Avrupa’nın en önemli liginin en parlak sahnesi olan Euroleague Final Four’un Belgrad’daki perde açılışına sayılı gün kaldı.
Basketbol dünyasının her coğrafyasında playoff heyecanı iyice zirveye ulaştı. Avrupa ve Amerika’da playoff süreci bütün hızıyla ilerlerken, geceler uykusuz, gündüzler kan çanağına dönmüş gözlerle geçiyor. Avrupa’nın en önemli liginin en parlak sahnesi olan Euroleague Final Four’un Belgrad’daki perde açılışına sayılı gün kaldı. Geçen sene İstanbul’da Fenerbahçe’nin Real Madrid ve Panathinaikos’u dominant bir şekilde yenip kupayı ulaşmış ve Türkiye’ye kulüp basketbolunun en büyük kupasını getirmişti.
Bu sene ise işinin o kadar kolay olmayacağı aşikâr. Rakipleri Zalgiris Kaunas, Real Madrid ve CSKA Moskova’nın her birinin kupaya uzanmak için yeterli kadroları olması yanı sıra, normal sezon ve son 8 aşamalarında oynadıkları basketbol göz doldurdu. Gelin Final Four şöleni öncesi bütün takımları kısaca tanıyalım:
Zalgiris Kaunas
Fenerbahçe’nin yarı finaldeki rakibi Zalgiris Kaunas, normal sezonu yedinci sırada bitirmelerine rağmen tecrübeli rakibi Olympiakos’u saf dışı bırakarak kendini Final Four’da buldu. Hal ve tavırları yanı sıra koçluk felsefesi sebebiyle basketbol çevreleri tarafından ‘Obradovic Junior’ lakabı yakıştırılan Koç Sarunas Jasikevicius’un takıma getirdiği hava onları çok tehlikeli bir takıma dönüştürdü. Rakiplerine göre bütçesi çok daha düşük olan takım, Litvanya ekolünün inatçı ve sert yapısından güç alarak Final Four’daki rakiplerinden sezon içinde birer maç almayı başardı. Bu senenin en iyi çıkış yapan oyun kurucusu Kevin Pangos’un saha içi liderliğinde doğru alan paylaşımı üzerinden doğru oyuncuyu bulma prensibinde ısrar eden Zalgiris, Jankunas ve sonradan eklenen Beno Udrih gibi oyuncuların tecrübesini de takıma harmanlamış bir ekip. Teknik tarafı bir kenara koyarsak Zalgiris’i en tehlikeli kılan özellik ise uzun yıllardır Final Four’a kalmamışlığın verdiği açlık. Bunun yanında beklentileri çoktan aştığı için kaybetme korkusu olmamasının da bu açlığın getirdiği ateşe bir odun daha atacak olması.
Real Madrid
Real Madrid ise geçen senenin en değerli oyuncusu Sergio Llull başta olmak üzere sezon boyunca birçok sakatlıkla boğuşmasına rağmen saha içinde liderlik yapacak pasparlak bir genç yıldız buldu kendine. Önümüzdeki yaz NBA Draft’ının en tepelerinde seçilmesi beklenen Sloven Luka Doncic, birçok maçta sorumluluk almaktan kaçınmadı ve takımını normal sezonda playoff potasında tuttu. Son 8 aşamasında ise rakibi Panathinaikos’un onun çılgın başkanı Giannakoupolos’un ligden çekilme tehditleri seriye gölge düşürme tehdidi ettiyse de Real Madrid, özellikle Kaptan Llull’un da dönmesiyle kazandığı momentumdan faydalanıp kendine Final Four’da yer bulmayı başardı. Real Madrid, Final Four’un gedikli takımlarından biri ve sezon boyunca eksikleri yüzünden takımın diğer parçalarının rollerinin genişlemesi ve özgüvenlerinin artmasının Real’e en son aşamada güç katacağı bir gerçek.
CSKA Moskova
Gedikli deyince ilk akla gelen takım iki sene öncenin şampiyonu CSKA Moskova. CSKA Moskova, hem bütçe olarak hem de normal sezonda galibiyet sayısı bakımından zirveyi son senelerde olduğu gibi kimseye kaptırmadı. Geçen senenin en önemli oyuncularından biri olan Teodosiç’i NBA’e kaptırsa da onun yerini Sergio Rodriguez’le doldurmayı başaran kırmızı mavililer, oyun kurucusu De Colo’nun önderliğinde (her ne kadar son 8’de sakatlığından dolayı oynayamasa da) son 8 aşamasında Moskova’nın bir diğer takımı olan Khimki’yle eşleşti. Özellikle dördüncü maçı hakem tartışmalarıyla geçen seriyi 3-1’le geçerek adını Final Four’a yazdırdı. CSKA için şampiyonluğun en favori adaylarından biri demek malumun ilamından başka bir şey olmaz. Hücum gücü Avrupa’nın en iyisi olan takım, bu sene savunma yönünü de geliştirdi ve yenmesi daha da zor bir takıma dönüştü.
Fenerbahçe Doğuş
Gelelim son şampiyon Fenerbahçe Doğuş’a. Geçen sene takımın beyni ve kalbi olan Ekpe Udoh ve Bogdan Bogdanoviç’i kaybeden takım, bu sene her ne kadar net bir lider belirleyemese de geniş rotasyonu ve Obradoviç’in bu rotasyonun neredeyse tamamından verim almasıyla yine ligin en iyilerinden biri oldu. Zalgiris için dediğim ‘doğru alan paylaşımıyla doğru adamı bulma’ prensibinin takımın içine işlediği aşikâr. Vesely’nin Udoh’un ayrılmasıyla ön plana çıkması, eurNicolo Melli’nin yüksek basketbol IQ’su ve tabii ki Avrupa’nın en iyi koçuna sahip olması ne kadar güçlü olduğunu göstermek için akla gelen unsurlardan birkaçı. Dördüncü kere üst üste Final Four’a gitmeye hak kazanan Fenerbahçe’nin bir avantajı da bu seviyelerde edindiği tecrübe. İlk maçta tabir-i caizse ‘dayak yiyip’ elenmekten, son saniye mağlubiyetine, oradan da ezici bir şekilde şampiyonluğa uzanmaya kadar bütün senaryoları yaşamış bir kulüp.
18 Mayıs günü Fenerbahçe-Zalgiris’le, CSKA Moskova ise Real Madrid’le karşılaşacak. 20 Mayıs günü ise kaybedenler üçüncülük - dördüncülük maçında, sonrasında ise kazananlar finalde kozlarını paylaşacak. Kalan az günleri askerde şafak sayarmışçasına bekleyen biz basketbol severler ise Final Four şöleni, Avrupa basketbolunun beşiğinde Sırbistan’dan yaşanana kadar NBA playoff’larıyla heyecanımız bastırıyor olacağız.