Gün geçmiyor ki, teknolojik gelişimler ve çağımızın yenilikleri iş dünyasına yeni bir kavram kazandırmasın. Farklı kaynaklarda dile getirilmiş bir kavram ‘T-Shaped People or T-Skills’. Robotlar iş dünyasında yönetime ne zaman gelir bilinmez ama son yıllarda üst yönetimlerde görülen C serisi ile her seviyede istenmeye başlanan ‘T’ skilleri (becerileri) insanı robotlaştıracak ‘Stil Kombinleri’ olmaya giderek yaklaşıyor. Alfabedeki harf sayısının kombinasyonları ile daha çok ünvan, kutucuk çıkaracağa benziyor.
Sosyal statünün vazgeçilmezi artık neredeyse ünvanlar, makamlar. Makamdan bağımsız bile varlar artık. Mesela koçlukta başına üç harfli şık bir kısaltma almazsanız esaslı koçtan sayılmıyorsunuz for your info. Koçluk kanunen bir meslek olarak kabul gördü tamam da, koçluk mesleği için İşkur’un ‘meslek adı veri tabanında’ 2635.10 kodu ile sadece “Koç” adı çıkıyor. Keza ‘Mesleki Yeterlilik Kurumu’ veritabınında 8’li skalada altıncı seviye mesleki yeterlilik olarak görülen ‘koçluk’ için meslek tanımında ve tüm yeterlilik dokümanında ‘koç’ adı geçiyor, yine başında veya sonunda ekstradan bir kısaltma veya harf kombinasyonu yok. Bunu biz demiyoruz, meslek tanım ve yeterlilik dokümanı bu şekilde. O zaman niye bu koç mesleğinin önüne konulan diğer harfler veya kısaltmalar var. O kısaltmalar marka olsa yine kabul ama değil. Beyaz Gölge dizisindeki ‘Koç Reeves’ eksik ya da kötü bir koç muydu? Avukatlık bir meslek, “Ben XYZ avukatım” veya ben “ABC avukatım” diye bir meslek ünvanı veya seviyesi yok ki. Doktorluk deseniz pratisyen hekim ve uzman doktor diye ayrılıyor ama o mesleğin de bir akademik, bilimsel bir kökeni ve kabulü olduğu için bu ayrım var. Yani bu MBA veya Ph.D. gibi bir şey midir? Tonla sınava giren ve mali sorumluluk taşıyan muhasebeci SMMM iken niye koçluk ünvanının veya adının önüne bu kısaltmalar ekleniyor, merak etmemek mümkün değil. CFA, CMA, PMP gibi (uluslararası) sınav ve sertifikasyonla koçlukta geçerlilik mümkün oluyor doğru ama bunlarla aynı sorumluluk ve gerekli yeterlilik seviyesinde değil bir koç işin doğası gereği. Bu arada insan kaynakları uzmanı olmak için de mesleki yeterlilik şartı bulunuyor, for your info. Peki, ünvan veya kısaltma bir tek bu başlıklarda mı var? Kurumsal basketbol ligimiz bile var artık adı İngilizce başharflerinden CBL.
Chief of All-Star karması
CEO, CXO, CMO, CSO, CTO, CIO, CFO kavramları ile C-Level yönetim kademeleri eskinin genel müdür yardımcısı, direktör, bölüm başkanı kelimelerinden daha karizmatik ve ağır gösteren pozisyonlar. Aslında ‘Chief’ şef demek, Officer ise memur. Lingalaca (Kongo Demokratik Cumhuriyeti dili) şefin karşılığı ‘Mokonzi’ olarak geçiyor. İngilizce pek bir havalı iken başka dillerde insan alışık olmadığı için ‘Mokonzi Marketing Officer’ gözü ve kulağı tırmalıyor. Daha eğlenceli C-Seviyeleri de var artık. ‘Chief Happiness Officer’ ile mutluluğu iş kitabımda yazarım demiş 2011 yılında Philip Sheldrake ‘The Business of Influence: Reframing Marketing and PR for the Digital Age’ adlı eserinde. Ronald McDonald 2003 yılında ABD’de ilk ‘Chief Happiness Officer’ olarak kayıtlara geçmiş. Kim mi Bu Ronald, soyadı tanıdık geldi mi? Sahi çalışanı mutlu etmek şirketin işi mi? Kendim ettim kendim buldum diyor sanayi devrimcileri.
Aslında ekonomik kuşaklar ile beraber ünvanlar da gelişiyor ve değişiyor. İşletme bilimi ilerledikçe, organizasyon ve örgütsel davranış yeni kurallara adapte olmaya çalışıyor. Eskiden tezgâhtar vardı, sonra ünvansal terfi ile satış elemanı oldular, şimdilerde iş geliştirme uzmanı olarak anılıyorlar. Yine eskiden personel müdürü vardı, şimdi insan kaynaklarından insan kıymetlerine terfi ettiler. LinkedIn’de gelinen nokta itibarı ile bir norm kadro çalışması yapılsa ünvanların varolan algısından hiyerarşik piramid çoktan terse dönmüş diye iddia edilebilir. Kasiyer kasasının nakit yönetiminden sorumlu doğru ama bu onu ‘cash flow manager’ yapmıyor, o başka bir iş. Yani yetki ve sorumluluk aynı kişide değilken LinkedIn’de herkes en az yönetici seviyesinde gibi bir durum var kurumsal hayatın profesyonel basamaklarında. Peki işleri kim yapıyor o zaman? Bu arada LinkedIn’e ünvan yazan ilk robot kim olacak acaba?
