Woody Allen’In ‘DÖNME DOLAP’ı, ustası olduğu tutku, şiddet, ihanet, kıskançlık temaları etrafında dönüyor
Film New York’un sayfiye yeri Coney İsland’daki lunapark kalabalığı içinde hayatları kesişen dört karakterin hikâyesini anlatıyor. Filmde acımasız hayat şartlarının küçük insanların mutluluğu yakalamada çıkardığı engelleri izliyoruz. ‘Yılda bir film yapma’ prensibini 82 yaşında bile sürdüren sanatçı, sinemasının karakteristiği olan yasak ilişki, tesadüfler, sadakat, kaçan fırsatlar üzerine müthiş bir senaryo yazmış.
Vittorio Storaro’nun birinci sınıf görselliği, oyuncu kadrosunun mükemmel performansları, W. Allen’ın benzersiz ‘humor’u, zekâ dolu diyalogları, ‘Dönme Dolap’ı keyifle izlenen bir film yapıyor. Senaryolarında çizgi dışı, özgün karakterler yaratmadaki becerisini, W. Allen bu son filminde, cebinde sürekli kibrit kutusu taşıyan, 10 yaşındaki piroman çocukla sürdürüyor.
L
ondra, Paris, Roma, Barselona gibi Avrupa başkentlerinde 10 yıl dolandıktan sonra iki filmle ülkesine kesin dönüş yapan Woody Allen, bir üçüncüsü olan ‘Dönme Dolap/Wonder Wheel’ ile bu konudaki kararlılığını ortaya koyuyor.
New York’a bir saat uzaklıktaki tatil beldesi Coney Island’da 1950’lerde geçen konusuyla ‘Dönme Dolap’, yönetmenin ‘Mavi Yasemin’den (2013) bu yana yaptığı en iyi, en keyifli film.
‘Yılda bir film yapma’ prensibini 82 yaşında bile sürdürdüğünü gördüğümüz sanatçı, sinemasının karakteristiği olan yasak ilişki, tesadüfler, sadakat, kaçan fırsatlar gibi temaların etrafında dönen müthiş bir senaryo yazmış.
Filmlerinin çok karakterli yapısı ve karmaşık ilişkileri odağına alma alışkanlığını sürdüren yapısıyla, ‘Dönme Dolap’ klasik bir Woody Allen filmi. Zekâ dolu diyaloglarının yanı sıra, senaryosunda çizdiği sıra dışı ve özgün karakterleriyle, sanatçı izleyicisine renkli bir resmigeçit sunuyor.
‘Dönme Dolap’ta babasız büyüyen, üvey babasından sürekli zılgıt yiyen, 10 yaşında bir çocuk var. En büyük keyfi yangın çıkarmak! W. Allen, cebinde sürekli kibrit kutusu taşıyan, bir şişe benzinle dolaşan, piroman karakterinin alevler karşısında yaşadığı mutluluğu sık sık ekrana taşıyor.
‘Mantıksız Adam/Irrational Man’in kahramanı, katıldığı partide Rus ruletinde kafasına iki kurşun sıkacak kadar hayatından bezmiş, yaşama sevincini kaybetmiş, genç ve yakışıklı bir üniversite hocasıydı.
‘Dönme Dolap’, New York’un okyanus kıyısındaki sayfiye yeri Coney Island’daki lunapark kalabalığı içinde hayatları kesişen dört karakterin hikâyesini anlatıyor:
İlk evliliğini bir davulcuyla yapmış, terkedilince düş kırıklığına uğramış, duygusal inişler çıkışlar yaşamış, küçük bir erkek çocuğu sahibi, bir zamanların aktrisi, şimdinin garsonu, kırk yaşındaki Ginny (Kate Winslet), atlıkarınca operatörlüğü yapan, karısı tarafından terk edilmiş, ikinci evliliğini dibe vurmuş Ginny ile yapan, yaşlı, kaba saba Humpty (Jim Belushi),
Oyun yazarı olma hayaliyle yaşayan, hayatını plajda cankurtaran olarak kazanan, kadın düşkünü, yakışıklı Mickey (Justin Timberlake), 17 yaşındayken gönlünü bir gangstere kaptıran, onunla babasının onaylamadığı bir evlilik yapan, babası tarafından reddedilen güzel Carolina (Juno Temple).
