İzmir’de özellikle Kemeraltı, Havra Sokağı ve Karataş’ta on iki havra vardı. Bunların sadece birkaçı günümüzde ibadete açık olup, bazıları onarımdan geçirilmekte. İzmir’in halen kullanılmakta olan eski havralarından biri de, Roş A’har’dır. Bu havranın bir alt sokağında doğup büyümüş birisi olarak konuyla ilgili epeyce bilgim bulunuyor. Bu nedenle, bu havrayla ilgili izlenimlerini aktarmak isterim.
Tufan Erbarıştıran
İzmir hoşgörüsü olan modern bir kenttir. Burada sosyal ve dinsel yaşam hareketli olmasına karşın, insanlar başkalarının inançlarına karışmaz. Yüzyıllardan beri İzmir’de bu güzel gelenek devam etmektedir. Söz gelimi çeşitli badireler atlatmış olmalarına karşın, Yahudiler burada özgür ve mutludur. Semavi dinlerin yanı sıra, mezhepsel ve inançsal anlamda farklılığı olanların da rahat ettikleri bir kenttir İzmir.
Yahudilerin, Ege Bölgesinde yaklaşık 2500 yıl önce yerleştiklerini düşünecek olursak, diğer dinlerle aralarında çok uzun bir süreden beri devam eden bir birlikteliğin olduğunu görürüz. Bu konuda harika bir araştırma kitabı yazan Dr. Siren Bora bilinmeyen birçok gerçeği açığa çıkartıyor. (Anadolu Yahudileri: Ege’de Yahudi Ayak İzleri – Gözlem Yayıncılık)
İzmir’de özellikle Kemeraltı, Havra Sokağı ve Karataş’ta on iki havra vardı. Bunların sadece birkaçı günümüzde ibadete açık olup, bazıları onarımdan geçirilmekte. Birçoğu yapım tarihi itibariyle çok eskiye dayanır. İzmir’in halen kullanılmakta olan eski havralarından biri de, Roş A’har’dır.
Roş A’har Havrası yaklaşık 1890’lı yıllarda inşa edildi. O dönemde çevresi bomboş olan Halil Rıfat Paşa Caddesinin bir üst sokağında (Asansör durağının hemen üstünde) kuruldu. Bahçesinden bakıldığından, (70’li yıllara kadar) denizi gördüğünü anımsarım. Havra otantik bir yapıya sahiptir. Eskiyi yansıtmakla birlikte beraberinde yeniyi de taşımakta. Mimari yapısı, çevre düzenlenmesi, giriş bölümü, bahçesi ile eskiyi ve yeniyi birleştirmekte.
Halil Rifat Paşa Caddesi 281 Sokak’ta bulunan bu havranın isminin Türkçe karşılığı ise, ‘Dağbaşı’ anlamına geliyor. O dönemde Hatay Caddesi, Karantina ve özellikle Halil Rıfat Paşa Caddesi çok az nüfus barındırdığından ve yakın çevrede az sayıda tek katlı evlerde oturanlar olduğundan bu ismi almış olabilir. Bu yine de tam olarak bilinmiyor.
Havraya girdiğinizde yapımıyla ilgili epeyce bilgi sahibi oluyorsunuz. Havraya ait olan ve 5655 tarih yazılı (Miladi 1894) Nesim Levi oğlu Moşe Levi tarafından hazırlanıp Roş A’har Havrasına bağışlanan, üzerinde çeşitli duaların yer aldığı bir yazıt bulunmakta. Bu yazıttaki tarih göz önüne alındığında, havranın yapım yılı öngörü olarak (1894) belirlenmekte. Bunlarla birlikte havraya bağışlanan, üzerlerinde 5657 ve 5665 tarihleri (Miladi 1896 ve 1904) simle işlenmiş olan iki adet Sefer Tora örtüleri de bulunmakta. Tüm bunlar havranın gerçek tarihini ortaya koyuyor.
Havraya adım attığınızda üzerine ansızın ilahi bir esinti geliyor sanki. Taş duvarların gölgesinde, büyük ve geniş pencerelerin karşısında dolaşırken, çerçevelenmiş çok sayıda dua ve bilgi içeren tablolar görüyorsunuz. Yahudi kültürüne ait olan Hamsa, Davut Yıldızı gibi çeşitli simgeler her yerde karşınıza çıkıyor. Ayrıca teva’nın iki yanında 5661 tarihli mermer yazıtlarda havranın inşasına katkıda bulunanlar arasında Binyamin Devidas, Moşe Uziel, Nesim-Şlomo-Yeşua Devidas, Eliahu Devidas ve Yakov Ben Yehuda Dannon isimleri yazılı. Burası bir ibadethane olmakla birlikte, Yahudi dininin ayinsel yapısının atmosferini de yansıtıyor.
