Yahudilikte örtünme

Yahudilikte eski çağlardan günümüzü, örtünme ile ilgili gelenekler farklılık gösterir. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşamış olan din bilginleri, bu konuda farklı görüşler savunur.

Yusuf BESALEL Kavram
18 Nisan 2018 Çarşamba

BAŞIN ÖRTÜLMESİ

Aslında Tora’da erkeklerin başını örtmesini emreden talimatlar bulunmaz. Çıkış (28:4)’a göre din adamlarının korban sunusu veya benzeri dinsel işlevlerde bulunurken başlarını örtmesi istenmiştir. Bunun amacı, putperest sahiplerden ayırt edilmesidir. Talmudik zamanlardaysa, başın her zaman örtülmesi gerektiğini ifade eden yerleşik bir gelenek bulunmaz. Babil’deki din âlimlerinin başlarını örtmesi, bu uygulamanın yaygınlaşmasını sağlamıştı. Ancak Kudüs’te bu uygulamaya rastlanmamaktaydı; bu durum da, 13. yüzyılda Fransa ve Almanya’da başı açık olarak Tora’nın okunabilmesi için emsal teşkil etmişti. 16. yüzyılın ünlü âlimlerinden Rabi Solomon Luria, her ne kadar Talmud’da (Soferim: 14:12) Şema duasının baş açık olarak söylenebileceğini belirtmişse de; buna karşı görüş belirten saygın Almanyalı otorite Rabi İsrael Esserlein, değişik görüşlerdeki bilginlere de saygı duyduğunu belirtmişti. Jozef Caro da, Şulhan Aruh gibi temel Allaha (Yahudi Şeriatı) kitabında başın örtülmesini daha dindar bir yaşamın ifadesi olarak gördüğünü belirtti. Günümüzde Ortodoks Yahudi erkekler kipa adında başı örten ufak bir tür başlık giyerler. Bazıları ise sadece dualarda kipa giyer.

Başın örtülmesi ile ilgili açıklamalardan biri Talmud’da 3. yüzyılda Babilli din âlimi Yoşua’nın oğlu Rav Huna’nın “Tanrı’nın Kutsal Varlığı’nı başının üstünde hissettiğini” söylemesine bağlanabilir. Bu durumda başın örtülmesi bu Kutsal Varlığa (Şehina) karşı bir saygı ifadesine bağlanır. Diğer bir itibar gören açıklama da, Hristiyanların kilisede başlarını örtmemesi ve Yahudilikte böyle bir durumun Hristiyanlıkla bağdaştırılabilme olasılığıydı.

Öte yandan, Tevrat döneminde kadınlar bir tevazu ve dürüstlük ifadesi olarak, başlarını başörtüsü ve tülbent gibi şeylerle örterlerdi. Kadının saçını örtmemesi, utandırıcı bir şeydi. Talmudik zamanlarda kadının saçını örtmesi gelenekselleşti. Evli bir kadının saçını örtmeden evinden çıkması, erkeğin ona Ketuba’da (yazılı evlilik akti) yazılı tazminatı vermeme hakkıyla beraber onu boşamasını meşru kılmaktaydı. Günümüzde ise ancak ultra-Ortodoks kadınlar devamlı olarak saçlarını örter. Buna karşılık Alaha’ya göre evli olmayan kadınların saçlarını örtme mecburiyetinin olmaması ise; erkeklere kadının evli olup olmadığını belirtmek içindir.

