Ministry of Fund listesinde geçen hafta bir numara olan ‘Benim Balonlarım Vardı’ yerini korurken, bu hafta listeye Bülent Ortaçgil girdi. Bu sayfadaki yazılarımızda, beşinci yılımıza girerken, zaman zaman ekonomik gelişimimiz ile ilgili olarak çeşitli önermelerde bulunuyoruz. Kimilerinin uygulamaya geçtiğini görerek, çoğu makro gelişmeyi öngörerek Şalom’un 70 yıllık tarihinde ortak bir geçmişe canlı tanıklık ettiğimiz anlar oluyor.
Avşa Adasını, Mardin’i daha önce bu sayfalarımızda gündeme almıştık turizmden (ekonomisinden) bahsederken. Bu haftaya sezonun zirve mekânı Kars’la başlayalım. Mardin gibi tarih, doğa, kültür, medeniyet ne ararsan var. Kars Kalesinden manzara muhteşem. Avrupa’yı gezenler bilir. Birkaç metropol hariç Avrupa’da herhangi bir şehirde hayat 17.00’den sonra sokaklarda biter. Kars’ta saat 22.00’de caddelerde trafik devam ederken kafelerde, restoranlarda hayat yeni başlıyor, sokaklar cıvıl cıvıl. Diyeceksiniz İstanbul da öyle. Doğru ama gece -10 derece Celcius’ta, lapa lapa kar yağarken, yollarda kısmen buzlanma varken, kışın ortasında bunları görmek şaşırtıcı. Bunda Kafkas Üniversitesinin yarattığı canlılık da önemli etken. Pushkin Café, Kaz Evinde rezervasyon yapmazsanız yer bulmanız imkânsız. Şehirde kimle konuşursak herkes Doğu Ekspresi’nden bahsediyor. Tren için 18 bin kişinin sıra beklediğinden bahsediyorlar. Kars’ın çevresinde gezilecek çok yer var. Tabii en önemlisi tüm bölgenin Türklerin Anadolu’ya yerleştiği yerler olması. Ani, ören yerini gezmek için neredeyse bir gün gerekiyor. Vadiyi ortadan bölen nehrin diğer tarafı Ermenistan. Bir sürü medeniyet geçmiş Ani’den. Ve Çıldır Gölü. Göl buz tutmuş, üzerinde atlı ve motorlu kızak yapmak gerçekten farklı bir deneyim. Sarı balığını yedikten sonra isterseniz Ardahan’a geçmek mümkün. Mardin ve Kars deneyimlerim bana şunu söyletiyor. Kış turizmi, bölgesel turizm, kültür turizmi çok önemli. Hem gezen açısından hem karşılayan açısından. Özetle, kesinlikle olmalı.
Sonra Sarıkamış’a geçiyoruz. Kars, Sarıkamış ana yollar hep açık. Bravo Karayollarına, bravo belediyelere. Avrupa’nın en büyük ikinci pisti. Tesisler, oteller çok yeni, yepyeni havaalanına shuttle servisleri var. Bir sürü pist var. Hizmet seviyesi yüksek. Çevre insanı çok misafirperver. Sarıkamış Kültür Evi çok keyifli. Alabalık, kaz eti, kaldığınız yere mobil POS ile Antep kebabı servisi, Sarıkamış’ta yok yok. Kayakta Türkiye şampiyonlarının yetiştiği bir bölge. Kayak hocaları çok ilgili. Pistlere beş dakikada çıkılabiliyor. Yok yok en tepeye değil, kızak ve kayak yapılabilecek pistlere beş dakika. Buraya kadar her şey güzel. Ancak sporun yan etkisi sakatlıklar oluyor. Sarıkamış Devlet Hastanesi de pistlere beş dakika mesafede. Bu da süper. Ancak tomografi cihazı yok; varsa da acilde hafta sonu yetkilisi yok. Kayak sporunun olduğu bir yerde hele de Avrupa’da, Olimpiyatlarda iddianız varsa bu olmamalı. Keza acil durumda 112 aranıyor. Hafta sonunda ortalama 15 dakikada bir ambulansın geldiği pistte sürekli 1-2 ambulansın varlığı önemli. Özetle, mutlaka olmalı.
Turizm ekonomisinden geçelim dünya gündemine
ABD’de geçici bütçe kabul edildi. Bu göreve yeni başlayan FED başkanına koltuğuna ısınana kadar süre kazandırır. FED daha hızlı ve çok sayıda faiz arttırabilir kaygısı geçtiğimiz haftalarda başta tahvil piyasası olmak üzere hisse senedi piyasalarını dalgalandırmıştı. Dow30 Endeksi 24 bin altını görüp tekrar üzerine atabildi kendini. Şimdi herkes ‘bekle gör’ modunda. Bu arada ABD’nin ülke kredi notu ile ilgili Moody’s uyarı yaptı. Finans doktoruna sorarsanız önceki yazılarımızda sebeplerini aktardık, özetle kredi notu düşüşü kesinlikle olmalı.
