Tarih boyunca Yahudiler diasporada azınlık olarak kimlik bağlarına önem verdi, ‘belirleyici aile adları’nı daha çabuk kullanmaya başladı.
SUNUM
Özellikle biyografi çalışmalarım sırasında gözlemlediğim, kuşaklar arasında dönemler ve ülkeler itibarıyla isim ve soy isim farklılıkları beni ezelden beri ilgilendirdi. Son yıllarda, soyağaçlarını düzenler veya incelerken karşılaştıkları belirsizlikler dolayısıyla yurtiçinden ve dışından muhatap olduğum sorular üzerine, hazırlık çalışmalarını yapmakta olduğum araştırmamın tamamlanmasını beklemeden bazı güncel notlarla konuyu, haftada bir, okuyucularımla paylaşmayı düşündüm.
Muhtemelen doğa seslerinden esinlenip onları taklit ederek konuşmaya başlayan insanoğlu toplu halde yaşadığı hemcinslerini birbirinden ayırmak için de farklı sesler kullanmış olsa gerek. Ancak nüfus çoğaldıkça kişileri birbirlerinden ayıracak daha detaylı bir anlatım gerekmiş, bazı fiziki ve/veya özelliklere yer verilmiş, yaşam ortamı genişledikçe ait olduğu toplum veya yerleşim yeri gibi farklılıklar da eklenmiştir. Ve nihayet, genişleyen aile dalları arasındaki ilişkiyi belirleyecek yeni ifadeler geliştirilerek soy adı/soyadı kavramına varılmıştır.
Tarih boyunca Yahudiler, bilhassa değişik sebeplerle yaşadıkları dağılma dönemlerinin oluşturduğu diaspora’da ayrı ırk ve dinden toplumlar içinde bir azınlık olmanın veya ülkeler arası çeşitli ilişkilerinin gereksinmesi olarak kimlik bağlarına büyük önem vermiş, tarihi süreci daha hızlı yaşayarak ‘belirleyici aile adı’ olarak bilinen soyadı uygulamasına daha çabuk erişmiştir.
Soyadı sözcüğünün İspanyolcası apellido olmakla beraber Osmanlı’yı yeni vatan seçen Sefarad toplumlarında, anlamını tam olarak karşılayan Arapça al-künye, okunuş şivesiyle alkunya olarak kullanmıştır.
Türk Yahudi toplumunda şecere bilgisi [genealogy] ile özel adların kaynağı ve tarihçesi [onomasticon] araştırmaları maalesef pek yaygın değildir. 40’lı yıllarda Galante’nin ve basın duayeni Albert Kohen’in bazı değinmeleri veya daha çok Aşkenaz isimlerine rastlanan Beth Hatefutsoth kayıtları yetersizdir. 90’lı yıllarda sevgili Leyla İpeker başkanlığında bir amatör grup tarafından başlanan çalışma da Leyla’nın zamansız vefatından sonra devam edememiştir. Rahmetli Baruh Pinto’nun derleyip yayınladığı The Sephardic Onomasticon (Gözlem, 2004) eseri yararlı ise de eksik isimleri kapsayacak ve isimler arasında tarihi gelişmeyi ve değişmeyi aksettirecek şekilde tamamlanması gerekmektedir.
Önümüzdeki sayılarda, konunun daha iyi anlaşılması için önce Soyadı Kanunu’muzun bazı ilkelerini özetleyerek Yahudi soyadlarına etkisini, ayrıca soyadlarının köklerine göre genel bir sınıflandırılması denemesini sunduktan sonra öz isim ve soyadı bazında yalın bilgi paylaşımına geçeceğim.