Web´den Seçmeler

Toplumda bir çoğumuz bu korkunç kazaya abuk subuk yorumlar yaparken, Türk Yahudi Toplumunun (Türkiye Hahambaşılığı Vakfı) şu mesajıda hepmize ibretlik derstir..Sen-ben diye ayırmadan... ´İran’da vuku bulan uçak kazasında hayatlarını kaybeden 11 canımıza Allah’tan rahmet, ailelerinine, tüm dostlarına başsağlığı ve sabır dileriz. Baruh Dayan haEmet´ AYSUN KARLI – www.bursa.com

İzak BARON Diğer
21 Mart 2018 Çarşamba
  • ŞUNA KESİNLİKLE EMİNİM Kİ, EĞER O OLMASAYDI, BUGÜN BALAT BÖLGESİNDEKİ METRUK SİNAGOGLARIN DURUMUNU DAHİ KONUŞAMAZDIK, ÇÜNKÜ İZLERİ BİLE KALMAZDI

Korin Süryano, yıllarca tek başına Balat bölgesi sinagoglarını hem dış müdahalelere hem de hukuki çerçevedeki karmaşık sorunlara ve zorluklara karşı savunmakta hiç duraksamadı. Yoruldu, epeyce yoruldu ama ömrünü adadığı Balat'ı ve Balat sinagoglarını hiç yalnız bırakmadı. Bu yönüyle o bir 'Sinagog Kâhyası' gibi uğaşır dururdu. Bu, Yahudi toplumlarında bir meslek erbabının da adıdır ki 'Sammas' denir. Sinagogların her türlü işiyle ilgilenir, ufak tefek bakım ve tamir işleriyle uğraşır ve ayrıca bu mekanlarda yapılacak etkinlikleri halka duyururdu eski sammaslar.

Korin Hanım'ın Balat sinagogları için yaptıklarını düşündükçe, sammaslığı bile aştığını söylemek hiç de abartı olmaz. Bu tarihi binaların bakımını yapar, yaptırır, turistik gezileri de organize ederdi.

Şuna kesinlikle eminim ki, eğer o olmasaydı, bugün Balat bölgesindeki metruk sinagogların durumunu dahi konuşamazdık, çünkü izleri bile kalmazdı. Son olarak da zaten Kasturya'nın daha önceden kaybolan izleri için uğraşıyordu.

Acılar, ağrılar ve zamanın törpüsüne direnen bir beden ile ruh...

Daha önce ayak bileğinde kırık olmuştu ve bu fena olay uzun süre onu rahatsız etmesine rağmen çalışmalarını durduramamıştı. Sonra ağrılı, yıkıcı, bunaltıcı bir rahatsızlık süreci ile savaştı.

İş yerindeki son görüşmemizde onun epeyce zayıflamış olduğunu fark etmiştim. Ama o içten gülüşü, o güzel yüzünden yine de hiç eksik olmuyordu.

Ömrü Balat'a adanmış, aydın ruhlu, aydınlık yüzlü kadın artık aramızda değil...

Korin Süryano, Balat'ın ablası, Balat sinagoglarının koruyucu meleğiydi. Şimdi gerçekten melek oldu. Her şey için sonsuz teşekkürler sana... Nur içinde yat abla...

Güneş Sönmez

https://halicpostasi.blogspot.de/2018/03/gule-gule-guzel-sammas.html?m=1

 

  • ŞEKER, SURYANO’NUN TÜM DİNİ RİTÜELLERİNİN EKSİKSİZ YERİNE GETİRİLMESİ İÇİN EN AZ KARDEŞİ ALBERT SURYANO KADAR KOŞTURDU, KOŞTURUYOR

Balat’ın Korin ablasının ölümü semtteki farklı renkleri yasta birleştirdi. Arkasından ağlayan sadece hem hayatı hem de aynı işyeri (tel çekme atölyesi) ve mesleğini 35 yıldır paylaştığı Gaziantepli Mustafa Şeker ile yakınları değildi. Evi Şişli’de olsa da sair tüm zamanlarını geçirdiği Balat’daki Musevi, Rum, Ermeni, Türkler, esnaf arkadaşları, kapısından her sabah harçlığını alan veya kimseye duyurmadan yardım yolladığı fakir-fukara da arkasından gözyaşı döküyor. Suryano için Yanbol Sinagogu’nda yapılan dini ve Hasköy Çıksalın Musevi Mezarlığı’ndaki defin törenine Balat’dan büyük bir kalabalık katıldı. Suryano’nun naaşı, toprağa verilmeden önce helallik için Balat’a getirildi.

