Bazen zeka, eylemi bile romantik kılar. O zaman o eylem akla yazılır, kalpte yaşar.
Bu cümleyi, eylem modellerini eleştirmeye gönderme olarak kaleme aldım. Grev, miting, yürüyüş, medya aygıtlarına reklam vermek ve son yıllarda ‘köşe başlarına dikilerek el ilanı dağıtmak ya da pankart açmak!
Ha bir de unutmadan, kamera karşısına geçip öfke dolu ifadelerle tükürükler saçarak konuşmak! Üstelik eleştirel olarak hitap edilen kişinin ardındaki kitleye de saygısızlık ederek ve bir yandan da sözde onların da iyiliğini isteyerek!
Yaratıcı değil! Kolaya kaçan bir düşüncenin ürünü! Hatta kendine kahramanlık!
Oysa Marc Riboud’un o ünlü fotoğraf karesindeki kadın eylemcinin ‘duygusal, romantik, içten ve hatta sempatik’ eylem modelinden bu yana, eylemlerin akıl yoluyla ve bir o kadar yıkıp dökücü değil, akıllarda kalıcı ve duyguları etkileyici olmasını hayal etmişimdir.
Diyecek "gerçek bir haklılığı” olanın, söyleyeceğini, kırıp dökmeden, inancını yenilikçi düşünce ve yöntemle söylemesi; fark edilmesi demektir. Binlerce yapının içinde ancak böyle fark edilebilinir. Kaldı ki, yeni bir şey söylemediğiniz sürece farksızlaşır, sıradanlaşır, sıkıcı olursunuz. Oysa konunuza duyduğunuz inanç gerçekse, haklı olduğunuzu iddia ettiğiniz konu gerçekse bu, mesajınızı ulaştırdığınız kitleye de heyecan verecektir. O heyecanın yanına yaratıcı düşünce gelince, insanların aklından çıkmayacak eylemler yapmak, üstelik öfke saçmak yerine içtenlik dağıtarak, hakaret etme yerine akılla konuşarak, manipüle veya provoke etmek yerine, hoşgörü ve iyilik gibi erdemler de, bu tür eylemleri düşünce ve söz olarak destekleyecektir. İşte o zaman, zaman size kitle olarak geri döner.
Fakat kendi tatmininiz için çıkıp çıkıp demeç vererek, altı boş, içi süslü cümlelerle dolu medya konuşmaları yaparak saygın bir muhalif birey olamazsınız. Eylemciyseniz, aktivistseniz, 6. Filo’ya git derken havaya kalkan sol elinizi hâlâ indirmemiş bir modadan kalma demeksiniz. O tarihten ileri gitmediğinizi göstermek yanında aklınız, Almanların utancı bir kitle katilinin kitaplarıyla konuşan biri olarak ilerleyebilirsiniz. Bu damga ile. Bu ara Türkiye’de sol, bir miktar böyle.
Eylem, haktır ve halkın hakkını savunmaktır. Bunu, yaratıcı modellerle geliştirmeyerek, öfkeyi akla dönüştürmeyerek sadece slogan olur, bir adım öteye varamazsınız. Herkesin yaptığını yaparak da, kağıtta kalmış fulaj izinden farkınız olmaz!
Mesele sırf muhalefet yapmak değil, iktidarı tutana, doğru şekilde yön verecek eleştiriler getirmektir. Oysa buralarda mesele, muhalefet yaparak iktidar olma gayretidir.
Bunun yapana belki faydası olur, bundan menfaati olur ama halka olmaz.