Tarih boyunca olimpiyatlardan, dünya kupalarına, kıta şampiyonalarından bölgesel turnuvalara kadar büyük organizasyonların anın nabzını tuttuğunu, geriye dönüp bakıldığında o dönemin siyasi koşullarına adeta bir ayna görevi gördüğünü söyleyebiliriz.
Üniversite eğitimini siyasi bilimler üzerine almış bir sporsever olarak siyaset ile spor arasındaki bağ ve bu bağın sporun içinde ve dışında olan bütün aktörlerin üzerinde yaptığı etkiyi gözlemlemek ister istemez yaptığım bir şey diyebilirim. Tarih boyunca olimpiyatlardan, dünya kupalarına, kıta şampiyonalarından bölgesel turnuvalara kadar büyük organizasyonların anın nabzını tuttuğunu, geriye dönüp bakıldığında o dönemin siyasi koşullarına adeta bir ayna görevi gördüğünü söyleyebiliriz.
Bundan yola çıkarak Donald Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı seçilmesinden sonra Amerikan Basketbol Liginin bir çok aktörüyle ülke çapındaki tartışmaya dahil olması çok da şaşırtıcı değil. Bazı kaynaklara göre siyahi oyuncuların yaklaşık yüzde 75’ini oluşturduğu ligin, Trump sonrası dönemde iyice hararetlenen ırk tartışmalarından etkilenmeyip konuşmaması zaten beklenemez. Ancak bu yazımdaki amaç bu tartışmaya dahil olmak değil, buradaki gayem bu konu üzerinden sporun doğru yönetildiği zaman her yönden nasıl katkı yapabileceğini anlatmak.
Dünyanın her yerinde olduğu gibi Amerika’da da çocuk ve gençlerin idol haline getirdikleri sporcuların fikirlerini takip ettikleri hatta bazen onları birincil bilgi kaynağı olarak gördüğü yadsınamaz. Bu yüzden bu sporcuların ülke gündemiyle ilgili duygu, düşünce ve fikirlerini paylaşması gençlerin hem ülkelerinde hem de bazen dünyada neler olduğunu öğrenmeleri için çok önemli.
Bunun bilincinde olan NBA’in oyuncu, koç ve takım sahiplerini hayranları önünde sadece topla ilgilenen tiplemeler olmaktan çıkarıp, yani onları derinleştirip, insanlaştırıp kamuoyuna sunmaya elverişli bir ortam hazırlaması bunda en temel etken. Antrenman ve maçlardan önce ve sonra basının soyunma odasına kadar gelip basketbol dünyasındakilere gündemdeki siyasi ve sosyal konularla ilgili soru sorması, alınan yanıtların -ki bunların bazıların çok sert olabiliyor- açıkçası verilebilmesi için geliştirilmiş karşılıklı güven bu ortamın verdiği birkaç meyveden ikisi. Örneğin son zamanlarda Boston Celtics’in genç oyuncusu Jaylen Brown’ın “Spor Amerika’da insanları kontrol etmek için kullanılan bir mekanizmadır” açıklaması çok ses getirdi. Her ne kadar bazı çevreler tarafından ‘kendi iyiliği için’ bu kadar farkındalık sahibi olmamasını ‘öğüt edenler’ olsa da Brown’ın içinde bulunduğu organizasyonu böylesine temelden eleştirebilmesi tartışmaya başka bir boyut kattı.
Bunun yanında San Antonio Spurs’ün efsanevi koçu Gregg Popovich’in Trump seçildikten beri ara ara yaptığı sert çıkışlar da medyada kendine yer buldu. Popovich’in yıllardır başarıyla yönettiği takımın bulunduğu bölgenin görece muhafazakâr olduğu düşünülürse yaptığı bu çıkışların ne kadar etkili olduğu anlaşılabilir. Zaten lafını pek de sakınmasıyla ünlü olmayan koç, neredeyse ağzına ne geleni söylediyse de San Antonio Spurs organizasyonu onun fikirlerine karışmayıp onun da ulusal konuşmaya dahil olmasını destekledi.
Sosyal medyanın da oyuncu ve koçların sporseverlerle doğrudan iletişimini ciddi anlamda arttırdığını da düşünürsek zaten bu bilgi ve fikir tartışmasının başka platformlara da tartışmaması imkânsız hale geldi. Lebron James’in Donald Trump’a karşı Stephen Curry’nin Beyaz Saray’a gitmeme kararını desteklemesi (NBA’in son şampiyonları geleneksel olarak başkanın huzuruna çıkarlar) ve bunu Twitter’dan yüz binlerce takipçisinin önünde yapması da yine fikir paylaşımında hiç bir tereddüttün olmadığının bir göstergesi.
Peki, bu anlayış niye önemli? Eğer basketbolun bütün aktörleri doğru ya da yanlış fikirlerini ortaya koyacak güven ortamını bulurlarsa bunu sadece siyaset alanında değil, spor alanında da yaparlar. İçinde bulundukları lige, oynadıkları takımlardaki düzene eleştirel yaklaşabilir ve iyi doğru adım atması için sağlıklı tartışmalar başlatırlar. Bu da genel olarak hem oynanan oyunun kalitesini hem de izleyenlerin aldığı zevkin artmasını sağlar. Böylece hem saha içinde hem de saha dışında duyulan ilgi artar ve lig her anlamda zenginleşir. İşte bu yüzden sporun unsurları bilinçli ve demokratik bir şekilde siyasi ve sosyal konularla ilgili tartışmalara dahil olmaya teşvik edilmeli ve fikirleri güven ortamında paylaşılmalıdır.