20 Kasım akşamı Schneidertempel Sanat Merkezinde gerçekleşecek ’Duo Shira’ konseri için rezervasyonlarınızı önceden yapmanızı tavsiye ederim.
İbranicede ezgi veya şiir anlamına gelen ‘Shira’ sözcüğü, bu iki müzisyenin sanatsal işbirliğini mükemmel bir şekilde betimliyor. Onları buluşturan Yahudi ve İsrail müziğine, özellikle de Judeo-Espanyol müziğine olan tutkuları olmuş. Böyle başlamış heyecan verici bu müzik yolculuğu, birbirinden şiirsel ezgiler dünyasının keşfi, vokal ile gitar arasındaki mahrem sohbette ses bularak… Viyana’da yaşayan İsrailli soprano Shria Karmon, Berlin Komische Oper ve Konzerthaus’un yanı sıra Bozen, Strassburg ve Saarbrücken Operalarında da sahne almış. Viyana’da yaşayan orkestra şefi ve gitarist Ronen Nissan ise kısa süre öncesine kadar Tulln St. Stephan Korosu ve Oda Orkestrasının müzik direktörüydü.
Konser öncesinde bizi bu değerli sanatçılarla bir araya getiren ve organizasyonu yapan Avusturya Kültür Ofisi ile Schneidertempel Sanat Merkezi’ne teşekkür ediyoruz.
Shira Karmon
İsrailli soprano, ‘Parlaklık ve sahne mevcudiyeti ile dolu bir ses’ olarak tanınıyor. Shira Karmon ilk çıkısını Almanya'daki Saarländisches Staatsthetaer Saarbrücken'de yaptı. Fransa'daki Opéra National de Rhin'de ve Aşağı Bavyera eyaletinde, Hamburg'da (Kammeroper), Komische Oper ve Neuköllner Oper'de gösteri yapmaya davet edildi. Rolleri arasında La Boheme'deki ‘Mimi’, Le Nozze di Figaro'da ‘Kontes’, Don Giovanni'de ‘Donna Elvira’, Cosi fan tutte ‘Fiordiligi’ ve Tales of Hoffmann'da ‘Giulietta’ yer alıyor.
Tel Aviv'deki 40. Uluslararası Arthur Rubinstein Piyano Komitesinin açılış galasında ve Beethoven'ın ‘Koral Fantazisi’nde Stravinsky'nin ‘Les Noces’un soprano parçasını söyledi.
Karmon, Giancarlo del Monaco, John Cox, Federico Davia, Bruno Berger-Gorski ve Stuart Bedford, Bruno Rigacci, Hiroaki Masuda, Heiko M. Förster, Jeanpierre Faber ve Walter Kobéra'nın yönetiminde çalıştı.
Ronen Nissan
Ronen Nissan, İsrail'de doğdu. Çok yönlü bir orkestra şefi ve aranjör olarak senfonik ve kutsal müzik repertuarları, film müziği ve hatta tango projeleriyle ilgilenmekte. Nissan, yakın zamana kadar düzenli olarak kutsal müzik performansları sergileyen St. Stephan Korosu ve Oda Orkestrasının (Tulln, Avusturya) müzik direktörü olarak görev yaptı. Viyana'nın ana sinagogunun koro şefliğini ve Neue Oper Wien (Viyana Yeni Operası) ve Wiener Oper Theater’da (Viyana Opera Tiyatrosu) asistanlık yaptı.
Eylül 2014'te Nissan, Beethoven’in Dokuzuncu Senfonisi'yle Bohuslav Martinu Filarmoni Orkestrası (Çek Cumhuriyeti) arasında bir performans sergiledi. Bundan sonra, kutsal müziğin desteklenmesine yaptığı katkılardan dolayı Avusturya Piskoposu tarafından Bronz Madalya verildi.
İsrail Filarmoni Orkestrası genç yetişkinler için, İsrail Netanya Kibbutz Orkestrası ve Aşdod Senfoni Orkestrası için bir dizi konser de yönetti. Ronen Nissan ayrıca, Avrupa Oda Orkestrası Ruhunu (Avusturya) İsrail'de iki konser turuna da taşıdı. İtalya (Orchestra Sinfonica di Terni), Çek Cumhuriyeti (Budweis Kammerphilharmonie), Arjantin (Santa Fe, Rosario, Parana ve Bahia Blanca), Lihtenştayn ve Türkiye'de çeşitli orkestralarla çalıştı.
Ronen Nissan da aktif bir aranjör ve gitarist. Avusturya, İsveç ve Türkiye'de gerçekleştirdiği Viyana Tango Beşlisi’ne liderlik ediyor. Duo Shira'nın bir parçası olarak eski Yahudi İspanyol müziği performanslarında şarkıcı Shira Karmon'la beraber çalışıyor.
Gitarı seçmenizin nedeni ne oldu?
Ronen Nissan: Aslında gitar benim için seçildi. Yedi yaşındayken okuldaki müzik hocam sayesinde gitarı ilk defa elime aldım ve o zamandan beri de hayatımda. Benimle bütünleşen bu enstrüman farklı müzik dünyalarını keşfetmemi sağladı. Klasik müzik, rock, latin müziği, tango, flamenko ve tabii ki Yahudi müziğini.
Şarkı söylemeye nasıl başladınız?