Bir yandan baba mesleği olan tel çekme atölyesini diğer yandan semtteki sinagogları yaşatmaya çalışan Suryano gönlünü Gaziantep Nizipli Müslüman Mustafa Şeker’e kaptırmıştı. Şeker, Suryano’nun tüm dini ritüellerinin eksiksiz yerine getirilmesi için en az kardeşi Albert Suryano kadar koşturdu, koşturuyor. Memleketten cenaze için gelen kardeşleri ve akrabalarıyla birlikte Ahrida Sinagogu’nda taziyeleri kabul ediyor ve misafirlerine Antep yemekleri ikram ediyor. Geçtiğimiz cuma komşuları yine semtteki Hacı İsa Camisi’nde cuma namazından sonra ruhu için tulumba tatlısı dağıttı.

Mesude Erşan

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/hakkini-helal-et-korin-abla-40775938

  • TOPLUMDA BİR ÇOĞUMUZ BU KORKUNÇ KAZAYA ABUK SUBUK YORUMLAR YAPARKEN, TÜRK YAHUDİ TOPLUMUNUN (TÜRKİYE HAHAMBAŞILIĞI VAKFI) ŞU MESAJIDA HEPMİZE İBRETLİK DERSTİR

Önce insan olmak..

Olabiliyor muyuz?

Anlamak için illa o acıları yaşamak mı lazım?

Allah düşmanıma bile vermesin böyle acıları...

Toplumda bir çoğumuz bu korkunç kazaya abuk subuk yorumlar yaparken, Türk Yahudi Toplumunun (Türkiye Hahambaşılığı Vakfı) şu mesajıda hepmize ibretlik derstir..

Sen-ben diye ayırmadan...

'İran’da vuku bulan uçak kazasında hayatlarını kaybeden 11 canımıza Allah’tan rahmet, ailelerinine, tüm dostlarına başsağlığı ve sabır dileriz. Baruh Dayan haEmet'

Aysun Karlı

http://www.bursa.com/makale/11-can-ve-insanlik--3362/

 

  • İSRAİL İLE GELİŞEN HERHANGİ BİR SORUNU ABD İLE GÖRÜŞEREK ÇÖZEBİLECEĞİNİZE YÖNELİK GELİŞTİRDİĞİNİZ İNANÇ, İSRAİL’İN BAĞIMSIZ BİR ENTİTE OLARAK VARLIĞINI GÖRMEZDEN GELMEMİZE VE İSRAİL MERKEZLİ GELİŞEN POLİTİKA ÜRETİM SÜREÇLERİNE GEREKEN ÖNEMİ ATFETMEMEMİZE SEBEP OLUYOR OLABİLİR

Peki, neden ısrarla İsrail’i çalışmıyoruz? Buna dair de bir kaç cevap geliştirilebilir.

Açıktan konuşulmayacak olsa da Türkiye-İsrail ilişkilerini hepten taca atmamak, bu cevaplardan biri olabilir. Bir ülkenin siyasetini anlamaya/çalışmaya yönelik kuracağınız bir merkez, ilişkilerinizin ısınmasına da zemin hazırlayabilir. Bu çizgiyi, merkezinizin gelecekteki faaliyetleri belirleyecektir. Kaldı ki her halükarda söz konusu merkezin üreteceği bilgi, bölge siyasetinde önemi yadsınamayacak bir ülke olarak İsrail’e yönelik kuşatıcı bir siyaset kurgulamanıza yardımcı olabilir. Ülkenizin dış politikasında karşılaştığı problem alanlarının en azından bir kısmında net bir fail olan İsrail, bu altyapıyla birlikte yönlendirilebilir veya sınırlandırılabilir.

Bir diğer cevap, azınlık cemaati olarak Türk Yahudilerinin otomatikman “İsrail uzmanı” olarak konumlandırılmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu elbette bir algı yanılsaması. Maalesef ki Yahudi cemaatimiz arasında “İsrail uzmanı” olarak adlandırılabilecek bir veya iki kişi var ya da yok. Fakat söz konusu algı, Türkiye’de İsrail’in çalışılmasına daha başından ket vuruyor olabilir. Bu konuda çalışmaya hevesli insanlarımızı, “tereciye tere mi satalım?” mantığına sürüklüyor olabilir. Nihayetinde İsrail bir Yahudi devleti. Bir başka cevap ise İsrail’in ABD politikalarıyla istikrarlı uyumu neticesinde bir uzuv olarak telakki edilmesi olabilir. Bir başka deyişle, İsrail ile gelişen herhangi bir sorunu ABD ile görüşerek çözebileceğinize yönelik geliştirdiğiniz inanç, İsrail’in bağımsız bir entite olarak varlığını görmezden gelmemize ve İsrail merkezli gelişen politika üretim süreçlerine gereken önemi atfetmememize sebep oluyor olabilir. Halbuki daha Obama döneminde ABD-İsrail ilişkilerinin indiği düzey, söz konusu algımızın da çok gerçekçi olmadığına yönelik oldukça yakın tarihli bir örnek. Emin olunuz ki bu örneklerden fazlaca var.

