İlişkilerde, evlilikte veya birlikteliklerde iletişimi sağlamanın yollarını, iç görü kazanmak için neler yapmamız gerektiğini ve ne tür sınırlar koymamız gerektiğini, çocukların önünde nasıl tartışılabileceğini Uzman Psikolog ve Şalom Gazetesi e-psikolog köşesi yazarı Neli Aşkaner’e sorduk.
Evliliklerin olmazsa olmaz değerleri nelerdir?
Öncelikle evlilik, birliktelik, ilişki tümü için konuşmak gerekli. Kolay olması için biz ‘ilişkiler’ olarak bahsedelim bu kavramdan. Tüm ilişkilerde olduğu gibi evliliğin de en önemli temel unsuru iletişimdir. Ancak iletişim dediğimizde kişilerin her düşüncesini, her istediği zaman ve her istediği şekilde dile getirmesinden bahsetmiyoruz. Saygı ve sevgi, anlayış, destek ve empatiyi söylemeye gerek bile yok demek isterdim ama maalesef en çok da bunları bilmiyoruz kullanmayı.
Nasıl kuracağız bu iletişimi?
Sağlıklı bir iletişimde kişi öncelikle ‘ben’ dilini kullanır. Karşısındakini suçlamak ve olayın sorumluluğunu başkalarına yüklemek yerine, seçimlerinin sonuçlarına sahip çıkar ve davranışları için sorumluluk alır. Ben dili şu şekilde kullanılır: ‘Sen çok kötüsün, bana hep bağırıyorsun, hiç beni anlamıyorsun’ demek yerine ‘Bu tarz davranışların bana kendimi çok kötü hissettiriyor, bana bağırdığın zaman bana saygı duymadığını hissediyorum ve kendimi anlaşılmamış hissediyorum’ gibi bir cümle kurulabilir. Dikkat ettiyseniz cümlede sen yok sadece ben var. Ancak kişinin bunu başarabilmesi için önce kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olması gerekmektedir. İç görüsü olmayan bir kişi, kendi içinde neler olup bittiğinin farkına varamayacağı gibi, empati de yapamayacaktır.
İç görü kazanmak için neler yapılabilir?
İç görü kazanmak söylendiği kadar kolay değildir maalesef, mesai ister, egzersiz emek ve uğraş ister ama en önemlisi cesaret ister. Çünkü iç görü, insanın kendi içine bakabilmesidir. Düşüncelerinin farkına varması, bu düşüncelerin yarattığı duyguları yakalaması ve olumsuz tepkiler vermek yerine bunları kontrol edebilmesidir. Duygu ve düşüncelerimizi her zaman değiştiremeyebiliriz ancak nasıl davranacağımız konusunda her zaman birden çok seçimimiz vardır. Olgun kişi, ilişkide, ilkel beynine sahip çıkıp, sakin ve olumlu iletişim kurabilen kişidir.
Nereden başlayabiliriz iç görü kazanmaya?
Bir insanın kendi farkındalığına varması için kendi üzerinde yani duygu ve düşünceleriyle çalışması gerekir. Zaten psikoloji birimi de bununla uğraşır. Sizi çok rahatsız eden, hayat kalitenizi derinden bozan bir konu varsa bir uzmandan destek alabilirsiniz. Kendisi zaten sizinle yapacağı yolculukta iç görü kazanmanıza destek olacaktır. Ancak terapiye gitmeden de insanlar bazı şeylerin farkına varabilirler. Mesela sinirlendiğiniz anda tepki vermeden önce ya da sonra durup olayı düşünmek faydalıdır. Kişi kendine ‘Beni bu olayda asıl ne sinirlendirdi? Gerçekte canımı acıtan neydi?’ gibi sorular sorarak iç dünyasına dönebilir ve karşısındakini suçlamak yerine kendini tetikleyen şeylerin farkına vararak bunlar üzerinde çalışabilir. Tabi bu zorlu ve biraz can acıtan bir yoldur çünkü farkına vardıklarımız her zaman hoş şeyler olmayabilir. Kişinin geçmişiyle yüzleşmeden sağlıklı ilişkiler kurması zor olacaktır.
İlişkide sınırlar nasıl olmalıdır?
Her ülkenin olduğu gibi her bireyin de sınırları vardır. Sınırlar kişinin kendisini korumasına, varoluşuna sahip çıkmasına yarar. Maalesef ülkemizde kendi sınırlarını yani isteklerini, doğrularını, yanlışlarını dile getirmek, saygı ve anlayış talep etmek zaman zaman uygulanamıyor ve hoş karşılanmıyor. Hâlbuki kişi neyi yapıp yapamayacağını, neyi verip veremeyeceğini ilişkinin başında gösterirse yani olduğu kişi gibi sınırlarını belli eder ve korursa o iki kişinin birbirlerine olan uygunluğu çok daha erken dönemde anlaşılır. Ancak bizler genellikle ilişkinin başında kendimiz olmuyoruz. Karşımızdakinin istek ve ihtiyaçlarına kendimizdekinden daha fazla değer veriyoruz ve olmadığımız şekilde davranıyoruz. Bu da aslında büyüme tarzımızdan geliyor.
