Big Bang Nedir?

Bilim adamları, en basit diye düşünülen suyu yaratmak hevesindeyken iki hidrojenle bir oksijen atomunu bir araya getirip gerekli ateşleme sonucunda neyi gördüler? Bu oluşan patlama sonrasında âlimler ne düşündüler acaba? Ufacık bir su yaratma çabasının sebep olduğu patlamayla, yaradılışta var edilen suların ortaya çıkardığı patlama arasında epeyce büyük bir fark olması gerektiğini düşünüyorum. Bahsi geçen ‘Sonsuz Işık’ yaradılışı ilk defa yerine koyduğunda bir büyük patlama oluşmuş, adına ‘Big Bang’ diyenler olmuştur.

Eddi Anter Perspektif
24 Ekim 2018 Çarşamba

Galaktik yıl veya kozmik sene kavramı, solar sistemin samanyolu etrafında bir dönüşünü tamamlaması olarak bilinir. Bu dönüş yaklaşık 225 ile 250 milyon sene sürer.

Ortalama insan ömrünü 75 yıl alırsak galaktik boyutta yaşam süresi bu dünyanın yaklaşık dokuz saniyesine denk gelir. 75 yıllık yaşam (dünya zamanı boyutundaki ortalama bir ömür) burada güneşin Samanyolu denilen galaksi merkezinin çevresinde, kara delik etrafında, bir turunu 250 milyon yılda tamamladığından ötürü güneş zaman boyutunda dokuz saniyeyi biraz geçiyor.

İki farklı boyutta zamanı kıyaslamak belki bazı sorulara cevap getirecektir. Yaşadığımız hayat burada uzun gelse bile aslında epeyce kısaymış dedirtebilir. Bir göz açıp kapayıncaya kadar geçiyor dedikleri bu olsa gerek...

Aynı şekilde Kutsal Kitap’ta bahsedilen dördüncü günde Tanrı “Gökyüzü kubbesinde, gündüz ve geceyi birbirinden ayırmak için ışık kaynakları olsun” diyene kadar geçen her üç yaradılış gününü anlamak kolay olmasa da Güneş ve Ay’ın oluşumundan sonra gelen günlerin biri dünya zamanıyla yaklaşık 684.931 güne eşit sayılabilir.

Yaşadığımız yüzyılda laboratuvar ortamında her şeyi imal etmek kolaylaşırken, pek çok şeyi sıfırdan yaratmayı ümit eden insanoğlu, halen su, süt, kan veya spermi yapay olarak yapmayı beceremedi. Denemeler yapıldı ancak sonuca ulaşılmadı. Gün gelecek ve yapabilecekler mi acaba diye düşünmeden edemiyor, gülmeden geçemiyorum. Bilim adamları, en basit diye düşünülen suyu yaratmak hevesindeyken iki hidrojenle bir oksijen atomunu bir araya getirip gerekli ateşleme sonucunda neyi gördüler? Bu oluşan patlama sonrasında âlimler ne düşündüler acaba? 

Ufacık bir su yaratma çabasının sebep olduğu patlamayla, yaradılışta var edilen suların ortaya çıkardığı patlama arasında epeyce büyük bir fark olması gerektiğini düşünüyorum. Bahsi geçen ‘Sonsuz Işık’ yaradılışı ilk defa yerine koyduğunda bir büyük patlama oluşmuş, adına ‘Big Bang’ diyenler olmuştur. Bu patlama hem kabına sığamayan güçlü bir Nur ışığının gelmesinden kaynaklanabilir, hem de patlama, oluşturulan suyun içine göklerin yerleşmesi ile olması mümkündür. Hava ya da oksijenin ne gün yaratıldığı veya ortaya çıktığı bilinmiyor ancak Tanrı “Suyun içinde bir gök olsun ve suyla suyu birbirinden ayırsın”1 dediğinde, bahsi geçen suların içine yerleştirilen gökyüzü, oksijen dünyası, hava olsa gerek. Ardından sular, suların birbirinden,  sonradan kendilerinden ayrıldığını anlamamışlardır. Yaradılışta yalnızca bu bahsi geçen gün ‘iyi oldu’ lafı edilmez. Diğer günlerin her birinde yaratılanlar hakkında iyi oldu diye bahseder. Ya dünyanın ve içinde olanların yapıp edeceklerini görmenin verdiği üzüntüdür ya da suların ayrılmasının herhangi bir ikilik oluşturmasının O’nda yarattığı hüsrandır.

Oksijenin atom numarası 8’dir ve bu sayı 7’den, yani tam ve bütün olandan bir fazladır. Tamlık ve bütünlüğü ne olduğunu bilmek mümkün olmadığından, 8 sayısını algılamanın, akıl ve idrakin alabileceğinin bir üstü diye adlandırıyoruz. Hidrojenin ise atom numarası 1’dir. 1 sayısının manası, yine bilmek ve anlamaktan ötedir. Fakat iki hidrojenle bir oksijenin atom numarası / değeri toplamı 10 sayısına denk gelmektedir. 10 sayısı da kusursuz demektir.

“Su hayattır” veya “su azizdir” derken hayatın da kusursuz olması gerektiğine şahit oluyorum. Onu kusurlu yapan kimdir diye düşünmeden de edemiyorum.

Dünyamızın atmosferinde azot ve oksijen olmak üzere iki temel gaz bulunmaktadır. Bunlardan azot, yaklaşık yüzde 78’ini oluşturur ve tüm canlı dokularında bulunur. Atom numarası 7’dir. Güneş sisteminde güneş de dâhil olmak üzere yıldızlar ve gezegenlere bakıldığında her biri yüksek miktarda hidrojen içerir. Hidrojen, evrenin kütlesinin yüzde 75’ini oluşturan ve evrende en çok bulunan elementtir2.

Şimdi göklerle, yukarı ve aşağı suları, tüm varoluşu bir araya getirdiğimizi düşünün. Alttaki hidrojenle üstteki hidrojeni ve burada olan oksijenin yeniden birleştiğini ve sebep olacağı patlamayı hayal edin. Atmosferin gezegenlerle yeniden sıkışıp, ardından esneyip eski sonsuz haline döndüğünü tahayyül edelim. Yağmurun yağması üstteki suların alttaki sularla birleşme çabası değil midir zaten? Bu birleşme sonunda ortaya çıkacak olan sudur işte. ‘İşte su’ diye bahsi geçen cennetler anlaşıldı umarım. Yine de anladığınızda veya gördüğünüzde sadece ‘su su’ demeyin diye Zohar’da uyarıldığımızı hatırlayalım.

Bahsi geçen büyük patlama veya Big Bang, bir açıdan da bu şekilde izah edilmiş oluyor. Bilimsel olarak ya da bilim adamlarının bakış açısıyla, varoluşu, tüm mevcudiyeti, eski haline getirmeye çalışsak yine yeni bir patlamaya sebep olacaktır. Bu ayrımı Yapan, suyun içine varoluşu ve 180 bin tane âlemi Yerleştiren kendi içinde ‘tzim tzum’ denilen genişlemeyi oluşturmuştur. Açılan yer zaten uzay, alan ve mekân olgusunu başlatmıştır. Uzay da, sular da, evren de, varoluş da, her şey O’nunla birlikte O’nun parçasıdır, Bir’dir. Anlamayanlarsa biz!

 

 

1 Bereşit’ten alınmadır

2 Vikipedi Hidrojen tanımı