Bir diğer sebep, İsrail’e yönelik bir tabu oluşturarak, bu ülkenin ve politikalarının “milli bir minvalde” anlaşılmamasını hedefleyen dış tazyikler üretmek söz konusu olabilir. İsrail’in belirli kalıplar doğrultusunda güvenlikleştirilmesini ve nihai kertede tartışılmasını önlemek isteyen, kendi ürettiği politik yaklaşımlar çerçevesinde Türkiye’nin İsrail politikasını yürütmesini isteyen “dış mihraklar” söylemleri oluşturma ihtimali hiç de azımsanmayacak düzeydedir. Başkalarının İsrail algılarının Türkiye’ye ihracı anlamına gelecek bu durum, ulusal politika üretimimiz için başat tehditlerdendir.

Bir diğer gerekçe, kahir ekseriyeti Müslüman bir nüfustan müteşekkil olan Türkiye’de “Yahudi” kelimesine duyulan çekimserlik, ona yönelik okuma ve çalışma yapılmasına engel oluyor olabilir. Buna bir de komplo teorileri eksenli yaklaşımlar eklenince, İsrail hem korkulan hem de “mekruh” bir varlık olarak el sürülmemesi gereken bir pozisyona konumlandırılıyor olabilir. Bu noktada, komplo teorileri vasıtasıyla İsrail’i mübalağa eden ve bir öcüye dönüştüren yaklaşımların da aslında pek “milli” bir çizgiyi benimsemedikleri söylenebilir. Nihayetinde İsrail, İstanbul’un yarısından biraz fazla nüfusa sahip bir ülkedir. Kurucusu da İstanbul Üniversitesi mezunudur.

Ve son olarak, yukarıdaki cümlelerimde de sezilebileceği üzere, İsrail’e yönelik emperyal bir küçümseme söz konusu olabilir. Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı niteliğindeki Türkiye Cumhuriyeti, yüzyıllarca yönetmiş olduğu topraklarda vücut bulan bir “devletçiğe” karşı büyüklük taslıyor olabilir. Lakin böylesi bir yaklaşım, bölgeye yönelik uygulayacağımız politikalarda peşinen başarısızlık getirecektir. Realiteyle yüzleşmeli ve münasip bir davranış kodu benimsenmelidir.

Ceyhun Çiçekçi

http://www.karar.com/gorusler/ceyhun-cicekci-yazdi-neden-kudusu-arastiriyoruz-785443#

 

  • İSRAİL’DE YERLEŞİMLERİ DESTEKLEYEN, SAĞCI BİR HÜKÜMETİN İKTİDARDA OLDUĞU, FİLİSTİN BÖLGELERİNDE İSE KAOSUN HÂKİM OLDUĞU BİR ORTAMDA TOPRAK KONUSUNDA UZLAŞI SAĞLAMAYA DÖNÜK HER TÜRLÜ ÇABA BAŞARISIZ OLMAYA MAHKÛMDUR

İki halk için tek devlet öneren bir başka eski formül de bugünlerde yeniden gündeme getiriliyor. 1925’te kendilerine “Barış İttifakı” adını veren bir grup Yahudi aydın, iki uluslu Yahudi-Arap devletine destek toplamaya çalışmış ama başarılı olamamıştı. Bugünlerde bu formülü, Siyonist olmayan İsrailli barış aktivistleri ile Filistinli ve Avrupalı isimler tarafından yeni kurulan Tek Devlet Vakfı canlandırmaya çalışıyor. Kuruluşu tanıtan 1 Mart tarihli açıklamada bu seçeneğe İsrailliler ile Filistinliler arasında yüzde 30 ile yüzde 40 arasında destek olduğu öne sürülüyor. Steinmetz-PSR araştırmasında ise destek oranları İsrailli Yahudiler arasında yüzde 14’ü, Filistinliler arasında da yüzde 10’u aşmıyor.

Konfederasyon ve tek devlet seçeneklerinin yanı sıra sivil toplumda İsrail Girişimi, İsrail Bölgesel Girişimi gibi inisiyatiflerle bölgesel barış planları öneriliyor ya da İsrail’in Güvenliği İçin Komutanlar gibi girişimlerle İsrail’in Filistin bölgelerinden tek taraflı çekilmesi savunuluyor.

