• Görgü tanıkları tarafından sinagogda “Tüm Yahudiler ölmeli” diye bağırdığı anlatılan ve bir süre sonra yaralı olarak teslim olan saldırganı, tarihin cilvesi gereği tedavi eden ekibin içinde başında Yahudi doktorlar yer alıyordu. Ekip lideri doktor Jeff Cohen, “İşim bu insanı yargılamak değil ona tıbbi olarak bakmak” dedi. Bu insanın simgelediklerine bakmak zaten başta siyasilerin görevi. KARİN KARAKAŞLI – www.gazeteduvar.com.tr
Tarih bize sol ideolojiyi; değişime, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, modernizme, hümanizme ve benzeri ilerici paradigmalara liderlik eden ideaların doğduğu merkez olarak öğretmiştir.
Bunun doğruluğu elbette tartışılmaz. Ancak tartışılması gereken de zaten ideal sol değil, bahsedilen ideal olanın bugüne yansıyan (diğer bir değişle geriye kalan) kısmının giderek içi boş bir yapıya doğru gerilemesi ve bize bu hissi yaşatan "sol ideoloji" sahibi erk sahiplerinin davranış ve söylemleridir.
İvo'ya içten bir yanıt olarak; içi boş bir solun faşist denecek ölçüde cahil olduğu coğrafyalarda, antisemit söylem dahil, her türlü ırkçılığın ivedilikle konuşulmasının şart olduğunu söylemem mümkün.
Ne yazık ki Türkiye böylesi bir yer. Türkiye'de sol, frenleri çalışmayan bir aracın yokuş aşağıya hızla inişi gibi çöküyor. Üstelik, yok oluş enerjisini de kendi içinden alarak ve 1980'den bu yana bu çöküş enerjisini yeniden üreterek.
Kendi toplumunu tanımayan, toplumu ile gerçekçi ortak hayalleri dahi olmayan, amiyane bir ifade ile "kapitalist bir koltuk sevdalısı" durumundaki Türkiye solu, entelektüel birikimini güncelleyememiş, dünya görüşünü güne adapte edememiş bir dip noktada.
Böylesi bir idea tutulmasındaki sol, antisemitizmi de bünyesine alır, faşizmi de.
Dünyada yaşanan ve kabul edilemez antisemit saldırılar ise, her yerde aynı endişeyi yaratmış durumda. Sinagog katliamının ardından, New York’un Brooklyn Heights ilçesindeki Union Temple sinagogunun iç merdivenlerine kimliği belirsiz kişiler tarafından "Tüm Yahudileri Öldürün" yazılırken, California’da bir sinagogun kapısına "tüm Yahudileri öldürün", duvarına ise Yahudiler hakkında küfürler yazıldı. Las Vegas’ta da Yahudi asıllı bir kişinin evine gamalı haçlar çizildi. Bu eylemlerle güven derinlemesine sorgulanır bir hale geldi. Ama öncelikle sorgulanan ABD demokrasisi. Devletlerin bu tür saldırılara geçit vermemek için, öncelikle devlet olarak kendi resmi dilinden ve buna paralel, ırkçı söyleme yakın duran her tür politikacıdan ve sözde kanaat önderinden arınması şart. Başta Trump'tan.
Güvensizlik tek başına bir duygu değil. Korku gibi, bir toplumun tamamına en hızlı yayılabilecek olgulardan birisi.
Başta, ağzı diline uymayan Trump'tan başlayarak, her sözcüğe dikkat edilmesinin sağlanması kaçınılmaz bir ihtiyaç. Çünkü net bir şekilde görülüyor ki; ırkçı söylemle ırkçı saldırı birbirleri ile doğru orantılı.
Ne yazık ki, en temel insan hakları ABD'de çiğnendi ve çiğnenmekte. Bunu kabul etmek mümkün değil!!
Ferhat Atik
http://www.kibrispostasi.com/c1-KIBRIS_POSTASI_GAZETESI/j229/a33673-Bir-pazar-yazisi
ANADOLU ve bizim Rumeli dediğimiz Selanik, Edirne, Gelibolu hattı sadece Osmanlı döneminde değil, fetihten önce de Helenistik devre kadar Yahudi yerleşimlerin görüldüğü yerdir. Miletos gibi zengin merkezlerde, Ephesus’ta tiyatro salonlarında abone olan Yahudilerin isimleri kazılıdır. Sardes şehrinde (Libya’nın başkenti) sinagog bulunmuştur. Kilisenin kurucusu St. Paul, yani haham Şaul Kilikya (Tarsus) Yahudisidir. Roma vatandaşlığını (civis) alan bir ailedendir. Şüphesiz Hadrianopolis (Edirne) ve Selanik, Yahudilerin yerleştiği bölgelerdi. Bizans dönemi Yahudiliği üzerine muhtelif eserler vardır. Benjamin Tudela gibi bir ortaçağ gezgininin raporu fevkalade önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun tarihinde Yahudi nüfusun yerleşim, sinagog ve hayır kurumlarının okullarının tasvirini yapan eserler azdır. Müdekkik Avrupalı Yahudi tarihçiler ülkemizdeki Yahudi geçmişinin tarihine bu anlamda çok eğilmemişlerdir.
