Müzik ile ilgili kitap ve dergilerde bugüne kadar rastlayamadığım bir konu: ‘Tempo’nun kalp ile ilişkisi.’
Dr. Musa Albukrek
“Tempo veya ritim, bestecinin besteleme anındaki ruh halinin kalp atışıdır” diye düşünüyorum.
Konser salonlarında rahat koltuğumdan bir sanatçıyı dinlerken, icra edilen çok sevdiğim bir eser, layığı ile çalınıyorsa nabzımı yokluyorum ve parça süratlendikçe nabzımın hızlandığını, parça ağırlaştıkça nabzımın yavaşladığını hissediyorum; kalbimin aynı tempoda attığını fark ediyorum. Neticede yorumcu ile rezonansa giriyorum, dolayısı ile besteci ile de.
Temponun kalp atışı ile ilişkisini yaşadığım bir olay sırasında keşfettim:
Seneler evvel evimizde oda müziği çalışmalarımız sırasında, Haydn’ın bir triosunu icra ediyorduk; zor bir pasaja yaklaşınca, yaşlı viyolonselist Şeref Bey bana dönerek, “Musacığım istical etme, (acele etme), koşma” derdi.
Burada bir çelişkiye dikkati çekeceğim: İnsan zor yerde süratleneceğine yavaşlar (kitap okurken olduğu gibi), hâlbuki müzikte, zorluğun telaşından tam tersi oluşuyor.
Seneler sonra aynı parçayı çalarken aynı zor pasajda yine süratleniyorum. Almanya’da tahsil görmüş bu seferki genç viyolonselist Sevil Hanım bana, “Musa Bey, lütfen heyecanlanmayın” dedi.
Demek oluyor ki heyecan sırasındaki kalp atışları daha süratli olduğu için, ben, farkında olmadan o pasajı daha hızlı çalıyordum; yani tempo olarak kalp sesimi esas alıyormuşum.
Bilindiği gibi, heyecan kalp atışlarını hızlandırır; melankoli ve üzüntü ise vagotonik refleks ile kalp atışını yavaşlatır.
Besteci farkında olmadan, o anki his durumuna göre kalp ritmine uyarak bestesini kaleme alır. Keyfi yerinde ise, eserinin başına ‘Allegro – neşeli’, üzüntülü ise ‘Lento – ağır’, sakin durumda ise ‘Moderato – ılımlı’ ibaresini koyar ve öyle de çalınmasını ister.
Metronomdaki (tempo ölçerdeki) rakamlar dakikada 40 ile 200 arasıdır. Ne hikmet ki insanın bilinci açık olduğu zamanki kalp atışları da ortalama 40 ile 200 arasıdır.
Nabız 40’ın altına düşerse kişi bayılır; buna Adam ‘Stokes Sendromu’ denir. Kalp 190’nın üstünde atarsa şuur kaybolur ki buna ‘fibrilasyon’ denir. Görüldüğü gibi metronomun dakikada rakam yelpazesi bilinçli insanın kalp atışlarının karşılığıdır.
Kalp, parça süratlendikçe hızlanır, ağırlaştıkça yavaşlar.
Eğer bir parça gereğinden hızlı çalınırsa, taşikardi dolayısıyla çarpıntı hissederiz; aksine, gereğinden çok daha ağır icra edildiğinde, vagotonik reaksiyonla “yeter artık, baydım!” deriz.
Netice olarak:
Müzikte tempo kalp sesidir ve kalp, gizlice, ruh halimize göre hareket eden doğal bir metronomdur.