürerek her seferinde tekrar başa dönmeyi tercih etti. Takımın başında olduğu süre içerisinde işler kötü gittiğinde günah keçisi ilan edildiği günler hiç yaşanmamış gibi davranıldı her seferinde. Zor zamanlar unutuldu, fikir ayrılıkları sona erdirildi, yaşananlar hiç olmamış gibi davranıldı. Galatasaray Kulübü yönetimi ile Fatih Terim arasındaki tüm sorunların gerçek bir çözüme ulaşıp ulaşmadığı bile belli değilken kulüp, takımı tekrar Fatih Terim’e emanet etti.
Tüm bunlar da kulüp ve taraftarlar içerisinde iki kutup yarattı; bu durumu kabullenenler ve tüm bu süreçte yaşanılanlardan ötürü Fatih Terim ve yönetime tepkili olanlar.
Daha Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’ye geri dönüşünü kabullenemezken, bir başka benzer vakayla karşı karşıya geldik. Defalarca üzerinde konuştuğumuz “işler kötü gidince cezanın ilk teknik direktöre kesilmesi” durumunun ardından “teknik direktörün aynı takıma geri dönmesi” konseptine geçiş yaptık. Bir de teknik direktöre zaman tanımadan sezon ortasında yolları ayırmak da alışkanlık oldu tabi.
Fenerbahçe ve Galatasaray takımlarını bu sezon bu gözle de takip etmek gerekli. Ama bu işler belli olmuyor, bu sezon her şey iyi giderken önümüzdeki sezon başında birden bu iki takımdan da ayrılık haberi alırsak şaşırtıcı olmaz.
Aynı senaryolara alıştığımızdan dolayı da olabilir tabi ki...