1.CİLT: İSTANBUL
Avram Galanti gibi büyük üstadın kitapları ve makaleleri değerlendiriliyor, kullanılıyor ve yeni bulgular ışığında irdeleniyor. Naim Güleryüz çağdaş Türkiye’nin Yahudi tarihini araştıran isimlerin başında geliyor. Daha önce onun bugünkü Türkiye’deki sinagogları anlatan rehberinden bu sütunda bahsedilmişti. Güleryüz, “Trakya ve Anadolu’daki Yahudi Yerleşim Yerleri”ni Gözlem Yayınları’ndan iki cilt halinde çıkardı. Sinagoglar üzerinde detaylı bilgi veriliyor. Kitap, İstanbul’un yerleşim yerleri ve sinagogları ile başlıyor. Birinci ciltte Haliç, Silivri bölgesi, Marmara adaları, Boğaziçi ve Anadolu yakasındaki sinagoglar, mezarlıklara varıncaya kadar Beyoğlu-Galata bölgeleri ele alınıyor.
2. CİLTTE OLANLAR
İkinci ciltte de Trakya ve Anadolu ele alınmaktadır. Türkiye Museviliği hakkında bilgileri derleyen, yeni şeyler öğreten bir çalışma olduğu açık. Yıllar geçen araştırmalardan sonra bu anlamdaki literatüre elinden geldiğince inmiştir. Bu araştırmadan sonra yapılacak şey geniş Osmanlı arşivleri ve şeriyye sicilleri gibi şehrin topografyasına aydınlık getirecek, yeni malzemeye (arşivlere) inecek araştırmalardır. Ülkemiz Yahudi kültürünü ve mirasını anlamak için başvurulacak bir el kitabı.
İlber Ortaylı
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ilber-ortayli/kamplar-iskence-korkunc-41007791
The Washington Post devamını getirdi; ABD Başkanı’nın Yahudiler konusunda söylediği bir dizi talihsiz sözü hatırlattı ve “…bir talimatları yok, buna ihtiyaçları da yok ama gündemi onlar belirler ve günün sonunda başka birileri bu pis işleri onlar adına yapar” diyerek siyasi retoriğin etkisi ve önemi üzerinde durdu. CNN Türk ise sonuca odaklandı; Pittsburgh saldırısıyla birlikte 11 Eylül’den bu yana ABD’de de aşırı sağcı ve cihatçı terör saldırılarda ölenlerin sayısını açıkladı: 190 insan! Bu da tam olarak Yahudi düşmanlığı ve iç terör tehdidi… Medya manipülasyonu üzerine araştırmalarıyla tanınan Joan Donovan bu süreci analiz ederek, bu saldırıları, Amerika ve Avrupa’da aşırı sağın yükselişine; hem Yahudi küresel egemenliği hakkındaki Yahudi karşıtı komploların yayılması hem de daha güçlü sınırlar ve milliyetçi politikalara yönelik çağrıların artmasına bağladı. Bu değerlendirmeler haliyle ABD ve Avrupa basının neredeyse tamamının “Artık evimizde, okullarımızda, en kutsal saydığımız yerlerde bile güvende olamayacak mıyız?” sorusunu da beraberinde getiriyor. Bireysel silahlanma yasalarıyla bu nefretin önüne geçilip geçilemeyeceği sorgulanıyor. ABD’nin nefret söyleminin karşısında duracak iyi niyetli, sağduyulu açıklamalara ihtiyacı olduğunu söyleyen New York Times, Amerikalılara “Ülkeyi bir arada tutan değerleri anımsatabiliriz” çağrısında bulunuyor.
