Eurovision ve San Remo şarkı yarışmalarındaki başarılarıyla adını duyuran Nina Zilli’nin ilk Türkiye konseri 10 Mayıs’ta İş Sanat’ta. Ferzan Özpetek filmlerinde yer alan müziklerini ve yarışma performanslarını Zilli ile konuştuk. Hakan Akoğlu’nun röportajı
Hakan Akoğlu
İtalya’yı, Bakü’de düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışmasında temsil eden Nina Zilli, ‘Sempre Lontano’ albümüyle büyük bir başarı yakaladı. Giuliano Palma’nın vokallerinin yer aldığı ve Zilli’nin ilk 45’liği olan ‘50mila’, daha sonra Ferzan Özpetek’in ‘Serseri Mayınlar’ filminin soundtrack’inde kullanıldı.
2015’te Sanremo Müzik Festivali’nde ‘Sola’ şarkısıyla yarışan sanatçı, ‘Italia Got Talent’ın altıncı serisinde de jüri üyeliği yaptı. Zilli, son albümü ‘Modern Art’ın dünya turnesi kapsamında 10 Mayıs’ta Türkiye’de ilk kez İş Sanat’ta hayranlarıyla buluşuyor. Konser öncesi Nina Zilli ile görüştük.
Asıl adı Maria Chiara Fraschetta olan Nina Zilli, 1980’de İtalya- Piacenza’da doğdu. Gossolengo’da büyüyen sanatçı, İrlanda›ya taşındıktan sonra canlı performanslarda yer aldı ve on üç yaşında konservatuvarda opera şarkıcılığı eğitimine başladı. 1997 yılında ilk grubu ‘The Jerks’i kurdu. Piacenza’daki Liceo Scientifico Respighi’deki eğitimini tamamladıktan sonra iki yıl Chicago ve New York›ta yaşadı. 2009’da Nina Zilli’yi sahne adı olarak seçti.
Sanatçı 2010’da, San Remo Şarkı Yarışması yeni nesil kazananı olarak 60. San Remo Müzik Festivali’nin yeni üyelerine katılma hakkı kazandı. Zilli, ‘L’uomo Che Amava le Donne’ ile Eleştirmenler Ödülü, ‘Mia Martini’ ile de Basın-Radyo-TV Ödülü’nü kazandı.
Daha sonra aynı şarkı altın plak alarak Zilli’nin Şubat 2010’da piyasaya çıkan ilk albümü ‘Sempre Lontano’da yer aldı. Albümün özel baskısı 30 Kasım 2010’da ‘Bacio d’a (d) dio’ 45’liği ile birlikte tekrar yayınlandı. Şubat 2011’de albüm İtalya’da platin plak kazandı.
Sanatçı bu sene ayrıca Sanremo Müzik Festivalinde ‘Senza Appartenere’ şarkısını seslendirdi.
υ ‘50mila’ Ferzan Özpetek’in filmiyle birlikte kült şarkılardan biri haline geldi. Şarkı ne anlatıyor? Filmde yer alması nasıl bir duygu?
Kelimelerle anlatmak çok zor. Plak şirketim bana büyük bir sürpriz yaptı, hiçbir şey söylemeden ‘Mine Vaganti’nin ön gösterimini yolladılar. Kendi sesimi duyduğumda neredeyse sandalyeden düşüyordum. İnanamadım. Ferzan Özpetek gerçekten nasıl film yapıldığını bilen çok yetenekli bir yönetmen; onun filminin bir parçası olmak onur verici. Bu şarkının, aşk ve mücadeleyle ilgili mutluluk veren bir müziği var, ama sözleri hüzünlü. Aslında tam da Ferzan’ın filmleri gibi. Komedi ama biraz da can acıtıcı; aynı hayat gibi.
υ ‘Modern Art’ son albümünüz. Albüm ile ilgili neler söylersiniz? Şarkılar ne anlatıyor?
Albüm, zihninizi, kulaklarınızı değişik ve yeni seslere alıştırıyor. ‘Domani Arrivera’ adında bir şarkı var. ‘Wifi’ dönemindeki yaşam tarzımızı temsil ediyor. Bazen kendimiz için zaman ayırmamız, cep telefonlarımızı ve sosyal ağları unutmamız, teknolojiyi bırakıp insan ilişkilerini tercih etmemiz gerektiğini, mesela bir parkta sadece yürüyüş yapmamız gerektiğini anlatıyor. Twitter’dan önce olduğu gibi her zaman insanların gözlerinin içine bakarak iletişim sağlamamız gerektiğini hatırlatıyor.
Eurovision performansınız çok beğenildi. Sizin için bu yarışmanın müzikal anlamda katkıları neler?
Eurovision’u San Remo’nun Avrupa versiyonu olarak değerlendiriyorum. Bence Avrupa’yı müzik çatısı altında birleştirmenin harika bir yolu ve güçlü bir şekilde koordine edilirse bu yarışmanın müzik piyasasını olumlu anlamda destekleyeceğini düşünüyorum.
Sizi müzik dışında birçok projede de görüyoruz. Şimdi de bir radyo programı hazırlamayı planlıyorsunuz. Nasıl bir program olacak, sizden dinleyebilir miyiz?
Tabii ki. ‘Italia’s Got Talent’; MTV dışında müzikal çalışmalardan fırsat bulduğumda kendi radyo programımı da yapmayı düşünüyorum. Adı ‘Stay Soul’ olacak. Hayatımda en sevdiğim şarkılardan oluşan bir playlist oluşturmak ve şarkıcılar ile ilgili birçok hikâye anlatmak istiyorum.
Ödüller sizin için ne ifade ediyor?
Müziğin her şeyden önce bir paylaşım olduğuna inanıyorum, ama tabii ki kazanılan ödüller kendinizi iyi hissettiriyor. Benim için en önemli olan ‘Premio Mia Martini’ ödülüydü. Eleştirmenlerden geldi ve şimdiye kadar ki en büyük İtalyan kadın şarkıcı olan Mia Martini ile paylaştım.
Birçok kez sizi San Remo’da dinledik. Bu festivalin sizin için önemi nedir?
Küçüklüğümden beri San Remo Festivalini çok sevdim. Beş yaşımdayken ailemle birlikte televizyonda izlediğimi hatırlıyorum. Hatta anneme defalarca “Oraya çıkıp şarkı söyleyeceğim” derdim. Annem de bana her seferinde gülerdi. 2010 yılında dediğimi yaptım ve mutluluktan ağladım.
Türkiye’deki hayranlarınıza bir mesajınız var mı?
Türkiye’de şarkı söylemek için sabırsızlanıyorum; birçok insanın çalışmalarımı takdir ettiğini biliyorum. Birkaç yıl önce Bodrum’da ‘50mila’yı duydum! Deniz kenarındaydım ve çok heyecanlandım. Ülkenizi, kültürünüzü, harika manzaraları, sahili ve insanları çok sevdim. Müzik, kültürel farklılıkları daha iyi anlamamızı sağlar ve her zaman yeni bir enerji yaratır. Bir sanatçı olarak bu duyguları tekrar hissetmek için sabırsızlanıyorum.