Kış Olimpiyatları başladı. Kim Yong Un, Güney Kore liderini ülkesine davet etti. Olimpiyat ruhu Kore Yarımadasına gelmiş gibi görünüyor. Almanya’da koalisyon anlaşması sağlandı. Uzakdoğu ve Avrupa’daki olumlu gelişmeler doları baskılamaya devam edebilir. Trump, “Güçlü dolar istiyorum” derken ABD Hazine Müsteşarı, “Zayıf dolar bizi mutlu eder” kıvamında bir açıklama yaptı. Yeni FED başkanının işi zor. Çünkü ya Trump’ın ya Powell’ın para politikası anlayışında değişiklik olması lazım diye yazmıştık. Güvercin Powell şahin olacakmış gibi bir durum var. Yok olmayacaksa FED başkanını değiştirmek zor olduğundan ABD Hazinesi müsteşarı değişir mi sorusu gündeme geliyor. Veya hazinesinin politikalarında önemli değişimler beklenebilir. Özetle, gözümüz piyasaların üzerinde olmalı.
Bitcoin’e neler oluyor?
Geçen hafta kripto paralar ‘yine çöktü’, ‘eyvah bitti’, ‘zaten arkası boş’ nidaları ile aşağı yönlüydü. Bitcoin 6.000 doları gördü. Bu hafta 9.000 dolara çıktı. Bu yazı esnasında 8.600 dolar seviyelerinde. Yüzde 25 düşerken manşet olan kripto paralar yüzde 50 çıkarken haberi ‘forget’ muamelesi görüyor. Ripple yine iki katına çıkmış. Volatilite tam gaz devam ediyor. Hukuki ve muhasebe altyapısı ise akademik ve profesyonel olarak ülkemizde tartışılmaya devam ediyor. Özetle, finans doktoru diyor ki finansal piyasalarda çeşitlilik olmalı.
Vatikan Bankası
Ülkemizdeki ekonomi sayfalarında ve köşelerinde Vatikan Bankasını analiz edip tek anlatan yine Şalom’daki bu sayfaydı. 10 Aralık 2014’te Papa’nın Türkiye ziyaretinde dünyanın en çok merak edilen finansal kuruluşlarından birini, ‘Vatikan Bankası’ yazımızda tanıtmıştık. Aslında bir banka olmayan Vatikan Bankasının adı İtalyanca ‘Istituto per le Opere di Religione’ (IOR), İngilizce adı ise ‘Institute for the Works of Religion’. Geçen hafta iki eski yöneticisine, Vatikan mahkemesi kötü yönetim nedeni ile oluşan zararları ödeme cezası verdi. Bankanın bilançosu büyük değil ama sembolik değerler açısından önemli bir finansal kuruluş. Özellikle, üç semavi dinin ortak paydalarda uzlaşması adına Vatikan önemli bir merkez. Dinler tarihinde önemli bir isim olan Tarsuslu Aziz Paul’ün heykeli Vatikan’daki Saint Pietro Kilisesinin hemen girişindedir. Tarsus demişken Elizabeth Taylor’un başrolünü oynadığı Kleopatra filminde Roma ve Mısır arasındaki ilişkileri ve Tarsus’un (Kleopatra Kapısı) önemini izlemek mümkün. Bankaya dönersek, 2016 yılı sonu verilerine göre bankanın kârı 2015’e göre iki katına çıkmış, 36 milyon Euro olmuş. Çalışan sayısı 109’dan 102’ye düşmüş. Ancak esas dikkat çeken nokta müşteri sayısındaki gerileme. Müşterileri haliyle kardinaller, papazlar, rahibeler. Müşteri sayısı 21 binlerden 2013’de 17 binlere gerilemişti. 2016 sonu itibarı ile 14.960’a düşmüş durumda. Ancak mevduat tabanında bir düşüş görünmüyor. Özetle, finans doktorunun görüşü banka yöneticilerinin gözü müşteri sayısında olmalı.
Enflasyon ve faizin yüksekliği ülkemizde ekonomik refah ve büyüme adına kritik
Ülkemizde enflasyon ve faizin yüksekliği ekonomik refah ve büyüme adına yıllardır kritik. EPDK, BDDK, SPK, RTÜK gibi ‘Tarım veya Gıda Düzenleme ve Denetleme Kurumuna’ ihtiyaç olduğunu, 2017 Mayıs ayında tarımın finansmanı üzerine denemeler konulu iki yazımızda diğer öneriler ile beraber sunmuştuk. Enflasyonu baskılayan faizin maliyeti bankaların verimli çalışması ile de çok alakalı. Mobilde iddialı bir bankanın yaklaşık 15 kere müşterisini akıllı telefon kullanıp kullanmadığı ile ilgili araması önemli bir verimsizlik örneği. En azından CRM yatırımlarının geri dönüşü açısından. Bankacılık sisteminde verimlilik ile ilgili bir kriterin geliştirilmesi ve BDDK tarafından sermaye yeterlilik rasyosu gibi takip edilmesi faiz maliyetleri açısından sektöre, müşterilere, ülkemiz ekonomisine olumlu geri dönecektir. Ayrıca otomatik katılım sisteminin sadece borçlanma enstrümanlarından oluşan fonlara yatırım yapması da uzun vadede faizlere baskı yapabilir. ‘Tek Hazine Hesabı’ uygulamasına geçiş ise nakit yönetimi açısından çok doğru bir uygulama ancak uzun vadede kamu bankaları dışında mevduat tabanına ve piyasadaki likiditeye dolayısı ile faizlere baskı yapabilme olasılığı taşıyor. Özetle, faiz ve enflasyon konusunda detaylı bir çalışma olmalı.
Son olarak, Avrupa’nın en büyük metropolünün havalimanına giden yollarında ve arterlerinde, tırların ve kamyonların Yavuz Sultan Selim Köprüsüne şehrin içinden gitmeye çalışması nedeni ile trafik durmuş durumda. Özetle, ekonomideki mazot ve zaman maliyeti için gözler yollarda olmalı.