Ya dük, düşes, kont(es), baron(es), marki(z), şövalye olsaydı?
Peki, niye tüm bu ünvan karmaşası. Bunun örgütsel davranış dışında başka açıklaması olmalı. Hiyerarşi ve özlük hakları bu nedenlerlerden bazıları. Yetki ve sorumluluk, denetim ve icra diğer başlıklardan örnekler. Organizasyonun büyümesi, işletmenin dışındaki dünyada şirketin temsili, kariyer ve performans, emeklilik ve sicil gibi kavramlar başka nedenler arasında. Ancak en önemlisi sanayi devrimlerinin yarattığı gereksinimler sonucu ortaya çıkan insani davranış. Arkasında psikolojik bir güdü ile ‘Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ gibi teoriler var. Buhar ile çalışan makineler sonrası seri üretime geçiş yüzünden aynı saatte iş başı ve paydos yapmak zorunda olan işçiler ile şehirleşme ve (işçi evleri) site yaşamları hızlandı. Öncesinde ise köylü işçi sınıfına geçmeye başlamıştı. Londra Olimpiyatlarının açılış törenini kaçıranlara buradan bir daha hatırlatmış olalım. Şehirleşme ve makineleşme başka ihtiyaçları da beraberinde getirdi. Seri üretim bantlarını ve işçileri kontrol eden şefler. İşten anlamalarının dışında yetki ve sorumluluk almaya başladılar. Derken sendikalaşma başladı. Derken sorunlar arttıkça mavi yakalı şefler beyaz yakaya terfi etti. Beyaz yaka gereksinimi arttıkça üniversiteler kalifiye işgücüne katkı sağlamaya başladılar. Günümüzde Harvard’dan Vlerick’e birçok ‘Business School’ hâlâ bu yüzden var. 1929’da büyük buhran sonrası Henry Ford baktı ki arabaları satılmıyor, dünyaya ‘marketing’ kelimesini hediye etti. Artık beyaz yakalılar da kendi içinde fonksiyonel olarak ayrışmaya başlamışlardı. Beyaz yakalıların kendi içinde hiyerarşi ihtiyacı ile beraber ünvan seviyeleri artmaya, adları değişmeye başladı. Fakat ne olursa olsun bu isimler bir gerçeği değiştirmedi. Patron kendisini temsil edecek burjuvayı yetki ve özlük hakları ile donatıyordu. Burjuva ise köylü sınıfından işçi sınıfına terfi ederken ortaçağda alamadığı noblesse ünvanlarının rövanşını patrondan alıyordu. Sonuçta ‘Merkezi Kayıt Kuruluşu’nda şirket ünvanı altında tanımlı ortaklar ve yönetim kurulunda huzur hakkı alanların dışındakiler, yönetim seviyesi dahil bordro alan tüm şirket kademeleri halen SGK’ya göre işçi tanımı içerisinde yer alıyor, işsiz kalırlarsa işsizlik maaşı alıyorlar. Patron işsiz kaldığında ise (tek kişilik şahıs şirketi de olsa) yüzyıllardır olduğu gibi şirketi kapatıyor. Bunca yılda ünvan kademesini koruyan herhalde bir tek akademik dünya var, kimbilir belki onun da ünvanları gözden geçirme vakti geldi Articoolo gibi yapay zekâlı makale yazan sitelerle.
T-Biçimlenmiş insan ve T-Beceriler
Gelelim yazının başlığına ve sonuna. Kim bu şekillendirilmiş veya biçimlendirilmiş T-Çalışan, ne gibi T-Özellikler insanı ‘T’ formatlı bir çalışan haline getiriyor. Bu konuda yabancı kaynak çok. Brett ve Kate McKay 9 Nisan 2013 tarihli blog yazılarında ‘Mr. T’ olmak için bir beceri veya disiplinde derin bilgiye sahip ve odaklanmış olma, ayrıca kendi uzmanlık alanı dışında geniş bir beceri setini kullanma arzusuna sahip olmayı yatay ve dikey olarak ‘T-Şekillendirilmiş İnsan’ olarak tanımlamışlar. Bu özelliklerin de onları geleceğin işlerine hazır tutacağını belirtmişler. Bu kavramı ilk defa dile getirenler ile ilgili farklı iddialar var. Mesela IDEO tasarım şirketinin CEO’su Tim Brown’ın yıllar önceki tanımına göre mühendis, mimar, tasarımcı özelliklerinin yanında empati sahibi hevesli bir insan olmak insanı ‘T’ yapıyor. 2009’da IBM şirketi personel yönetiminde “IT’de geleceğin işgücünde T-Person” tanımını yapmış. İlk olarak McKinsey’in 1980’lerde kendi personelinin beceri tanımı için bu kavramı kullandığı da söyleniyor. 1991 yılında ‘The hunt is on for the Renaissance Man of Computing’ makalesi ile The Independent yazarı David Guest diyen de var. Özetle, T-Çalışan Dördüncü Sanayi Devriminde ve sonrasında ayakta son kalan.