Kesip saklayacağımız ikinci fotoğraf: Bir ibadeti kutsal bir mekânda, güvenliğiniz için silahlı korumalar altında yerine getirmek! Bir insanın inancını hedef haline getirerek, onun yaşam hakkını elinden alamazsınız demek için… Peki, suçu yaratan nedir? Bir suçu oluşturan şeyin ne olduğunu bilmeden ona çözüm üretebilir misiniz? Ya da şöyle soralım; “Nefret suçlarını önlemenin yolunun, silahlanmayı kısıtlamak değil, ibadet yerlerine güvenlik güçlerinin yerleştirilmesi” olduğunu söyleyen siyasi söylemler, acaba fotoğrafın elimizde olmayan eksik parçası olabilir mi? Bu soruya yanıt bulduğumuzda bu berbat fotoğrafın eksik parçasını tamamlamak mümkün olabilir. Diğer türlü, siyaset günlük politikalar üzerinden sertleşerek patolojik bir olgu olarak varlığını sürdürürken, zihniyeti şiddetle beslenen bir toplumda, demokrasi en büyük fantezi olarak kalacaktır.
Belma Akçura
Beri tarafta ABD’nin Pensilvanya eyaletinde yer alan Pittsburgh şehrindeki bir sinagoga, Cumartesi sabahı düzenlenen silahlı saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti. 46 yaşındaki aşırı sağcı saldırgan Robert Bowers, bir tüfek ve üç tabancayla “Tree of Life” (Yaşam Ağacı) sinagogunu girerek, Şabat ayini yapan kalabalığa ateş açtı. Saldırıda dördü polis altı kişi de yaralandı.
Görgü tanıkları tarafından sinagogda “Tüm Yahudiler ölmeli” diye bağırdığı anlatılan ve bir süre sonra yaralı olarak teslim olan saldırganı, tarihin cilvesi gereği tedavi eden ekibin içinde Yahudi doktorlar yer alıyordu. Ekip lideri doktor Jeff Cohen, “İşim bu insanı yargılamak değil ona tıbbi olarak bakmak” dedi. Bu insanın simgelediklerine bakmak zaten başta siyasilerin görevi.
Beyaz bir Amerikalı olan Bowers, göçmen ve Yahudi karşıtı. Saldırısından hemen önce sosyal medya hesabına attığı mesajda bir Yahudi mülteci yardım derneğini, göçmenleri ABD’ye getirmekle suçlamış ve “İbrani Göçmen Yardım Toplumu (HIAS) işgalcileri getirip insanlarımızı öldürmek istiyor. Ben halkımın katledilmesini bekleyemem. İçeri giriyorum” diye yazmış.
Demokrat Parti’nin önde gelen isimlerine ve bir Yahudi olan George Soros’a gönderilen bombalı paketlerle birlikte düşünüldüğünde sinagog saldırısı sonrası şimdi ABD içerisinde bir kez daha giderek artan nefret söylemi ve yabancı düşmanlığı tartışılıyor. Hemfikir olunan nokta ise bireysel silahlanmaya sınır ve yasaklar getirilse bile nefret söylemi ile mücadelenin çok da belirleyici ve bir o kadar da zor olduğu. “Cihatçı terör” anlayışı aşırı sağcı saldırıları kapsamaya yetmiyor ne de olsa. Siyasi retoriğin önemi ve bu noktada popülist Başkan Donald Trump’ın demagojik söylemleri tartışmanın temel unsuru. Nitekim Trump, bu noktada da ABD’nin idam cezası kapsamını genişletmesi çağrısında bulunarak ve sinagogda silahlı koruma olması durumunda bu saldırının önlenebileceğini söyleyerek alışılageldik katkısını sundu.
Karin Karakaşlı
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/10/31/bahanesizlik-zamanlari-gelmedi-mi/
Bir yandan jeopolitik kaynaşmalar öte yandan İsrail içi toplumsal ayrışmalar İsrail siyasetinin yeni rotasını berraklaştırıyor. Aslında İsrail iç siyasetini ve dış siyaseti birbirlerini sürekli besleyen iki mekanizma haline gelmiş durumda. Bu ise İsrail siyasetçilerinini toplumla karşılaşmalarında güvenlik retoriğini sürekli diri tutmaları fırsatını veriyor. Toplumsal düzeyde güvenlikçi retorik dost ve düşman ikiliğini sürekli beslerken bir yandan da vatandaşlık kurumunu ve o kurumu işletecek toplumsal psikolojik tutkalları seyreltiyor. Bu açılardan bakılınca, İsrail siyaseti Arap dünyası ile taktiksel ittifaklarını kurumsal işbirliklerine yöneltme arzusunda. İsrail’in son yıllarda oldukça gün yüzüne çıkan Körfez Arap ülkeleriyle olan diplomasi arayışları bu politikanın bir dışavurumu olsa gerek.