Roş A’har Havrası 1960’lı yıllara kadar yoğun olarak kullanılmaktaydı. Burada düğünler, ayinler ve bar-mitzva törenleri yapılmaktaydı. Havranın çevresinde yaşayan tüm Müslüman aileler birbirlerine böyle günlerde karşılıklı iyi dilekler dilerdi. Selanik göçmeni olan rahmetli dedemin, ben çok küçükken havranın önünden geçerken, bahçedekilerle bir süre sohbet ettiğini hayal meyal anımsıyorum.
Leon Aruh ile sohbet
Bu sene içinde Roş A’har Havrasına gittiğimde büyük bir temizlik yapılmaktaydı. Hamursuz (Pesah) Bayramı öncesinde yapılan bu dip temel temizlik işi her zamanki gibi titizlikle yapılıyordu. Bahçe ayrık otlardan ve yan taraftaki ardiye olarak kullanılan bölüm temizlenmişti. Havranın içi de aynı şekilde temizlenmiş, güzelce düzenlenmiş ve Pesah Bayramı dualarına hazır bir hale getirilmişti. İzmir Yahudi Cemaatinin bazı soysal konulardaki işlerinde gönüllü olarak görev alan Leon Aruh ile orada karşılaştık. Bahçede yaptığımız sohbette şunları söyledi:
“Tufan Bey, İzmir cemaati olarak elimizden geldiği kadar havralarımıza iyi bakmaya çalışıyoruz. Bunların her biri tarihimiz için önemlidir. Bu gördüğünüz havra, tarih olarak İzmir’in eski havralarından biri olmakla birlikte, mimari yapısı, durumu ve çevresel bağlantısı sayesinde halen kullanılmaktadır.”
Leon Aruh doğru söylüyordu. İzmir Yahudi Cemaati olarak havralara sahip çıkmak, onları sürekli temiz tutmak, sadece dinsel ayinler için değil, Yahudi tarihi açısından da önemlidir.
Havra onarım gördü
Havrayla ilgili biraz daha bilgi vermek istiyorum. Yaklaşık on beş yıl kadar önce, havra müdavimlerinin, İzmir Yahudi Cemaatinin maddi ve manevi desteği ile Avram Abuaf’ın son derece önemli katkıları sayesinde havranın çökmekte olan çatısı tamamen yenilendi. Ayrıca havra genel bir onarımdan da geçirildi. Bu çalışmalar esnasında o dönemde havranın hocalığını yürüten rahmetli David Bennun’un yakın ilgisini, özel çabalarını da unutmamak gerekiyor. Havranın rahmetli olan hahamları Rafael Fintz, Davit Bennun, Nesim Beja’nın katkılarıyla toplanan cemaatten, rahmetli olan havranın eski müdavimleri arasında Viktor Pizanti, Dr. İshak Barışsever, Binyamin Fintz, Şekerci İlyeto İsrael, Sabetay Eskanazi. Yeşua Musafir, Marko ve Moiz Notrika, Rahmi Siyman, Baruh Kapiluto Akyüz, İsrael Akyüz, Yüsef Akyüz, Yusef Bensinyor, Rabi Galanti, Dr. Cem Gabay, İzak Ürek, David Moron gibi isimleri de anımsamak gerekiyor.
2005 yılında havranın giriş, bahçe ve dış merdiven düzenlemeleri ile havraya su bağlatılması, rahmetli Pepo Bensinyor tarafından ölen kardeşi Avram Bensinyor anısına yapıldı.
2007 yılında havranın teva bölümünün yenilenmesi, doğu duvarının izolasyonu ve dâhili tamiratları havranın müdavimleri tarafından karşılandı. İzmir’deki Yahudi nüfusunun giderek azalmasına paralel olarak, Roş A’har Havrası sadece Pesah, Roş Aşana ve Yom Kipur bayramlarında ibadete açılıyor.
Roş A’har Havrası yüzyıldan fazla bir süredir dinsel anlamda verilecek tüm hizmetlere açık. Halil Rıfat Paşa Caddesi ile bütünleşen mimari yapısı, sağında solunda sürekli yenilenen ve büyüyen apartmanların arasında, tek başına da olsa varlığını sürdürüyor. Halil Rıfat Paşa Caddesi ile Karantina’yı birbirine bağlayan ünlü Asansör Kulesinin önemini bir kez daha anlıyoruz. Karantina’da oturan Yahudilerin ibadet yapabilmeleri için, Asansör yoluyla hiç yorulmadan buraya çıkmaları sadece beş on dakika zamanlarını alıyordu. Bu asansörü yapan Nesim Levi’yi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Umarız bu otantik yapılı, kendine özgü bir güzelliği ve halen ibadetlere açık olan Roş A’har Havrası varlığını sürdürür.
Roş A’har Havrasıyla ilgili teknik ve tarihi bilgileri benimle paylaşan Hayim Akyüz’e çok teşekkür ederim.
————————————————————