Ağustos ayı Tel Aviv şehrinde kültür ve sanat etkinlikleri açısından hareketli ve renkli bir dönem oldu.
Görünmez adam Liu Bolin
Ağustos ayında Tel Aviv’deki sayısı ilginç etkinlikten katıldığım birkaçını paylaşmak istiyorum. İlki, hiçbir kavrama tam olarak sığmayan, uluslararası üne sahip, sıra dışı bir sanatçı, ressam, heykeltıraş ve fotoğrafçı Çinli Liu Bolin’in ‘Solo Show in Tel Aviv’ sergisiydi. Sanatçının da katıldığı görkemli açılış gecesi yoğun ilgiyle Tel Aviv Gallery 32’de gerçekleşti. Sanat dünyasında ‘The Invisible Man /Görünmez Adam’ olarak tanınan Çinli Liu Bolin, kamuflajı bir sanat eylemine dönüştürüyor ve kendini, seçtiği bir fonla aynı desene boyayarak gizlenip görünmezliğe ulaşıyor.
Bolin, 1973’te Çin’de doğdu, yaşamını ve çalışmalarının halen Pekin’de sürdürüyor. Louvre Müzesi, Centre Pompidou, Renaud, Moncler firması gibi ünlü müze, firma ve markaların davetlisi olarak sanatını sergiliyor.
Bolin, ‘Şehirde Saklanmak /Hiding in the City’ serisini Kasım 2015’te Pekin Sanatçı Köyü Suo Jia Cun için başlatmıştı. O güne değin Asya’daki en büyük sanatçı topluluğunu barındıran Suo Jia Cun’da çalışmalarını sürdüren sanatçı, yıkım sırasında da oradaydı. Yıkımın getirdiği duygusallıkla harekete geçen Liu, hükümetin korumadığı Çinli sanatçılara ilgi çekmek amacıyla sessiz bir protesto olarak sanatını kullanmaya karar verdi. Pekin’de farklı arka planlara kendi vücudunu resmederek, Çinli sanatçıların sosyal statü edinimleri ve sıklıkla fiziksel çevreleri ile karşılaştıkları sorunları ortaya koymak için bir alan yarattı.
Keshet Eilon Ustalık Sınıfı Gala Konseri
Dinler ve kültürler arası bir köprü, uluslararası isim yapmış bir hümanizm sembolü, klasik müziğe destek ve öncülük eden bir kibutz... Kibutz Keshet Eilon, Kuzey Galile’de 1990’da seçkin müzisyenler tarafından İsrailli ve Rusya’dan göç etmiş yetenekli gençleri yetiştirmek için kurulmuş bir müzik ve eğitim merkezi. Kurucuları arasında Shlomo Mintz gibi dünyaca ünlü virtüözleri bulunuyor. Yıllarla büyüyen ve tanınan merkezin misyonu genç yeteneklere destek ve kaynak yeri olabilmek.
Keshet Eilon’da her yıl üç hafta süren bir uluslararası keman semineri düzenleniyor. Bu seminere katılan öğrenciler dünyanın çeşitli ülkelerinden keman ustalarıyla çalışmalar yapıyor. Bir zamanlar 12 kişiyle çalışan Keshet bugün dünyaca tanınmış bir merkez olarak 300’e yakın, yaşları 7 ile 20 arası değişen başvuranlardan sadece 55 - 60 öğrenciyi kabul edebiliyor. Katılımcılar arasında Arap ve Dürzi kemancılar da var. Öğrenciler, Haim Taub, Edward Grach, Itzhak Rashkovsky, Ani Schnarch, Vadim Gluzman ve Hagai Shaham gibi keman ustalarında dersler alıyor. Her sene bu seminere katılanlarla Tel Aviv’de konser düzenleniyor. İsrail’in 70. yılını, kibutzun ise 28. yılını kutlayan bu seneki konser, kalabalık seyirci eşliğinde 8 Ağustos’ta gerçekleşti. İzleyiciler arasında ünlü sanatçılar da yer aldı. Bunların biri, “Bizleri ayakta tutan geleneklerimiz, her alanda olduğu gibi, sanatta da hocalardan talebelere geçecek” diyen, Damdaki Kemancı’nın ünlü Tevye’si Haim Topol’du.
