Bu yaz yıllardır izlenmiş olan en heyecanlı Dünya Kupalarından birine tanıklık ettik. Dünya Kupası’ndan kısa bir süre sonra, Süper Lig ve İngiltere Premier Ligi geçtiğimiz hafta geri döndü. İspanyol ve İtalyan liglerinin geri dönmesine de günler kaldı. Yaz sezonunun bitmesi ve lig futbolunun geri dönmesine rağmen hâlâ yaz döneminin sonuna kadar futbol dünyasını etkilemeye devam edecek olan bir etken var: Transfer Sezonu.
Günümüzde transfer sezonu FIFA yönetmelikleri altında iki etaptan oluşuyor. Bu transfer süreleri, yeni ve eski sezonu bağlayan 12 hafta boyunca devam eden etap ve sezonun ortasında maksimum 4 hafta süren ayrı bir etap olarak ikiye ayrılır. Ülkemizde ve Avrupa’nın büyük liglerinde bu 12 haftalık süre yaza denk gelirken 4 haftalık süre kışa denk gelir. Ama Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde sezon takvimi farkından dolayı bu süreler tam tersi durumdadır. Bu düzeni uluslararası sağlayan organizasyon FIFA’dır ve bu kuralların oluşturulması yakın bir geçmişe dayanır.
İLK DÜZENLEMELER
2002/03 sezonunun ardından ilk defa FIFA, oyuncu transferleri üzerine bir düzen kurar. Bunun öncesinde uluslararası futbolda çok net bir düzen yoktu. Takımlar tüm sezon süresince hem kendi hem de yabancı ülke takımlarından oyuncu alıp satma gücüne sahipti. Kısacası tüm sezon boyunca büyük bir sıklıkta oyuncu sirkülasyonu yaşanıyordu. Bu sistem sayesinde takımlar sakatlanan oyuncularının yerini doldurabiliyor, puan tablosu ile form bazında düşüşte olan takımların yıldız oyuncuları ucuz bonservis bedellerine büyük takımlara transfer olabiliyordu.
Bu düzen büyük takımlara kendilerini sezon içinde güçlendirmek için bir fırsat olurken özellikle küçük takımlar için büyük bir baş ağrısı sebebi oluyordu. Beklentilerin üstünde performans gösteren bir takımın oyuncuları sezon sırasında ligin devleri tarafından satın alınabiliyordu. 2003 yılının ardından bu sistemin değişmesi üzerine oyuncuların sezon ortasında sadece FIFA tarafından belirlenmiş sürede transfer olmasına izin verilmeye başlandı. Bu sayede hem taraftar duygusal olarak hem de teknik ekip taktiksel olarak oyuncularına büyük bir rahatlıkla bağlanabilmeye rahatlığına sahip olmuş oldu. Buna ek olarak, sakatlanan veya teknik direktör ile atışan oyuncuların yerini sezon ortası yapılan transferler yerine genç oyuncular gelmeye başladı. Yani yeni sistem ile takımların ligleri kontrolleri altına almaları engellenmiş ve gençlerin gelişmesi için bir şans verilmiş oluyordu. Ama bu değişikler bazıları için sadece teoride oldu.
DÜZENİ BOZANLAR
2013/14 sezonunun kış transfer sezonunda Chelsea’nin İspanyol oyuncusu Juan Mata’nın, Manchester United’a transferinin ardından İngiltere’de sezon ortasında transfer yapılması gündem konusu olmuştu. Zamanın Manchester City Teknik Direktörü Manuel Pellegrini ve Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger bu uygulamayı, takımların dengesini bozduğu ve oynadıkları takımlara karşı bir adaletsizlik olduğu gerekçesiyle eleştirmişlerdi. Bazı futbol eleştirmenlerine göre bu yeni sistemde belirlenmiş bir süre olması eski sistemin aynısıdır ve Juan Mata’nın transferi de bunun göstergesiydi. FIFA yeni sistemi ile de her takımı memnun edememişti. Bunun üzerine FIFA uğraşlarını ‘finansal fair play’ üzerine yoğunlaştırdı. Ama bu uygulama da pürüzsüz değildi.
Finansal fair play kuralları ile FIFA kulüplerin bir yılda belirli bir paranın üzerinde harcama yapmasını önlemeyi hedefledi. Prensipte bu uygulama ile herhangi bir ligde finansal olarak üstün olan bir takım, lige yeni çıkmış finansal güçsüzlük içinde olan bir takıma karşı büyük bir harcama farkına sahip olamayacaktı. Ama bu kural da, önceki FIFA uygulamaları gibi, sıkıca eleştirildi.
Geçen yaz transfer sezonunun açık ara en akılda kalıcı anı şüphesiz Neymar’ın 200 milyon Euro’yu aşan bir bedel ile Barcelona’dan PSG’ye transferiydi. Bu transfer başlı başına FIFA’nın PSG’ye karşı finansal fair play soruşturması açmasına sebep olmuştu ama sonunda PSG suçsuz bulunmuştu. PSG’nin asıl başarısı bu transferin ardından genç yıldız Mbappe’yi 135 milyon Euro karşılığında takımlarına katmaları olmuştu. FIFA’nın fair play uygulaması kapsamında olması için de resmi olarak Mbappe ilk sezonunu PSG’de kiralık olarak geçirdi, ikinci sezonunda bonservis bedeli ile takıma temelli katıldı. Kiralık olmasına rağmen sözleşmesindeki “satın alma zorunluluğu” maddesi ile transfer aslında 1 yıl önceden kesinleşmişti. Bu sene de Sime Vrsaljko ve Danny Ings gibi yıldızlar da aynı bu şekilde transfer oldular ve bu düzenin artması bekleniyor. Bu şekilde takımlar hem kendilerini finansal olarak rahatlatma lüksüne sahip oluyor, hem de büyük transferlerin FIFA yaptırımlarından kaçmasını sağlayabiliyor.
Futbolda transfer düzenleri yıllardır eleştiriliyor. İlk önce düzensiz ve esnek bir sistem ile başlayan transfer sistemi, 2003 yılında FIFA tarafından düzenlendi ama ancak eleştiriler bitmedi. FIFA’nın fair play kuralları ile futbol devlerinin güçlerini kısıtlama çabasının da başarısı tartışılıyor. FIFA’nın doğru ve net kuralı bulmadığı bir gerçek, bunun üzerine uğraştığı da bariz. Bir sporsever olarak bazen izlediğimiz takımların sadece sahadaki maçtan ibaret olmadığını hatırlamamız gerekir.