FED faiz artış kararı, FOMC tutanakları, parite hareketleri derken herkes aynı sorunun cevabını merak ediyor. Kurlar ne yönde hareket edebilir? 22 Ağustos 2016 tarihli aynı başlıklı yazımızın devamı olarak cevaplayalım.
Makro ekonomik ajandada birçok gündem var. Fakat ekli grafiklerden net olarak görünen bir tek cevap var, o da bu yazımızın başlığı. Yerimiz kısıtlı olduğu için grafiklerin sayısını arttıramasak da olsalardı bizi yine aynı sonuca ulaştıracaklardı. TC Hazine Müsteşarlığı ve TCMB verileri ile parite tarihçesini dikkate alarak konuya çok kısa bir özetle cevabımızı vermek gerekirse, ulusal tasarruflarımızın azlığı, sermaye birikimini geciktirdikçe, üretim, teknoloji, rekabet vb. sebeplerle imalat ve sanayiden ithalat ve tüketime dönünce, haliyle sermaye açığını dış dünyadan gidermek zorunda kaldık. 2000’den bu yana merkez bankalarının artan ivme ile bilanço ve para arzını genişletmesi ve faizlerin sıfıra doğru gitmesi ile dışarıdan fonlamamızın miktarı arttı. Kur ne olur sorusunun cevabını kur ve (artık) ticaret savaşlarının başladığı bir dönemde kimse kolay kolay veremez. Ancak enflasyon, faiz gibi birçok konuya kalıcı bir çözüm bulmak istiyorsak ekonomide başlangıç noktamız ulusal tasarruflar, yerli ve milli üretim, sermaye piyasaları olmalı. Bireysel emeklilik sisteminde otomatik katılım sisteminde (kamu finansmanı dışında) A tipi fonların önünü açmak, kira sertifikaları ve gelişen işletmeler piyasasını KOBİ’lere daha kolay açmak bu süreci destekleyecek en önemli ve öncelikli adımlar. Para piyasalarının yıllardır süren baskınlığının yüzdesel dağılımını sermaye piyasaları ile dengeleyemediğimiz sürece faiz, enflasyon, kur sarmalından çıkmamız pek kolay olmayacaktır. Ve tabii finansal okuryazarlık bunları pekiştirmeli. Ekonomi eski Yunan’da aile bütçesi demek.