Alef gençlerinin her yıl ‘Şoa / Holokost’u anma haftasında Kara Kare Film Gecesi adıyla bir film gösterim etkinliği düzenler. Bu kapsamda 15 Nisan akşamı UÖML Amram Oditoryumda kalabalık bir seyirci önünde Ankara Film Artı şirketinden satın alınan ‘1945’ isimli film gösterildi.
Gecenin başında, filmi tanıtan Dr. Seyfi İşman, Film Artı Şirketi Koordinatörü Gökçe Aka’ya teşekkür ettikten sonra Avrupa’da, özellikle de eski Demir Perde ülkelerinde hortlayan antisemitizmden ve Polonya devletinin almış olduğu Holokost karşıtı karardan bahsetti İşman, günümüzde sağcı partilerin antisemitizmi kullanarak prim yaptıklarını dile getirdi. İşman, konuşmasının ardından Alef Gençlik Kolu Başkanı Mert Levi’yi kürsüye davet etti. Mert Levi, Kara Kare’nin anlamı açıklayarak başladığı konuşmasında şunları söyledi:
“Karakare, ismi üzerinde Kara bir Kare. Yani tarihin film sahnesinden karanlık bir anı anlamına gelir. Bu sahne Holokost’tur ve biz, toplumun gençleri olarak bu anın unutulmaması adına 12 yıldır bu sahneyi tekrar hatırlatmayı görev edindik. Bu yıl da karşınızda tekrar, Şoa’yı, Holokost’u, yani Yahudi Soykırımını anıyoruz. Bu yüzden bugün burada olan herkese, bize farkındalık yaratmaya yardım ettiği ve gösterilen duyarlılık için teşekkür ederim.
II. Dünya Savaşı sonrasında, savaş sırasında yaşananların tüm insanlık adına bir daha yaşanmasına izin verilmeyeceğine dair yeminler edilmiş olmasına rağmen, dünyanın birçok yerinde çeşitli insanlar için soykırım eylemleri gerçekleşmeye devam etmiştir ve etmektedir. Günümüzde ise soykırım diye adlandırılmış olmasa bile dünyanın her yerinde belirli toplumlara hâlâ baskı uygulanmakta, ayrımcılık yapılmakta ve önü açıldığı takdirde korkunç senaryolara yol açabilecek olaylar gerçekleşmektedir.
Bir yanda soykırım eylemleri devam ederken öte yanda II. Dünya Savaşında yaşananları inkâr edenler ve hiç yaşanmamış gibi göstermeye çalışanlar olmuştur ve bu olgu devam etmektedir. Amaç her zaman aynıdır. Yapılanları insanlığın ortak belleğinden silmek, hatırlanmasını engellemek ve böylece saldırgan kişilerin kin ve nefret ile yapmak istediklerine destek ve olanak yaratmaktır.
İşte bu nedenle, bugün kaybetmiş olduğumuz altı milyon kardeşimizi anarken aynı zamanda hayatını kaybetmiş olan milyonlarca insanı hatırlamalı ve hayatlarının boşa gitmemesi için bir ders çıkarmalıyız. Bu da din, dil, ırk, kısacası ne farklılıklarımız olursa olsun bu farklılıklara tiksinti veya nefretle değil anlayış ve açık görüşlülükle yaklaşmanın önemidir. Çünkü ancak o zaman savaşlara, soykırıma ve nefrete son verilebilir. Bu hedefe ulaşmak için Holokost’u unutmamak ve unutturmamak adına yaktığımız meşaleyi nesilden nesilde bugüne kadar taşıdık ve taşımaya devam edeceğiz.
İnsanlığın yüreği gökkuşağının renkleriyle sevgi içinde olması dileğiyle…”
1945 filmi
12 Ağustos 1945, saat sabahın 10’u. Bir Macar köyünün tren istasyonunda siyah giyinmiş iki gizemli yabancı trenden iner. Bu iki yabancı tipik giysileriyle Yahudi’ye benzemektedir. Garın şefi endişelidir… Bunlar geri mi döndü acaba?
‘Son of Saul’ gibi son yılların adından epey bahsettirecek Macar filmi, kolektif suçluluk hakkında. Filmin senaryosu, Ferenc Török tarafından yönetilen ve Gabor T. Szanto tarafından kısa süre önce yayınlanan ‘Homecoming / Eve dönüş’ başlıklı kısa öyküden uyarlanmış.