18. yüzyılın önemli dini otoritelerinden Vilna Gaonu dahi başın örtülmesini ihtiyarî olarak değerlendirirken; Aşkenaz ve Sefarad din adamları, Ortaçağ’dan beri giderek başın örtülmesini savunmuşlardı. Bu durum, bu çağlardan kalma resimlendirilmiş din kitaplarında da belirgindir. Örneğin İspanyol ve Portekiz Yahudileri külahlar, Alman Yahudileri de sivri ‘Yahudi şapkası’ (Judenhat) giymekteydi. Hasidler, Polonya ve Rusya’da Şabat ve diğer dini bayramlarda ‘ştraymel’ ve ‘spodik’ şapkalarını giyiyorlardı. Aşkenazlar da, 18. yüzyılın başlarından itibaren bir kipa (Yidiş dilinde kappel veya yarmuka) giymeyi bütün çalışma saatleri boyunca itiyat edindi. Reform Yahudiliği doğduğunda, bu akım başın örtülmesi adetini dua okunması anında dahi terk etti. Lâkin bu davranış daima izlenmedi. Konservatif akım mensuplarıysa, başın örtülmesini dini olaylarla sınırladı.

Biblik dönemlerde kadının tevazuunu koruduğuna inanılan baş örtme geleneği, Ortaçağ’da Doğu Avrupa ve Müslüman ülkelerde Yahudi kadınların süslü başlıklar giymeleriyle süregeldi. Hasidlerin eşleri ise, evlenmeden halen de saçlarını kıptırmayı sürdürür ve daha sonra saçlarını ‘tikhel’ adlı bir eşarp ile örter. Yidiş dilinde ‘şeytel’ adını alan ve doğal veya sunî saçtan oluşan örgüler, 18. yüzyıldan itibaren Aşkenaz kadınlarının saçlarını süslemeye başlamıştı.

Günümüzde Ortodoksların tümü, Konservatiflerin çoğu ve Reformistlerin bir kısmı olmak üzere, Yahudi kadınları sinagogda başını örter. Ultra-Ortodoks kadınların haricinde, diğerleri sinagog dışında, değişik uygulamalar sergilerler.1

KADININ ÖRTÜNMESİ

Başka bir araştırmada2 Yahudilikte kadının örtünmesi ile ilgili olarak, Tevrat’ın irdelenmesiyle bazı sonuçlara varılır. Tevrat’ta, Kuran’da olduğu gibi örtünmeyle ilgili açık bir emir yoktur. Sadece bazı pasajlarda geçen peçeyle ilgili olaylardan ve tarihi kanıtlardan, o zamanki Yahudi kadınlarının kapalı olduğunu görmekteyiz. Örneğin, “Rebeka peçesini alıp yüzünü örttü” (Yaratılış, 24:65), “Tamar üzerindeki dul giysilerini çıkarttı, peçesini örttü” (Yaratılış, 38:14), “Ah ne güzelsin sevgilim, Ah ne güzelsin, peçen arkasındaki gözlerin güvercinler, Gilead Dağının yamaçlarında yatan, Keçi sürüsüdür gibi saçın” (Neşideler Neşidesi, 4:1) “Ey sen ere varmamış Bâbil kızı, aşağı in de toprakta otur; ey Kildaniler kızı, taht yok, yere otur; çünkü sana nazik ve nazlı demeyecekler. İki değirmen taşı al da un öğüt; peçeni aç, eteği kaldır, baldırı aç, ırmaklardan geç. Çıplaklığın açılacak, evet ayıbın görülecek, ben öç alacağım ve kimseyi esirgemeyeceğim” (Nebi İşaya, 47; 1- 3) gibi metinlerde kadınların başlarını kapatmış olduğu müşahede edilir. İşaya kitabındaki bu metinde de her ne kadar örtü ve kıyafet ile ilgili herhangi bir emir ifade eden bir açıklama bulunmasa da, Siyon kızlarının nerelerinin açılacağını söyleyen ifadelerden neler giydikleri ve hangi bölgelerinin mahrem olduğu sonucuna ulaşılabilir. Tora’da örtünme (veya tesettür) kapsamına giren, genç kızlar, evli kadınlar ve dul kadınlardır.

Evli kadınlar: “Ve kâhin kadını Rab’bin önünde durduracak ve kadının başını açacak” (Sayılar, 5:18). Tora’nın beşinci kitabı Çıkış’ta yer alan başka bir metinde de evli kadınların örtünmesine değinilmektedir: “Eğer kendisine başka bir kadın alacak olursa, evvelkinin nafakasını, esvabını ve karılık hakkını eksiltmeyecektir” (Çıkış, 21:10).