HAYATTA YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMA ARZUSU
Humpty’nin ilk eşinden olma Carolina’nın, uzun yıllardır ilişkisini kestiği ve görüşmediği babasına dönmesiyle başlıyor film. Kendisine kötü davranan gangster kocasından kaçan, polisin baskısına dayanamayarak kocası hakkında kötü neticelenebilecek bir tanıklıkta bulunan Carolina, hayatını kurtarmak için babasının yaşadığı Coney Island’a gelmiştir. Sığındığı yer kocasının kendisini en son arayacağı yerdir çünkü evliliği boyunca sürekli babasına karşı beslediği nefreti kusmuştur.
Hikâye cankurtaran Mickey’nin ağzından anlatılıyor. Hayatı, filme adını veren, yükselip inerken sürekli dönen bir dönme dolaba benzeten bu olgun ve dolgun film, sanatçının formunu koruduğunu kanıtlıyor.
Benzersiz dünya görüşünün katkısız bir temsili olan bu son filminde sanatçı, tutku, şiddet ve ihanet hikâyelerinin de ustası olduğunu kanıtlıyor.
Film, mutluluğu kovalayan, çıkışsızlığa çare ararken içinde bulundukları durumu daha da kötüleştiren kahramanların dört buruk yaşam hikâyesini anlatıyor.
Vodvil tadındaki romantik komedilerinde “sizlere hayat dersi vermeyi sürdüreceğim” dercesine Woody Allen, dört karakterin üzerinden iç içe girmiş hayatları, keskin bir gözlem gücünün ürünü insan ilişkilerini işlemekten yorulmuyor.
İhanet temasına olan düşkünlüğünü Ginny’nin hüsranla neticelenen ilk evliliğinin ardından dibe vurmuşken, kendisine yardım elini uzatan ikinci eşi Humpty’yi, cankurtaran Mickey ile aldatmasıyla gösteriyor.
Garson olarak boğaz tokluğuna çalışan, hoyrat kocası yanında cinselliğini yaşamayı unutan genç kadın, kendisinden genç bir erkekle hayatında yeni bir başlangıç yapmayı düşlüyor. Babasının himayesine giren, özgüvenini kazanan Carolina’nın cankurtarana göz koymasıyla, öykü bambaşka bir kulvara giriyor.
Filmde acımasız hayat şartlarının, küçük insanların mutluluğu yakalamada çıkardığı sayısız engelleri izliyoruz.
İNSAN DOĞASININ KARMAŞIKLIĞI
Woody Allen sinemasının karakteristiği, nevrotik karakterlerin içinde bulundukları kaotik ortamlardan kurtulma çabalarının anlatılmasıdır.
Mizahi filmlerinin yanında ‘Annie Hall (1977), ‘Manhattan’ (1979), ‘Zelig’ (1983), ‘Hanna ve Kız Kardeşleri’ (1986), ‘Radyo Günleri’ (1987), İç Dünyalar/Interiors (1978), ‘Broadway Danny Rose’ (1984) ve ‘Dönme Dolap’ gibi mesaj taşıyan ağırbaşlı filmleri de vardır. Filmlerinde caz müziği kullanma ısrarından asla vazgeçmeyen, aynı teknik kadro ile çalışmayı prensip edinen Woody Allen, 2003 yılındaki ‘Anything Else’ filminden 2015’teki ‘Irrational Man’e kadar, İran asıllı görüntü yönetmeni Darius Khondi ile birlikte çalıştı. Son iki filminde bu fetiş kameramanından vazgeçtiğini, Bertolucci’nin kameramanı, İtalyan usta Vittorio Storaro’yu tercih ettiğini gördüğümüz Allen, mizanseni için kendisinden büyük destek almış.
Üç Oscar ödüllü Storaro, müthiş ve parlak renkli fotoğraflar eşliğinde, 1950’lerin tablo gibi güzellikle dolu eğlence sahili Coney Island’ı fon olarak alırken, filme birinci sınıf bir görsellik sağlıyor.
