Domates, biber, patlıcan ve yüksek teknoloji

Başlığı Barış Manço’nun bu güzel şarkısı ile atıp 1 Şubat olan ölüm yıldönümü için de anmak istedim. Domates, biber, patlıcan... Mutfakların en çok tüketilenlerinden malum. Son bir yılda oluşan gıda enflasyonundan sadece onlar nasibini almadı elbette. Tüm dünyada gıda fiyatları düşüş eğilimindeyken Türkiye’de çeşitli sebeplerden dolayı maalesef sert yükseliyor. Gıda enflasyonu konusu derinlerine inilmesi gereken oldukça önemli bir konu. Özellikle Türkiye gibi gelirin önemli kısmının gıda harcamalarına gittiği orta gelir düzeyindeki ülkeler için.

Ekonomi
7 Şubat 2018 Çarşamba

KADİRHAN ÖZTÜRK

Asgari ücrete resmi enflasyonun yaklaşık 3 puan üzerinde yapılan 2018 zammının en önemli sebeplerinden biri de gıda enflasyonundaki yükselişti aslında. Özellikle düşük gelire sahip insanların harcamalarının % 50 ve üzerindeki bir oranda gıda harcamasına gittiğini düşünürsek manşet enflasyon oranındaki bir zammın insanların gıdaya ulaşımını daha da zorlaştıracağı açık bir gerçekti. Kabaca % 20’ye yakın bir gıda enflasyonu karşılamaya çalışıyoruz. Yetersiz tarım politikalarının doğurduğu bu sonucun aslında gıda harcamaları kadar önemli başka etkileri daha var. Zinciri beraber inceleyelim…

Yeterli miktarda veya yeterli verimlilikte üretilmeyen tarım ürünlerinin fiyatı yükseliyor. Küresel olarak artan petrol fiyatları da buna eklenince bazı ürünleri artık Türkiye’de üretmektense ithal etmek daha ucuz olabiliyor. Bu sebeple geçici çözüm için yapılan ithalat sonucu cari açık artarken, gıda fiyatlarının dolardan etkilenme oranı artıyor. Böylece gıda fiyatlarında kısır bir döngüye giriliyor. Bunun sonucunda artan enflasyon nedeniyle merkez bankası sıkı para politikası uygulamak durumunda kalıyor.

Bugün ekonomi analizi için sahaya inseniz ve kiminle konuşsanız problem olarak benzer şeyi söyleyecektir; ticari tabirle, piyasada nakit dönmemesi. Bunun nedeni ise merkez bankasının zaten patlayan enflasyonu kontrol edebilmek için para basma konusunda tedbirli davranması. KGF kredilerinin bir numaralı amacı da fazla enflasyon yaratmadan nakit sıkıntısı yaşayan kobileri rahatlatmaktı. Değerli okurlar; basit bir şekilde gıda fiyatlarındaki yükseliş, mikroçip üreten bir kobiyi bile derinden etkiliyor. Artan enflasyon nedeni ile faizlerle birlikte paranın maliyeti de artıyor. Aslında az mercimek ürettiğiniz, yeteri kadar buğday hasat edemediğiniz için akıllı telefon üreten bir şirketin üretim maliyetlerini artırıyorsunuz. Tüm sanayi şirketlerinde enflasyon kaynaklı olarak artan maliyetleri alt alta koyup toplayın. Domates, biber, patlıcan diyip geçmek kolay lakin dolaylı maliyeti inanılmaz yüksek.

Türkiye gibi önemli yeraltı kaynağı olmayan ülkelerde tarım olmazsa olmazdır. Refah düzeyi yüksek sayılabilecek bir ekonomi haline gelinebilmesi için öncelikle tarım tarafında tüm reformların yapılması gerekir. Zaten önemli bir yeraltı kaynağı olmayan bir ülkenin tarım defterini kapatmadan yüksek teknoloji üretmesi oldukça zor. 

Verimliliğin  nirvanası

Şüphesiz çalışmak başarıya giden olmazsa olmaz yollardan biri. Fakat her zaman tek başına yeterli olmuyor. Geçtiğimiz günlerde World Economic Forum tarafından hazırlanan bir raporda ülkelere göre yıllık çalışma saatlerini inceledim. Listede Meksika, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yılda yaklaşık 2000 saat çalışılıyor. Türkiye Meksika ile liderlik için yarışıyor. Belki şaşıracaksınız ancak en az çalışanlar ise Almanlar. Yılda sadece 1300 saat çalışıyorlar. 80 milyonluk Almanya bizden az çalışıp neredeyse dört katımız kadar üretiyor. Her zaman söylüyorum, ilkokuldan itibaren çocuklara mutlaka verimlilik dersi verilmeli. Trafikte araba kullanmaktan tutun, iş yerinde kırtasiye kullanımına kadar verimlilik konusunda çok yol almalıyız. Bu da elbette çocukluktan itibaren verilen eğitim ve bilinç ile olabilir.