Gecenin sunuculuğunu Keshet Eilon’un Müzikal Direktörü İtzhak Ravhkovsky üstlendi. Üç saate yakın süren konserde genç yetenekler Mendelssohn, Beethoven, Gil Shohat, Vivaldi, Haydn, Mozart, Amit Peled, John Williams’ın ‘Schindler List’ ve Max Bruch’un ‘Kol Nidrei’sini seslendirdi. Son bölümde Ensemble Keshet Eilon, ‘Israel 70’ başlığıyla ülkenin çeşitli melodilerini çaldı. Benim için gecenin sürprizi Türk keman virtüözü Arda Karakaya’nın sahnede yer almasıydı. Konser sonrası kendisiyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Arda 1991’de dünyaya gelmiş, ilk keman dersini 9 yaşında Alaattin Canbay’dan almış. Van’da konser vermeye gelen Cihat Aşkın onu dinledikten sonra Arda’yı Ankara Devlet Konservatuvarına yönlendirmiş. 2011’de lisans eğitimini sınıf atlayarak ve keman dalı birincisi olarak bitirmiş. Arda, mezuniyet sonrası çalışmalarına Avusturya’da devam etti. Eğitimi süresince Cihat Aşkın, Joshua Epstein, Svetlin Roussev, İtzhak Rashkovsky, Mincho Minchev, Lutsia İbragimova gibi pek çok sanatçı ile çalıştı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Araştırma Görevlisi olan Arda, Londra Kraliyet Müzik Okulunda Performans Master’ı yapmaya hak kazanarak, Kraliyet Müzik Okulları Birleşik Kurulu tarafından tam burs verilen ilk Türk keman sanatçısı oldu. Halen hocası Itzhak Rashkovsky ile çalışmalarına devam ediyor.
Londra’da Master yaparken Hocası Rashkovsky tarafından Keshet Eilon’a davet edilen Arda, üç haftalığına kibutza geldi. Kendi tabiriyle, keman kampında dünyanın çeşitli yerlerinden gelen gençlerle birlikte çalmamın keyfini yaşadı.
Parkta Verdi’nin ‘Nabucco’sunu dinlemek
Yeni İsrael Opera ve Rishon Lezion Senfoni Orkestrasının, Ganei Yehoshua Parkında halka açık sahnelediği Verdi’nin ‘Nabucco’su dinlemek eşsiz bir deneyimdi. Oldukça geniş olan parkta, belediyenin düzenlediği iskemleler dışında, çimenlerde yayılarak yıldızlar eşliğinde Nabucco’yu seyrettim.
Opera ilk kez 1842’de Milano’da sahnelenmiş. Opera öncesinde Tel Aviv Belediye Başkanı Ron Huldai söz aldı: “16 senedir bu parkta düzenlenen opera geleneğimizde sadece eğlence sunmuyoruz, aynı zamanda bilgilerinizi de zenginleştirmeyi amaçlıyoruz. İsrail’in 70. yılını kutladığımız bu sene için, halen düşündürücü ve güncel konuları içeren Nabucco Operasını seçtik. Babil sürgünü ve Bet Amikdaş’ın yıkımını konu alan operada Verdi, sürgün hikâyesinden ilham alıp Babil Kralı Nabukadnezzar, Pers Kralı Koreş ve tarihten birçok isim kullanarak karışık bir tarihi salata yapmış. Fakat değişmeyen şeyler de vardır, müzik gibi... Bu konuda Verdi tam puan alıyor...” dedi.
Babil Kralı Nabukadnezzar Yahudi ordusunu yenerek, Yeruşalayim’e girmişti. Yahudilerin elinde rehin bulunan kızı Fenena nedeniyle kenti yakıp yıkamamaktaydı. Fenena, kendisine âşık olan Yahudi Kralı Yuda’nın yeğeni İsmael tarafından bırakılınca Nabucco Yahudileri tutuklar, kenti ve Büyük Tapınağı yerle bir eder. Diğer yanda Nabucco’nun bir tutsaktan olan büyük kızı Abigaile bu gerçeği bir rastlantı sonucu öğrenerek Fenena ve Yahudi tutsakların öldürülmesi için emir verir. Bu arada Babil Kralının savaşta öldüğü haberi yayılmış, haberin gerçek olmadığı anlaşılmış, ancak Kral aklını yitirmiş olarak dönmüştür. Abigaile bu fırsatı kaçırmaz; Fenena ve Yahudilerin ölümü için bir emir imzalatır. Emir uygulanacağı sırada dışarıdan halkın seslerini duyan Nabucco birden her şeyi hatırlar, Yahudilere yurtlarına dönebileceklerini söyler, Abigaile zehir içerek ölür. Yahudi başrahibi Zaccaria Kral Nabucco’yu takdis edip mutlu bir yaşam dilerken perde iner.
Dört perdelik operanın, üçüncü perdesinin ikinci sahnesinde Yahudiler Babil’de Fırat Nehri kıyısında toplanıp, vatan hasretini ifade eden, operanın en bilinen şarkısını koro halinde söyler. Bu şarkı Yahudi köleler aryası ‘Va Pensiero’dur. Yahudilerin MÖ 586-537 yılları arası yaşamış oldukları Babil esaretini ve vatan özlemini konu alır. Bu aryanın kaynağı Teilim’deki 137. Mizmor’dur.
“Babil ırmakları kıyısında oturup / Siyon’u andıkça ağladık;
Çevredeki kavaklara / Lirlerimizi astık.
Çünkü orada bizi tutsak edenler bizden ezgiler, / Bize zulmedenler bizden şenlik istiyor,
Siyon ezgilerinden birini okuyun bize!” diyorlardı. / Nasıl okuyabiliriz RAB’bin ezgisini el toprağında?
Ey Yeruşalim, seni unutursam, / Sağ elim kurusun.
Seni anmaz, / Yeruşalim’i en büyük sevincimden üstün tutmazsam, / Dilim damağıma yapışsın!”