Özetleyecek olursak, ‘Dönme Dolap’, insan doğasının karmaşıklığını gözler önüne seren, iyi çekilmiş, iyi oynanmış, nostaljik tatlar barındıran, tiyatro tadında bir film.
‘WONDER WHEEL’
Yön ve Sen: Woody Allen
Gör Yön: Vittoria Storaro
Kurgu: Alisa Lepselter
Oyn: Kate Winslet- jim Belushi- Justin Timberlake- Juno Temple- Tony Sirico
82 YAŞINDAKİ DELİKANLI
Sinemada Yahudi mizahının en önemli temsilcisi sayılan yönetmen- senaryo yazarı- stand-up’çı- müzisyen- oyun yazarı- öykücü Woody Allen’in bilinmeyen bir sıfatı daha var. Kendisi Cannes Film Festivali tarihinin en çok sayıda yarışma dışı filmle katılan sanatçısı.
Değişik türdeki filmlerin bir yarışmada değerlendirip ödüllendirilmesini doğru bulmayan sanatçı uzun yıllardır festivallerin ana yarışmalarına katılmıyor. Ancak filmlerinin yarışma dışı gösterilmesine sıcak bakıyor. 13 filmi Cannes’da bu şekilde yer aldı. Bu festivalin direktörü Thierry Frémaux, Woody Allen’i tarif ederken ‘Moliere Comedie Française için ne ise, Woody Allen Cannes için odur’ demişti.
Fransa’da en az ülkesinde olduğu kadar sevildiğine birkaç kez tanık olduğum sanatçının filmleri ortalama 1 milyon Fransız tarafından izleniyor. Yani nüfuslarına kıyasla Fransa’da Amerika’dan çok izleyicisi olduğu söylenebilir.
Kariyerinde yetmişinci yılına yaklaşan, 45 uzun metrajlı filmi yazıp yöneterek üretkenliğini kanıtlayan Woody Allen, her yıl bir film yapma prensibini inatla sürdürüyor.
Durum komedilerinin büyük ustası Allen, bilinen mizah gücünü yansıtan, makineli tüfekten çıkmışçasına gelen esprilerle renklenen romantik komedileriyle, bu türün rakipsiz lideri.
Kendisine özgü benzersiz ‘humor’u, zekâ dolu diyalogları, Woody Allen’i sinemada ironiyi en iyi kullanan yaratıcı yapıyor. Bir sahneyi çekmeden önce oyuncularına sahneyi anlatmakla yetinen, çekim sırasında onlara müdahale etmeyen W. Allen, oyuncularından verim almada da başarılı bir yönetmen.
Halkın arasına asla karışmayan, utangaç mizaçlı W. Allen’in, zeki cevapları ve tespitleriyle gazetecilerin çok sevdiği bir yönetmen olduğunu, Cannes’da kendisini izlediğim basın toplantılarında gördüm.
‘Cafe Society’nin basın konferansında, filmdeki sürekli didişip kavga eden Yahudi ailenin kendi ailesine benzediğini, annesinin 100, babasının 100 yaşından fazla yaşadığını söyleyen W. Allen, kendisini genç hissettiğini ve yatalak kalacağı güne kadar film çevirmeye niyetli olduğunu anlatmıştı.
Çağdaş insanın çıkmazlarını, zaaflarını, takıntılarını, komplekslerini, psikolojik sorunlarını, bunalımlarını anlatmaktan yorulmayan Woody Allen, komediyle hüznü birleştirmedeki ustalığıyla da hayranlığımızı kazanıyor. Tüm senaryolarında çok iyi işlenmiş, çok karakterli ilginç konuları, göz doyurucu bir görsellikle sunan sanatçı, oyuncu yönetme ve verim alma hüneriyle de ünlü.
İlişki kurmak, yaşlanmak, mutsuzluk gibi temaları işlemekten çok hoşlanan W. Allen evlilik, eşini aldatmak, kıskançlık konularında ‘Dönme Dolap’tan evvel ‘Hannah ve Kız Kardeşleri/Hannah and Her Sisters’ (1986), ‘Kocalar ve Karıları/ Husbands and Wives’ (1992) gibi filmler yaptı.