İsrail siyasetinin sadece konvansiyonel hasım aktörlerin baskılarından muzdarip olmadığını eklemeliyiz. Yeni bir politik fenomen olarak Amerika Yahudi Cemaati İsrail siyasetinin toplumsal formasyonu ve bunun ötesinde devlet-din ilişkilerinin yöneliminde nüfuz sahibi olmak istiyor. İsrail ise son günlerde Amerikan Yahudi Cemaati’nden birçok liberal aktivisti havaalanı girişlerinde uzun ve yıldırıcı sorgulamalara tabi tutuyor. Bu sorgulamalar aktivistlerin ülkeye girişlerini engellemekten uzak olsa da, mevcut İsrail hükümetinin kendi politikalarına dışarıdan aktörlerin müdahelesine kapalı olduğu mesajını da iletiyor.
İsrail’in geleceğinin ne olacağı her geçen gün etkisini toplum, kültür ve siyaset üzerinde yitiren eski elitlerin kafalarını kurcalasa da Amerikalı Yahudiler’de bu tür sorulara cevap aramakla meşgul. İsrail ise siyaset düzleminde parçalı siyasi partileriyle ve devingen toplumsal aktörleriyle canlı bir görüntü veriyor. Fakat İsrail siyaseti yeni toplumsal aktörlerin, siyasi kültürün ve jeopolitiğin yükselişiyle çeşitlenen meydan okumalarla karşı karşıya. İsrail’in Ortadoğu’nun demokrasi vahası olma iddiası ve medeniyetler çatışması teziyle eş güdümlü politik konumlanışları sallantıda.
İsrail’de politika yapıcıların bir diğer gündemi İsrail ekonomisinde istihdam alanların dindar Yahudilere ve Arap nüfusa açılması konusu olarak öne çıkıyor. Son açıklanan istatistiki veriler dindar Yahudi kadınların istihdam süreçlerine katılımında artış görüldüğü izlenimini veriyor. Ekonominin kapsayıcılığı beraberinde eğitim olanlarının toplumun tüm kesimlerini kapsayacak şekilde genişletilmesini zorunlu kılıyor. İsrail’de dindarlar ise eğitim ve askere gitme gibi konu başlıklarında otonomilerini sürdürme konusunda ısrarcılar. Bu da İsrail’de seküler nüfusla dindar nüfus arasında dinmek bilmeyen gerilim hatlarının oluşmasına zaman zaman toplumsal kültürel çatışmalara yol açıyor. Kısa süre içerisinde bu duruma bir çözüm bulmak güç. İsrail’de seçim barajının oldukça düşük olması itibariyle dindar partilerin meclise girmeleri olağan bir durum. Dindar partilerin siyasi alanda aktif olmaları dindarların ve sekülerlerin arasındaki anlaşmazlıkların radikal bir aktivizme dönüşmesinin önündeki en önemli engellerden.
İsrail içerisinde yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Arap’la ilişkilerinin demokratik bir politik sistemde anayasal vatandaşlık altında sürdürüp sürdürülüp sürdürülmeyeceği sorusu anlamlı. İsrail hem Gazze hem Batı Şeria’da Filistinlilerle karşı karşıya geliyor ve kendi iç politik kültüründe etno-dini referansları görünür kılmaya ve temel referans almaya çalışıyor. İsrail’in politik, bürokratik, askeri organlarının taşıyıcıları olarak kurumlar ve elitler düzeyinde temel referansları olarak dinsel ve milliyetçi kavramları esas alıyorlar. Fakat bu durum bir yandan, İsrail’in Yahudi olmayan veya Yahudi olup da bu türden vurguları politikanın temel belirleyicisi olmasından rahatsız olan vatandaşlarını önemli ölçüde İsrail’in var olan politik düzenine karşı cephe almayı zorunlu kılıyor. Değişmesi kısa vadede mümkün gözükmeyen politik iklim toplumsal mobilizasyonların yeni birer ifade aracı olarak kullanılmasına kapı açıyor.
Gökhan Çınkara
https://www.yenisafak.com/hayat/tahterevallideki-israil-siyaseti-3405601
İstanbul Havalimanı’nın açılış törenine birçok devlet adamıyla birlikte dini önderler de katıldı. Törenin başında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş dua okudu.Rum Patriği Bartholomeos, Ermeni Patrik Vekili Aram Ateşyan, Türkiye Musevileri Hahambaşısı İsak Haleva, Süryani Ortodoks Kilisesi Metropoliti Mor Filüksinos Yusuf Çetin ülkemizin bu önemli anını paylaşan isimler arasındaydı.
