Ortaköy’de Yahudi varlığının Bizans zamanına kadar gittiği bazı kaynaklarda kayıtlıdır. 17. yüzyılda Ortaköy’deki en kalabalık cemaatin Yahudiler olduğu söylenir. Ortaköy’de yer alan Etz Hayim Sinagogu, Ortaköy Mezarlığı, Yetimhane El Orfelinato ve Musevi İlkokulunun tarihçesini kaleme aldık.
Ortaköy’de Yahudi varlığının Bizans zamanına kadar gittiği bazı kaynaklarda kayıtlıdır. Naim Güleryüz, Sultan II. Mahmud zamanında Ortaköy’de Etz Hayim Sinagogunun onarımı için izin isteyen cemaat mensuplarının mabetlerinin İstanbul’un fethi döneminden kalma olduğunu beyan ettiklerini belirtir. Bu beyanın ne kadar doğru olduğu ayrı bir tartışma konusu olsa gerek. Bununla beraber İstanbul hakkında oldukça teferruatlı bilgiler veren Evliya Çelebi, daha 17. yüzyılda Ortaköy’deki en kalabalık gayrimüslim cemaatin Yahudiler olduğunu söyler. Bunun öncesinde Ortaköy’ün zengin Yahudilerce yaşam alanı olarak seçildiğini görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nda Kanuni ve II. Selim dönemlerine damga vuran, Naksos Dukası unvanını taşıyan Yosef Nasi ve karısı Reyna burada yaşıyorlardı. Daha da önemlisi Yosef Nasi’nin ölümünden sonra eşi Reyna Nasi, 1593’te burada bir matbaa tesis ettirmişti. Nasi’ler sınırsız servetleri ile tanınırlar. Reyna Nasi’nin böylesi bir girişimde bulunmasının sebebi cemaatin bu tarihlerde matbaasız kalmasıdır. Reyna Nasi, bu matbaanın başına işinde son derece mahir olan Yosef ben Yithsak Aşkelani’yi getirir. Ortaköy’deki matbaada vaaz kitapları, kutsal topraklara yapılan gezileri anlatan seyahatnameler, dini şiirler ve tefsir kitapları basılmıştı. Matbaa 1597’de yangın veya semtte çıkan bir salgın hastalık nedeniyle Kuruçeşme’ye nakledildi ve burada yaklaşık iki yıl kadar daha faaliyet gösterdi. Tespit edilebildiği kadarıyla bu matbaada Ortaköy ve Kuruçeşme yıllarında toplam 15 eser basılmıştı.
Deniz kenarında olması sebebiyle Ortaköy’de bir de salhane yani hayvan kesim merkezi bulunuyordu. Müslümanların salhanesinde koyun, Yahudilerin salhanesinde ise sığır kesilirdi. 18. yüzyıl sonlarında Yahudi salhanesinde toplam dokuz kişinin çalıştığını biliyoruz.
ETZ HAYİM SİNAGOGU
Ortaköy’ün merkezinde Aya Fokas Rum Ortodoks kilisesine yakın bir noktada bulunan Etz Hayim Sinagogu, bu yanıyla semtin bir zamanlar var olan çok kültürlü yapısının yaşayan örneğidir. Yapının takip edilebilen tarihi 18. yüzyıl başlarına kadar gider. Yapı II. Mahmud zamanında tamirat gördü. Zira 1814 yılında gerek sinagog ve gerekse de etrafındaki bazı dükkânlar yangında zarara uğramıştı. 1825 yılına denk gelen bu tamirde masraflar büyük ölçüde Komando Ailesi tarafından karşılandı. Tamir öncesinde Sultan, Ortaköy’e bir keşif heyeti göndererek sinagogu inceletmiş ve sonrasında eski yapının bir milim dahi genişletilmemesi kaydıyla onarım için gerekli müsaadeyi verdi. 1903’deki tamirde ise mabedin tavanı yaldızla kaplandı. II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda 1 Ekim 1941’de Kipur gecesi sinagogun yağ deposu olarak da kullanılan cenaze yıkama yerinde yangın çıkmış ve yapının ehal dışında tüm kısımları bu yangında mahvolmuştu. 1944’te binanın iç kısmı yeniden inşa edildi. Yangın öncesinde yapıda üç midraş mevcuttu. Hâlihazırda mevcut olan sinagog bu midraşlardan ikisinin yani Tenekeciler ve Tulumbacılar loncasına ait midraşların bulunduğu alanda yükselir. Avluda ayrıca bir midraş bulunmakta. Sinagog son olarak 1994’te yenilenerek ibadete açıldı.
Sinagogun üst katında kadınlara ayrılan azara bölümü yer alır. Binanın altında ölü yıkama yeri ve geniza kısmı olarak kullanılan bir bölüm bulunur. Yahudi inancında Tanrı’nın adının geçtiği evrak, kitabe ve yazılar atılmayarak genizada saklanır.
Ortaköy cemaati cumartesi günleri sinagoglarını şenlendiriyor. Her ne kadar Ortaköy’deki Yahudi varlığı son yıllarda azalmış olsa da Ulus’a çıkan vadi ve Ulus semti kalabalık bir Yahudi cemaati mensubu nüfusu barındırıyor.