Dul kadınlar: Dul kadınların giysileri ile ilgili bilgileri Yaratılış Kitabında geçen Tamar ile ilgili metinlerden almaktayız: “Ve üzerinden dulluk esvabını çıkardı, peçesiyle örtündü” (Yaratılış, 38:14) Ve kalkıp gitti üzerinden peçesini çıkardı ve dulluk esvabını giydi” (Yaratılış, 38:19). Bu metinden de gördüğümüz kadarıyla, dul kadınların kendilerine has örtünme şekilleri vardı.

Diğer kadınlar: Bu gruba giren hayat kadınları, köle ve cariyeler, giyim şekilleri ile hür ve iffetli kadınlardan ayırt edilmişlerdir. Evlenen köle kadınların diğer evli ve hür kadınlardan ayrılmalarını sağlayan en önemli husus, saçlarının kesilmesiydi.2

“Yeuda onu görünce, onun bir fahişe olduğunu anladı. Çünkü yüzünü örtmüştü.” (Yaratılış, 38:15) Basit anlamla, Tamar’ın bu noktada yüzünü örtmüş olması, Yeuda’nın onu tanımasını engellemiştir. Diğer yandan Talmud’a göre (Sota 106), Yeuda’nın onu şimdi tanımamasının nedeni; Tamar’ın, mazbut kişiliği nedeniyle, “Yeuda’nın evinde gelin olduğu sürece” yüzünü hep örtülü tutmuş olmasıdır…  Dolayısıyla Yeuda onu hiçbir zaman tanımamıştır. (Raşi)

MİŞNA VE TALMUD’DA ÖRTÜNME

Tora’nın Sayılar Kitabı’nda yer alan “Ve kâhin kadını Rab’bin önünde durduracak; ve kadının başını açacak; ve onun avuçlarına, anılma ekmek takdimesidir; ve lânet getiren acılı suyu kâhinin elinde olacak” (Sayılar, 5:18) metninin Talmud’da geçen tefsirince, bu metin açıktan açığa kadınların başlarını örtmesine dair bir emirdir. Ayrıca genç kızların başlarını kapatmalarını Talmud’da geçen metinlerde de görmek mümkündür ve evli kadınların örtünmesi şart olmuştur. Evli köle kadınlar ise, hür kadınlardan seçilmek için kölelik elbisesini çıkarmış ve saçlarını tıraş ettirmişlerdi.

Zaman içerisinde örtünme ile ilgili bazı gelişmeler oluştu. 16. yüzyıldan itibaren Yahudi kadınları başörtüsü yerine peruk kullanmaya başladı. Böylece dışarı çıktıkları zaman kendi saçlarını peruk ile kapatarak tesettürlerine özen gösteriyorlardı. 20. yüzyıldan itibaren giderek peçeler atılmış, büyük örtüler küçük örtülerle yer değiştirmiş, şapka ve başlık takılmış, hatta başlar açılmıştı. (Daha önceden de belirtildiği gibi) özellikle Ortodoks Yahudi cemaatine mensup kadınlar, dua ve ibadet esnasında başlarını kapatır.3

 

Kaynakçalar:

1  Yahudilik Ansiklopedisi, Cilt 1, Yusuf Besalel, Gözlem 2001; S. 97- 98: ‘The Second Jewish Book of Why’, Alfred Kolatach, David Pub., N.Y., 1994, S. 48- 53 ve ‘The Encyclopedia of Judaism’, Geoffrey Wigoder et al., The Jerusalem Publishing House, Belgium, 1989, S. 122

2 Yüksek Lisans Tezi (İlahi Dinlerde Kadının Statüsü; Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet) Pari Alaskarova, 8 Temmuz 2015.

3 Pari Alaskarova