Rafeal Avidor’un sergisini gezerken karşılaştığım Prof. Roger Sages’i İsveç Konsolosluğunda vermiş olduğu Fenomenoloji seminerinde daha yakından tanıyabildim. Dünyanın birçok yerinde araştırmalara yapıp, ders veren ve Galatasaray Doktora öğrencileriyle de işbirliğinde çalışan bu değerli kişiliği daha yakından tanıyalım.
Profesör Roger Sages’i daha yakından tanıyabilir miyiz?
1946, İstanbul doğumluyum. 1963 yılında Saint Joseph’in Fen Bölümünü bitirdikten sonra eğitimime devam etmek için İsveç’e gittim. Stockholm’de üç sene kaldım, matematik, felsefe ve modern ‘mathematical logic’ okudum. Aynı zamanda yaşamımı idame edebilmek için kimya laboratuvarında ve süpermarket depolarında çalıştım. O üç sene, İstanbul’dan bir arkadaşımla, Stockholm merkezinden biraz uzak ama denize yakın köhne bir evde, İsveç’in efsane -30 derecelik soğuklarında yaşamımı sürdürdüm. Sonra Lund adlı bir küçük bir şehre geçtim ve Lund Üniversitesine yazıldım. Orada psikolojinin her dalında - sosyal psikolojiden nöropsikolojiye kadar - kurs verdim ve bu şekilde lisans, master ve doktora tezlerimi bitirdim. Aynı zamanda araştırma kariyerine geçtim.
Türkiye’de başlayıp İsveç’te devam eden hayat yolculuğunuzdan bahseder misiniz?
Üniversitede okuduğum pozitivist oryantasyonlu psikoloji kurslarından başka fenomenoloji felsefesiyle daha derine gittim. Bir felsefeci değil ancak deneysel (empirical) bir araştırmacı olduğum için bu felsefe sayesinde Meaning Constitution Analysis (MCA) yönelimini (software) ve test analizini mümkün kılan MCA-Minerva adlı bir software kurdum. 1990’dan itibaren hem İsveç’te hem de birçok değişik ülkede araştırma yaptım. Ve bunları tanıttırmak icin değişik ülkelerde ders verdim. Şimdiki derslerim bilhassa Slovakya, Hindistan ve Çin’de.
Eşiniz Janine Hanım da Türkiye kökenli; özgeçmişinizi anlatır mısınız?
1968 yazında İsrail’de kibutzda çalışmamdan sonra İstanbul’a geldim. Orada, on gün sonra eşim olacak Janine adında bir kadına rastladım ve herkesin tahmin ettiğinin aksine, o on güne 50 sene kattık! Eşim aynı üniversitede sanat, etnoloji ve arkeoloji çalışmaları yaptı, Fransızca, Türkçe ve kültürlerarası iletişim dalında ders verdi ve vermeye de devam ediyor.
Üç çocuğumuz ve altı torunumuz var! Evde beş de kedimiz var! Uzun sene İsveç’te yaşamama rağmen benim milletim, memleketim her zaman Türkiye kaldı ve kalacaktır, Yunus Emre’den pastırmaya, Orhan Veli’den kıtır kıtır simitlere kadar...
Şu an Lund Üniversite-sinde psikoloji profesörlüğü yapıyorsunuz. Bu dala yönelmeniz nasıl oldu?
Okul zamanımdan beri felsefe ve psikolojiyle ilgilendim. Genel derslerle beraber bu alanlarda çok kitap okuyordum. İsveç’e gittiğimde matematik ve modern mathematical logic çalışmalarım beni daha fazla ilim çalışmaları tarafına yöneltti ve psikolojiyi seçtim. Ama araştırmacı olarak çalışıyorum, psikolog olarak değil.
İstanbul’daki İsveç Konsolosluğunda Fenomenoloji konferansınıza katıldım. Bu bağlamda Türkiye’de yapmış olduğunuz çalışmalar var mı?
Galatasaray Üniversitesinde Master ve Phd öğrencileri ile araştırma işbirliği yapıyorum.
Gelecek günlerdeki projeleriniz neler?
Dört ülkeye ilişkin değişik projelerim var.
1- Türkiye: Galatasaray Üniversitesi İletişim Bölümü Doçenti Nazlı Aytuna ile “Youtube, eğitimi, social contacts” ile ilgili, Türkiye’nin değişik bölgelerinde mülakatlar vasıtasıyla bilgi edineceğiz.
2- Slovakia Trnava Üniversitesinden Klaudia Schneiderova ile “okul – eğitim - ayrımcılık” konusunda bir araştırma yapacağız.
3- Çin’in Yunnan bölgesinde, sınır bölgeleri ile bilinç seviyesini yükseltmek ve eşitliği sağlayabilmek konusunda çalışmalar yapacağız.
4- Peru’nun Amazon bölgelerinde de buna benzer çalışmalar yapmaya ekim ayından sonra başlamayı hedefliyorum.