Havaalanına gelecek vatandaşların ibadetlerini yerine getirebilmesi için hâlen bir cami inşa ediliyor. Ayrıca havalimanı oldukça büyük olduğu için farklı noktalarda yolcuların yararlanabileceği 33 mescit kurulacak. Burada Diyanet’in belirleyeceği din adamları görev yapacak. Açılışta bu isimlerden biri olan Abdussamet Karadayı ile karşılaştık.
Yeni havalimanı uluslararası kimliğiyle daha fazla öne çıkacak. O hâlde Hıristiyanlar, Museviler ve başka inançlardan yolcuların da ibadetlerini yerine getirebilmesi için dini sembollerinin yer alacağı Prayer Room (Dua Odası) kurulmalı. Gelişmiş birçok ülkenin önemli havalimanlarında böyle bölümler var.
Hakan Çelik
https://www.posta.com.tr/yazarlar/hakan-celik/suleyman-soylu-nasil-basardi-2063447
Netten okumalar
http://fehmikoru.com/suriyede-isler-karisik-ama-israilin-isleri-yolunda-hem-de-bayagi-yolunda/
https://marksist.org/icerik/Teori/10733/Sistematik-yalan-siyaseti,-komploculuk-ve-sol-politika
https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/haymatlostan-isgale-balfour-deklarasyonu/1300781#
https://www.artigercek.com/yazarlar/ayse-duzkan/pittsburgh-da-ne-oldu
https://odatv.com/gazze-krizi-nasil-cozulur-29101817.html
https://www.haberturk.com/yazarlar/ayse-ozek-karasu/2197954-cani-ama-terorist-degil
http://qha.com.ua/tr/kultur-sanat/baskasinin-duasi-kanada-da-seyircilerle-bulustu/174669/
https://www.turkisrael.org.il/single-post/2018/10/30/GOLDA
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/1131443/Asil_basari_mutluluk.html
http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/yaman-toruner/amerikali-yahudiler-ve-israil-2772738/
Takılan tweetler
(((rivokkk))) @Rivokhay 1 Kas
Nakkaştepe musevi mezarlığı’nın bitmeyen yağması.. belediyesinden, gecekonducusuna, yasak avcısına kadar.. Ayıp artık
https://twitter.com/Rivokhay/status/1058008416579403776
Türk Dış Politikası @TrDisPolitika 31 Eki
Şubat 1929: Cumhuriyet gazetesi "Osmanlı sarayında Yahudi saltanatı" başlıklı uzun bir yazı dizi yayımladı.
https://twitter.com/TrDisPolitika/status/1057661653397966848
Retro Beşiktaş @retrobesiktas 27 Eki
Barkhobalı oyuncuların katılmasının ardından Beşiktaş Basketbol Takımı / 1940 Not: Beşiktaş Basketbol Takımı ilk olarak 1933’te kurulmuş; ancak 1936’dan sonra dağılmıştır. 1940‘ta Musevi takımı Barkhoba kapanmış, takımdaki oyuncular Beşiktaş’a geçerek takımı tekrar kurmuşlardır.
https://twitter.com/retrobesiktas/status/1056226513299931143
"Hafta sonunda dünya Pittsburgh'daki sinagog baskınında öldürülenlerin yasını tutarken Almanya'da, eş başkanlarından biri Yahudi soykırımını 'tarihin kuş pisliği' olarak nitelendiren AfD partisi, temsil edilmediği son eyaletin de parlamentosuna giriyordu"
https://www.dw.com/tr/yorum-se%C3%A7men-b%C4%B1kt%C4%B1/a-46069760
https://twitter.com/dw_turkce/status/1056927542643437576
Manfred Rosenberg @4PawShop 3 Kas
Pittsburgh Post-Gazette Honors Synagogue Victims With Jewish Mourner's Prayer http://dlvr.it/QqNl92 http://bit.ly/2wTtJV #news #dailynews #breakingnews
https://twitter.com/4PawShop/status/1058840766225645569
engin balım @enginbalim 3 Kas
Pittsburgh’taki Sinagog saldırısı, 15 Kasım 2003 günü neve şalom ve şişli sinagog’larında eş zamanlı patlayan bombalarla yitirdiğimiz Yahudi ve Müslüman vatandaşlarımızı çok büyük 1devlet töreni ile anmak için, keşke vesile olsa ve dünyaya İstanbul’dan büyük bir mesaj verebilsek
https://twitter.com/enginbalim/status/1058749777217835008