İyilerin sevgisi sayesine hayatı kurtuldu…
Fransa’ya savaş öncesi yerleşen Polonya Yahudisi bir ailenin ve çocuklarının Fransız aileler tarafından gizlenmesi ve Holokost’tan kurtarılmasının hikâyesi… İyilerin sevgisi hayat kurtarmıştı.
Marie Kaufman’ın annesi ve babası, savaş öncesinde Fransa’ya yerleşen, Polonya Yahudi’si iki genç insandı. Nazi Almanya’sı Fransa’yı işgal edince, ikisi de Fransa’nın güneyindeki Vichy Fransa’sına kaçtılar. İki genç orada tanıştı ve evlendiler. Marie 1943 yılında, Albi şehrinde dünyaya geldi. Ailesi yakınlardaki Milhass kasabasında, kiralık bir eve taşındı. 1942’de, Vichy Hükümeti tüm Yahudileri, yetkililere teslim etmek için bir emir yayınladı.
Aile gizlenmeye karar verdi. Marie’nin babası o sırada bir çimento fabrikasında çalışıyordu. 1942 yılında bir gün polis, fabrikaya gelip, Yahudi genç adamı tutuklamak üzere, yanına getirilmesini istediğinde fabrikanın patronu, Yahudi işçinin orada olmadığını söyleyip polisi uzaklaştırdı. Genç adamı oraların yakınındaki bir mağaraya gizlediler.
Marie ve ailesi Fransız ailelerin yanına sığındı
Marie ve ailesi kasabada yaşayan iki Fransız ailenin yanında gizlenmeye başladı. İki ailenin toplam beş ergen çocukları vardı. Fransız ebeveynler, çocuklarına, “Bakın burada bir kız bebek var. Köyün içi de düşman askerle dolu. Bize ve size düşen görev, bu bebeği ve onun annesini, bu düşmanlardan koruyup, göz kulak olmak. Onları gözlerden uzak tutmamız lazım” dediler. Marie, Holokost konusunda düzenlenen bir toplantıda katılımcılara bunları anlatırken; “Bir düşünün,13 yaşlarında beş ergen çocuğa söylenenler, işte bu sözlerdi. Bu bebeğin sorumluluğu size ait, bu çocuğa bakmak ve korumak zorundasınız” diye açıklamıştı.
Küçük Marie büyüyüp ayaklandığı zaman, bütün gün bu beş çocuğun peşine takılıp, onlar çiftlikteki günlük işlerini yaparken, onlarla her yere giderdi. Onlara derinden bağlıydı. Hepsi de onu çok seviyorlardı. O ve annesi onların evlerinde gizleniyorlardı. O sırada annesi de, diğer kadınlarla birlikte, komşu çiftliklere gidip hem onlara yardım ediyor, hem de gerekli olan ihtiyaçlarını sağlıyordu. Köyün muhtarı bile onların gizlenmesine destek veriyordu. Köy kilisesinin papazını ikna ederek, onlar için sahte vaftiz belgeleri çıkarmasını sağlamıştı. Böylece sanki Hıristiyan dinine mensupmuş gibi, sahte vaftiz belgeleri taşıyorlardı. Marie’nin kız kardeşi,1943 yılında doğduğu zaman, aynı papaz yeni doğan bebeğe de sahte bir vaftiz töreni düzenlemiş ve ona da sahte bir belge hazırlamıştı. Marie, “Annem ve ben sahte belgelerle saklanıyorduk. Oysa babam oralardaki bir mağarada tek başına gizleniyordu” diyordu. Marie’nin annesi her akşam hava karardıktan sonra, gizlice o mağaraya gidip kocasına yemek ve ihtiyacı olan diğer şeyleri götürürdü. Babası bu şartlarda tam altı ay boyunca saklandı. Bu vaziyet giderek tehlikeli boyutlara gelince, bu kez genç adam, yakınlardaki bir evin sığınağında saklanmaya başladı. Bu dönem de tam iki buçuk yıl sürdü. Eşi onu sürekli olarak ziyaret etmeye ve ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyordu. İşte bu ziyaretler sırasında Marie’nin kız kardeşine hamile kalmıştı.
Yaklaşık 200 aileden oluşan köy halkı, annesini ve çocukları Nazilerden uzak tutmak için, ellerinden geleni yaptılar. Müttefik ordularının Fransa’yı kurtardıkları 1944 yılına kadar, orada gizlendiler.
Yeniden karşılaşma
1951 yılında Marie ve ailesi ABD’ye göç edip, Los Angeles’e yerleştiler. Oraya gittiğinde hiç okula gitmemiş ve tek kelime İngilizce bilmeyen küçük kız, daha sonra okulunu bitirdi. Sosyal hizmetler uzmanı oldu. Daha sonra evlendi, iki çocuğu ve dört torunu oldu.
1996 yılında, Marie oğlunu da yanına alarak, Güney Fransa’ya onu ölmekten kurtaran aileleri ziyarete gitti. Karşılaşma çok dokunaklı oldu. Yıllar önce minicik bir kız olan Marie’yi karşılarında oğluyla birlikte gören iyi kalpli köylü aileler, çocuğu ve Marie’yi sevgiyle kucaklayıp sarıldı, öptüler. Kimse sevinç gözyaşlarını tutamıyordu. Marie’nin oğluna sarılan biri ona bakıp, “Meğerse ne kadar iyi bir iş yapmışız. Anneni ve ailesini korumasaydık, sen şimdi burada olamayacaktın” dedi. O gün saatlerce konuştular ve anlattılar. Savaş sırasında çok küçük bir kız olan Marie, aklında kalan silik anılarını aydınlattı. Eksik kalan bilmece parçalarını tamamladı. Olayın önemini ve ciddiyetini daha iyi kavradı.
Şimdilerde Marie, Holokost hakkında düzenlenen çeşitli ortamlarda, dinleyicilerine kendi hikâyesini anlatıyor.