Siyaset düzeyinde ise İsrail tarafı da Filistin tarafı da iki devletli çözümden vazgeçmiyor. Netanyahu Batı Şeria’daki yerleşimlere tonla kamu kaynağı harcarken lafta iki devletli çözümü sahiplenmeye devam ediyor. İşçi Partisi Genel Başkanı Avi Gabbay ise iki devletli çözüm hakkında ağdalı konuşmalar yapıyor. Gabbay, Amerikan-İsrail Halka İlişkiler Komitesi’nin 4 Mart’ta Washington’da düzenlediği yıllık konferansta şöyle konuştu: “Benim ebeveynlerim, çoğunluğu Yahudi olan bir ülkenin parçası olmak için çoğunluğu Müslüman bir ülkeden göçtüler. Ben onların arzularını, hayallerini gerçekleştirmek istiyorum: güçlü, güvenlikli ve demokratik bir İsrail ve onun yanında askersizleştirilmiş bir Filistin devleti.”

Solcu Meretz Partisi bile alternatif fikirler önermeye cesaret edemiyor. Barış Şimdi ve Cenevre Girişimi gibi emektar örgütler de toprakların iki halk arasında bölünmesine dayanan formüllerden vazgeçmiyor. Abbas’ın BM’de sunduğu plan da 1967 sınırları ve 2002 Arap Barış Girişimi temelinde iki devletli çözümü yineliyor. Ne var ki bugünlerde Filistin halkının sadece yüzde 26’sı bir barış anlaşmasıyla ilgili görünüyor. Haziran 2017’de Filistinlilerin yüzde 45’inin barış anlaşmasını desteklediği düşünülürse ortada sert bir düşüş var. Buna karşın İsrail işgaline karşı silahlı mücadeleden yana olanların oranı bir önceki araştırmada yüzde 21 iken son araştırmada yüzde 38’e çıkmış.

İsrail tarafında da mevcut siyaset hayra alamet değil. Filistinlilere karşı “belirleyici savaş” fikrine İsraillilerin yüzde 19’u destek verirken yüzde 38’i barışı tercih ediyor. Ancak altı ay öncesine kadar barışı tercih edenlerin oranı yüzde 45, savaştan yana olanların oranı da yüzde 12 idi.

İsrail’de yerleşimleri destekleyen, sağcı bir hükümetin iktidarda olduğu, Filistin bölgelerinde ise kaosun hâkim olduğu bir ortamda toprak konusunda uzlaşı sağlamaya dönük her türlü çaba başarısız olmaya mahkûmdur. Her yeni başarısızlık ise hayal kırıklığını derinleştiriyor. Hayal kırıklığının derinleşmesi de radikalleşmeyi artırıyor. Yaygın bir deyişe göre delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir. Bu meselede ise aynı şeyleri tekrarlamanın daha kötü sonuçlar doğuracağı söylenebilir.

Akiva Eldar

https://www.al-monitor.com/pulse/tr/contents/articles/originals/2018/03/israel-palestinians-two-state-solution-apartheid-expulsion.html

 

Netten okumalar

 

  • POLONYA'DAKİ YAHUDİLER KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR - DW TÜRKÇE

https://www.youtube.com/watch?v=pB93LitG1dA

 

  • SELİN SÜAR ORAL İLE SEFARAD (İSPANYOL) YAHUDİLERİ’NİN MÜZİĞİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

http://medyascope.tv/2018/03/14/ses-kaydi-31-selin-suar-oral-ile-sefarad-ispanyol-yahudilerinin-muzigi-uzerine-soylesi/

 

  • ÜNLÜ NAZİ AVCILARINDAN MESAJ VAR

https://ahvalnews.com/node/10161#

 

  • YAHUDİ MUHACİRLER-32 – ERALP ADANIR

http://www.yeniduzen.com/yahudi-muhacirler-32-12107yy.htm

 

  • İSRAİL’İN TARİHİ ONLARA EMANET

http://www.haberturk.com/israilin-tarihi-onlara-emanet-1881972

 

  • SOYKIRIMA UĞRAYAN SELANİKLİ YAHUDİLER ANILDI! 93 YAŞINDA YAŞADIKLARINI ANLATTI!

https://www.azinlikca.net/yunanistan-bati-trakya-haber/item/12850-soykirima-ugrayan-selanikli-yahudiler-anildi-93-yasinda-yasadiklarini-anlatti.html

 

Takılan tweetler

Türk Yahudi Toplumu‏ @tyahuditoplumu 18 sa.18 saat önce

Daha fazla

İzmir'li Dr. Nisim Zibil Kafkasya ve Çanakkale cephelerinde 6 yıl doktor olarak görev aldı. Kendisine verilen Osmanlı madalyası ... teşekkür @metindelevi