ORTAKÖY MEZARLIĞI
Ortaköy cemaatinin bir de Ortaköy sırtlarına yakın bir mevkide mezarlıkları bulunuyor. Eğimli bir arazide yer aldığı için zamanla mezar alanındaki bazı taşlar kaymış. Kabristanın 17. yüzyıla kadar gittiği tahmin ediliyor. Bu mezar alanı Boğaz Köprüsünden de görülebiliyor. Mezarlıkta pek çok boş alan göze çarpıyor. Bu durumun en temel nedenleri Ortaköy’deki Yahudi cemaatinin oldukça azalması, hemen yakınında bulunan Ulus semtinde Sefarad ve Aşkenaz kabristanlarının bulunması ve son zamanlarda bu iki gömü alanının da dolmaya başlaması üzerine Kilyos’ta yeni bir mezarlığın tesis edilmesi olsa gerek. Sonuç olarak bu mezarlığa birkaç ayda bir gömü yapılıyor.
ORTAKÖY YETİMHANESİ EL ORFELİNATO
Ortaköy’deki Yahudi varlığının en somut örneklerinde biri de el Orfelinato olarak da bilinen Yahudi yetimhanesidir. Yetimhanenin tarihi oldukça eskilere kadar gider. Bilindiği kadarıyla bu müessesenin köklerini 1910’lu yıllarda Osmanbey’de Fırın Sokak’ta tesis edilen bir yetimhane oluşturur. Ancak gerek Balkan Savaşı ve gerekse de I. Dünya Savaşı sırasında pek çok Yahudi çocuğun yetim kalması üzerine yeni bir bina arayışı içine girilir. Bu sayıya 1917’de Rusya’daki Bolşevik İhtilali sonrasında İstanbul’a gelen çok sayıdaki Yahudi yetim de eklenecektir. Zaman içinde sayıları iki yüzü bulan çocuklar önce Hasköy’deki Kamondo okuluna yerleştirilirler. Sonrasında Ortaköy’de yetimhane için daimi bir mekân arayışına girişilir. Ortaköy’de bulunan ilk bina Palanga sokaktaki II. Abdülhamid’in kilercibaşısı Osman Bey’e ait konaktı. Burası daha önce de Ermeni yetimhanesi olarak kullanılmıştı. 1919’da yerleşilen bina kısa bir süre sonra elektrik kontağı ya da baca tutuşmasından dolayı yandı. Bunun üzerine 1925’te Taş Merdiven sokağında yeni bir bina satın alındı. 1928’de yeni yetimhane binasının açılışı yapıldı. 1940’ların ilk yarısında Nazi zulmünden kaçan Yahudiler de yetimhane binasına sığındılar. Burada ders veren cemaatin tanınmış isimleri arasında kendisi de bir Ortaköylü olan Jozef Habib Gerez (Türkçe), Nesim Benbanaste, Rav Nesim Behar (İbranice, Tevrat ve İbrani Tarihi) yer alıyorlardı. 1960’larda İsrail’in İstanbul Konsolosu Amore Yosi de burada İbranice dersleri vermişti.
1946’da yetimhane yakınlarında bulunan bir yağ fabrikasında çıkan yangında, yanan binadan fırlayan bazı parçalar yetimhanenin bahçesine ve içine düştü. Bunun sonucunda binanın içi büyük ölçüde yandı. Öğrenciler toparlanarak sahile yakın bir yerde bulunan Etz Hayim Sinagoguna götürüldüler. Cemaat uzun süre yapıyı tamir ettiremedi. Yetimhane ancak 1960’larda yeniden hizmete sokulabildi. Yetimhanenin son müdiresi Beki Ahitu’dur. Yetimhane 1973’de kapatıldı. Binası 1980’lerde bir ilaç firmasına kiralandı. Yetimhane kurum olarak bir süre Galata’daki II. Karma Musevi Okulu bünyesinde yaşatılmaya çalışılmışsa da burasıda bir süre sonra faaliyetlerine son verdi.
ORTAKÖY MUSEVİ İLKOKULU
Semtte başlangıçta biri 1881’de erkekler için diğeri de bir yıl sonra kızlar için kurulan iki ilkokul vardı. Bu okullar Cumhuriyet döneminde birleştirilerek tek okul haline getirildi. Muhtelit mektep Şekerci sokakta olup 1971’de öğrenci azlığından ve bütçe yokluğundan dolayı okul kapandı. Binası bugün boş ve metruk bir haldedir.
KAYNAKÇA
Serdar Genç; “III. Selim’den II. Mahmud Dönemine Boğaziçi’nde Bir Köy: Ortaköy”, Osmanlı İstanbul’u (ed: Feridun Emecen vd.), IV, İstanbul 2016
Naim Güleryüz; “Etz ha-Hayim Sinagogu”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, cilt: 3, İstanbul 1994, s. 225
Naim Güleryüz; “Fetih Öncesi ve Feth-i Hakani Sonrası İstanbul’da Musevi İbadethaneleri”, Osmanlı İstanbul’u, II, İstanbul 2014, s. 439-454
Aaron Kohen; Ortaköy ve Museviler, İstanbul 2011
Yasin Meral; İstanbul’da Yahudi Matbuatı (1493-1729), Ankara 2016
Hagop Mintzuri; İstanbul Anıları (Çev: Silva Kuyumcuyan), İstanbul 1993
Baha Tanman (ed.); Büyük Mecidiye Camii ve Ortaköy, İstanbul 2014