YOM KiPUR

Yahudi takvimindeki en önemli ve en kutsal gün olan Yom Kipur, yıl boyunca tutulan oruçlar içinde Tora’da açık olarak belirtilen tek oruç günüdür. Roş Aşana ile başlayan On Teşuva Günü- Aseret Yeme Teşuva’nın doruk noktası olan Yom Kipur’da tüm dünya Yahudileri Tanrı’ya karşı olan günahlarını samimiyetle itiraf eder ve bunların affedilmesi için Tanrı’ya yalvarıp dua eder. Yom Kipur orucu bu yıl 18 Eylül Salı akşamüstü başlıyor.

Nazlı DOENYAS Kavram
12 Eylül 2018 Çarşamba

Şabatların Şabat’ı olarak da adlandırılan ve tüm dünya Yahudileri için bir oruç, itiraf, kendi içine, Tanrı’ya dönüş günü olan Yom Kipur, aynı zamanda dünyada var olan her ruhun kendi özüne, kendi içindeki Kutsalların Kutsalı’na en yakın olduğu eşsiz bir gündür.

Sadece bu gün, 10 Tişri günü, ruhun en iç boyutunun kendini gösterdiği ve dışarıya açıkça yansıdığı gündür.

Ruhun bu boyutu “yehida-bir’lik” ruhlarımızın ‘bir’liğini temsil eder. Bu ‘bir’lik, tüm dağılma, parçalanma, bölünme, çoğunluk/azınlık kavramlarını aşar. Tanrı’dan başka hiçbir şey olmadığı, her şeyin Tanrı’nın parçası olduğu, ayrı ayrı varlıklar değil, herkesin ‘bir’ ve birbirine bağlı olduğu, Tanrı’dan ayrı değil, Tanrı’nın içinde var olduğu, Tanrı ile ‘bir’ olduğu gerçeği, ruhun derinliklerinde hissedilir.

Biliyor muyuz?

İkinci On Söz Tabletleri: Yahudi geleneğine göre, Tişri ayının 10. günü, Moşe Rabenu Sina Dağından ikinci On Söz tabletleri ile iner ve yine 10 Tişri’de İsrail Halkı’na, Tanrı’nın, altın buzağı günahını tamamen affettiğinin müjdesini verir.  İlahi affediliş ve onarım, bu günün spiritüel yapısına damgasını vurur. Tora’nın ikinci kez veriliş günü olarak sayılan bu gün, insanların Tanrı ile ilişkilerindeki açıkları kapama fırsatı bulacakları eşsiz bir gündür.

Beyaz giyilmesi: Konu hakkında farklı yorumlar: bu günü fiziksellikten uzak, sinagogda dua ederek geçirdiğimiz için meleklere benzeriz, o yüzden beyaz giyeriz.  Beyaz giysiler, 120 yaşında giyeceğimiz kefeni ve ölümlü olduğumuzu bize hatırlatır ve içimizde teşuva yapma duygularını ateşler. Bu yüzden teşuvanın bu kadar önemli olduğu Yom Kipur’da beyaz giyeriz. Beyaz, kırmızı olan günahlarımızın Tanrı tarafından aklanıp bembeyaz hale getirileceğine olan inancımızı temsil eder. Beyaz, Koen Gadol’un Yom Kipur günü giydiği beyaz giysileri anımsatır.

Deri ayakkabı giyilmemesi: Deri ayakkabı giyilmez, ancak deri kemer takılabilir.

Beş dua: Normal günlerde Arvit, Şahrit ve Minha olarak üç dua yapılır. Şabat ve bayram günlerinde bu üç duaya, Musaf duası eklenir. Beşinci dua Neila, senede sadece bir kez, Yom Kipur’da yapılır.

Kal Nidre: Erev Yom Kipur Arvit duasının en benzersiz özelliği, Kal Nidre-‘Bütün Vaatlerim’ duasıdır. Bu dua ile sene içinde Tanrı’ya yapacağımızı vaat ettiğimiz ve Tanrı’ya karşı vermiş olduğumuz ve gerçekleştiremediğimiz bütün sözlerin iptalini dileriz.

Şema: Erev Yom Kipur Arvit duasında, her sabah ve akşam Şema duasında içimizden söylediğimiz “Baruh şem kevod malhuto leolam vaed” kısmını ilk kez bu akşam yüksek sesle söyleriz. Bütün Yom Kipur duaları boyunca da bu kısmı yüksek sesle söyleriz.

 Bir yoruma göre bunun sebebi, Yom Kipur’daki fiziksel kısıtlamalar sayesinde, bizlerin de birer melek konumunda olmamızdır.

Yona’nın Kitabı: Yom Kipur Minha duasında okunan Yona’nın Kitabı, halkının teşuva yapması sonucu yok olmaktan kurtulan Asur’un Nineve şehrinden bahseder. Kurtuluş halkın oruç tutup çuvallara bürünmesiyle değil, hareketlerini ve yaşam tarzlarını değiştirmeleri sonucu gelir. Ayrıca Yona’nın Tanrı’dan kaçamadığı gibi, insanların yaptıkları da Tanrı’nın gözünden kaçmaz. Buna ek olarak kitapta Tanrı’nın sonsuz merhameti, samimi olarak teşuva yapıldığı takdirde verilmiş olan negatif yargıların bile değişebileceği mesajı verilir. İki keçi: Yom Kipur’da Bet Amikdaş’a birbirinin aynı olan iki keçi getirilirdi. Koen Gadol iki kura çekerdi, birinin üstünde ‘Azazel’e’, diğerinin üstünde ‘Aşem’e’ yazardı. Üzerinde Aşem’e yazan kuranın çıktığı keçi, Tanrı’ya korban olarak sunulurdu. Koen Gadol, İsrael halkının günahlarını diğer keçi- Azazel’e gidecek olanın- üzerine itiraf eder, ve keçi üzerinde tüm halkın günahlarını taşıyarak Yerulaşayim’in dışındaki çöl tepelerine bırakılırdı. (Günah keçisi terimi de buradan gelir.) Gelenekler bize Azazel’e giden keçinin boynuzlarına kırmızı bir iplik bağlandığını ve hayvan yollanmadan bu ipliğin yarısının alındığını anlatır. Eğer ritüel başarıya ulaştıysa elde kalan kırmızı ip beyaza dönüşür, bu da İsrailoğulları’nın günahlarının affedildiğini, saflığına geri döndüğünü sembolize ederdi.