Shira Karmon: Çocukluğumdan beri müziğin birçok türü ile büyüdüm. Babam piyano akortçusu ve ressam. Her iki ebeveynim de Bach, Beethoven, Schubert, Mozart, Pink Floyd, Flamenko, Beatles, Brezilya müziği, Paco de Lucia, büyük caz piyanisti Oscar Peterson ve daha pek çok kişinin kayıtlarını dinleyerek bana ilham verdi. Kendimi hatırladığımdan beri şarkı söylüyorum. İlkokulda, ulusal törenlerde bana özel solo bölümler verildi, daha sonra caz şarkıcısı ya Madrigal şarkıcısı olmak istedim. Bu isteğim Macar dramatik soprano olan ilk önemli ses öğretmenim ile tanışana kadar sürdü. Macar hocam sahne rengimi keşfetmeme yardımcı oldu ve beni müzik tiyatrosuna yönlendirdi. Opera! Operayı bir kez hissettim ve bunun geri dönüş yoktu. Beni çok etkileyen iki şey daha var. Julia Migenes-Johnson ile Carmen filmi. Ve eski caz grubu ‘Orient’ konseri. Bu müzikal yolculuklarda yüksek enerjiyi deneyimledikten sonra sanatçı olmak istediğime karar verdim
Ronen ve Shira, bize tanışma hikâyenizi anlatır mısınız? Nasıl beraber müzik yapmaya karar verdiniz?
Tanışmamız ile ilgili komik şey İsrail’de değil de Viyana’da tanışmış olmamız. Aslında İsrail'in Ramat Gan kentindeki aynı mahalleden geliyoruz. Ebeveynlerimiz hâlâ birbirinden yaklaşık 300 metre uzakta yaşıyorlar. İlk işbirliğimiz (Avusturya'da zengin bir gelenek olan) kutsal müziği gerçekleştiren bir solist ve orkestra şefi olarak karşı karşıya gelerek gerçekleşti. Ortak birçok zevkimiz vardı. Hem Yahudi hem de İspanyol müziğine olan ortak sevgimizi çok çabuk keşfettik. Bir proje yaptık ve ismini ‘Duo Shira’ koyduk. Bu ismi, adımı taşıdığı için değil, Shira İbranicede şarkı söylemek veya şiir anlamına geldiği için ve “Daha iyi ne olabilir?” diye düşündük.
Hangi müzisyenlerin üzerinizde etkisi oldu ve neden?
Ronen: Bir sanatçının müzik hayatı boyunca, müzik eğitimi aldığı yıllarda, kendisinde olumlu izlenim bırakan, ilham kaynağı olan birçok büyük sanatçıyla karşılaşır her zaman. Burada bizi etkileyen tüm öğretmenleri, şarkıcıları, enstrümanları, yönetmenleri ve diğer sanatçıları listeleyemeyiz ama onlar oradadır. Onların etkisi bugün bizi sanatçı yapan şeydir.
S: İki sanatçıyı seçmem gerekseydi biri mutlaka Anne Sophie von Otter olurdu. İnanılmaz bir müzikalliği ve tekniği var. Kendisinden çok ilham alıyorum. Mükemmel bir ifade yeteneğine ve hâlâ sıcak bir sese sahip.
Diğeri ise Maria Calas; bestelerin manasını ne kadar iyi anladığını, şarkı söyleme sanatına olan trajik bağlılığı beni gözyaşlarına sürükledi.
En unutamadığınız konseriniz hangisi?
R ve S: Kısa bir süre önce gerçekleştirdiğimiz Leonard Bernstein'ın ‘Senfoni Jermeiah’nı söyleyebiliriz. Bu dinleti, Viyana'daki Yahudi cemaatinin gala konserinin bir parçası olarak, İsrail'in 70. yıldönümünü kutlamış oldu.
İstanbul’daki konserimiz için sabırsızlanıyoruz. Kesinlikle hafızamıza kazınacak bir anı yaratacağımızı düşünüyoruz.
Türkiye ile herhangi bir bağlantınız var mı? Judeo Espanol şarkıları ile nasıl ilgilenmeye başladınız?
R: Babam Moshe Nissan, Kudüs'te doğdu, ancak Türkiye’de büyüdü. İlk önce Adana’da, sonrasında ise İstanbul'a taşındı. 1947 yılında ise İsrail'in bağımsızlık savaşı için geri döndü. Aslında, halen Türkiye’de yaşayan birkaç akrabamız var. Örneğin Gülcan Ailesi. Türkiye’ye birçok kez geldim. En son performansımı üç sene evvel burada gerçekleştirdim. İstanbul’da her zaman evdeymiş gibi hissediyorum.
S: İstanbul'u ilk kez keşfedeceğim. Her zaman bir İspanyol ruhumun olduğunu hissettim. Babam da İspanyol kültürünü, edebiyatını ve Flamenko’yu seviyor. Ladino şarkılarda en samimi müzikal anlarımı hissediyorum. Aynı zamanda çok da canlı ve gerçekler. Ronen ile tanıştğım için çok şanslıyım. Uzun süre hayalimde olan Flamenko dans derslerini almamı sağladığı için kendisine minnettarım.
R: İsrail'de büyümek, Yahudi müziğinin çok önemli mirası olan Ladino şarkılarla ve kültürüyle mutlaka bir arada olma anlamına geliyor.
Önümüzdeki günlerdeki projeleriniz neler?
Bu ay Linz (Avusturya) ve İstanbul'daki konserlerimizi gerçekleştirildikten sonra, sanatsal işbirliğimizi belgeleyen kısa bir CD'ye yöneleceğiz. 2019'daki projelerimiz arasında Almanya'daki Yahudi Müzesi'nin daveti üzerine Schnaittach'da bulunan 16. yüzyıldan kalma sinagogda performans sergileyeceğiz.