Çocukluk yıllarında annemizle ya da bizi büyüten her kimse ile olan ilişkimiz aslında yetişkinlik yıllarımızda tüm ilişkilerimizin temelini oluşturuyor. Bu yüzden ihtiyaçları duyulmayan çocuklar, sınırlarına sürekli girildiğinde ve hep annesi tarafından ihtiyaçları belirlendiğinde bir yerden sonra pes ediyor ve kendini diğerine teslim ediyor. İlişkilerde de aynı durum yaşanıyor. Çünkü sürekli kendisi adına karar verilen çocuk belli bir süre sonra kendini dinlemeyi bırakıyor ve isteklerine kulak kapatıyor böylece sınırlarını da tamamen kaybetmiş oluyor. Bu yüzden kişinin her zaman kendini dinleyip, “Bu beni rahatsız ediyor mu? Bu benim doğrum mu” diye sorularını sorması gerekiyor.
Çocukların önünde eşler tartışabilir mi?
Öncelikle çocuklarınıza hiç bir konuda yalan söylemeyin çünkü onlar duyduklarıyla değil, hissettikleriyle yaşarlar ve çocuklar her şeyi hissederler. Hamile olduğunuzu, hasta olduğunuzu, üzgün olduğunuzu, kavgalı olduğunuzu hatta boşanma kararı aldığınızı bile. O yüzden çocuklara yaşına uygun ve yeteri kadar bilgi vererek gerçekleri anlatabilirsiniz. Bu konularda doğru şekilde bilgi verebilmek için bir uzmandan destek almak gerekebilir. Çocukların önünde tartışmaya gelince, asla birbirinize sesinizi yükseltmeyin. Tartışmak; farklı iki fikri konuşmak, düşüncelerini söylemektir ancak birbirine zorla kabul ettirmek değildir. İki farklı fikir tartışılabilir ve aynı anda var olabilmelidirler. Çocuğa kısaca ve yaşına uygun, onu gereksiz endişelendirmeyecek şekilde hangi konuda konuştuğunuzu anlatabilirsiniz. Fikirlerinizin farklı olduğu ve ortak yol bulmaya çalıştığınızı ama zorlandığınız için üzgün olduğunuzu da söyleyebilirsiniz. Siz çocuğunuza nasıl model olursanız o da ilişkilerinde aynı şekilde davranacaktır. Yani siz bağırıyorsanız “Sen bağırma çocuğum” demek işe yaramıyor. Ne dediğiniz değil ne yaptığınız kayıt ediliyor sistemde. Son olarak hararetli bir tartışmaya çocuk aniden dâhil olursa ya onun olmadığı bir ortama gidin veya tartışmayı geçici olarak sonlandırın. Hem ara vermek sizin de sinirlerinizin yatışmasına ve daha sonra daha sakin ve sağlıklı konuşmanıza yardımcı olacaktır.
Diğer aile bireyleri karı-koca ilişkisine hangi sınırlarda dâhil olmalı?
Bu noktada en önemli unsur ‘dâhil olmaları’ değil, ‘dâhil etmek’ olmalı aslında. Çünkü ilişkiyi iki kişi yaşar, evin duvarları arasında neler olup bittiğini sadece karı koca bilir ve diğer kişiler ne kadar yakın olurlarsa olsunlar bu dinamiğe girdiklerinde dengeleri mutlaka bozacaklardır. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. Tabi ki, herkes yardım etmek için uğraşacaktır ancak yardım bu tarz dinamiklerde istenince verilmelidir. O yüzden ‘dâhil olmak’ değil, ‘dâhil etmek’ dedim. Çünkü çift nerede yardıma ihtiyacı varsa orada destek istemeli ve dâhil etmelidir. İstenmeden girilen sınırlar ve yapılmak istenilen yardımlar ilişkilere sadece zarar verir. Bu yüzden zor olsa da anne baba olarak bir adım geride durabilmeli ve çocuklarımız destek istediklerinde onların sınırlarına saygı göstererek’ ihtiyaçları kadar verebilmeli’yi öğrenmeliyiz.
Son olarak unutmamalıyız ki, her kişi farklıdır, her kişinin farklı deneyimleri, onların oluşturduğu inanç sistemleri ve bu sistemlerin doğurduğu duygular ve duyguların davranışa dönüşme süreci ayrıdır. Yani kimseyi kendiniz gibi varsaymayın. Hiç bir zaman ‘bu böyledir, bu böyle doğrudur’ gibi genellemeler yapmayın çünkü ne kadar insan varsa o kadar farklı inanç ve doğru vardır. Her zaman iletişimde kalmanız dileklerimle...
Uzman Psikolog Neli Aşkaner kimdir?
Şalom gazetesi e-psikolog köşe yazarı Neli Aşkaner, İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun olduktan sonra Los Angeles’da (ABD) Aile & çift terapisi ve sanat terapisi dallarında yüksek lisans derecesini tamamladı. 2009 yılında ülkesine dönüş yaptı ve Acıbadem Hastanesi bünyesinde çocuk ve ailelerle çalışmalarına devam etti. Kariyeri boyunca hastanelerin psikoloji bölümlerinde, anaokullarında ve çeşitli kliniklerde çalışarak aile ve ilişkiler konusunda uzmanlaştı. Bunların yanı sıra klinik koordinatörlüğü deneyimi de olan Aşkaner, bireysel eğitim ve seminerler düzenledi. Farklı eğitimler alarak (psikodrama, geştalt, şema terapisi, oyun terapisi gibi) kendini geliştiren Aşkaner şu anda evlere özel seanslara gitmekte ve seminerlerine devam etmekte.