Avrupa’nın seçilmiş çocuğu - Luka Doncic

Avrupa basketbolunun parmakla gösterdiği genç kurtarıcı Luka Doncic, başarısını okyanus ötesinde de devam ettiriyor.

İgal ERS Spor
26 Aralık 2018 Çarşamba

Ünlü bilişsel dilbilimci George Lakoff yazdığı kitaplarda, bir toplumun herhangi bir olguya nasıl baktığını anlamak için o olgu anlatılırken kullanılan dile, ve daha önemlisi, dilin merkezine alınan metaforlara bakılmasının gerektiğini söyler. Örneğin, müsabakalardan önce verdikleri röportajda sporcuların “Ölene kadar mücadele edeceğiz” veya “Kanımızın son damlasına kadar elimizden geleni yapacağız” demeleri sporun bir savaş olarak algılandığını gösterir.

Basketbol da dünyanın en popüler sporlarından biri olarak bu metafordan nasibini bolca almakta. Hatta sadece saha içi rekabeti değil, sporun dünyadaki önderi olan Avrupa ve Amerikan ekolleri arasındaki çekişmeyi de betimlerken sıkça dile getirilmekte. Son yıllarda Amerikan Basketbol Liginin katlanarak artan ekonomik cazibesi, Avrupa basketbolunun hızla kan kaybetmesine ve kendini adeta NBA’e karşı bir hayatta kalma savaşı içinde bulmasına neden oldu. Genç yıldızlarını daha yerel ligler ve Avrupa içi liglerde parlatamadan kaybeden bu ekol, her geçen sene heyecan katacak taze kandan mahrum kalmaya başladı. Tam bu anda, her savaş hikâyesinin talep ettiği gibi bir kahraman ihtiyacı baş göstermişti ki aranan kurtarıcı ortaya çıktı.

Avrupa’nın parmakla gösterdiği genç kurtarıcı Luka Doncic, iki milyon nüfuslu Slovenya’nın başkenti, Ljubljana’da 1999 yılının şubat ayında dünyaya geldi. Babası Sasa eski bir basketbol oyuncusu ve koçu iken, annesi Mirjam eski bir engelli koşucuydu. Genlerinden aldığı sporculuğu, fiziksel olarak büyümesiyle birleştiren Luka, küçük yaştan dikkat çekmeye başlamıştı. Birçok sporu denemesine rağmen gönlü birkaç aylıkken eline aldığı basketbol topundan başkasına varmadı.

Küçük yaşta dikkatleri çekti

Sekiz yaşında Union Olimpija takımıyla basketbol yaşamına başlayan Doncic, 2012’de uluslararası bir turnuvada gösterdiği 54 sayı, 11 ribaund ve 10 asistlik performansla herkesin dikkat çekti. Herkesin geleceğin yıldız adayı olarak gördüğü bu çocuk, 13 yaşında Avrupa’nın en önemli takımlarından biri olan Real Madrid’e transfer oldu. Altyapıda da kendini kısa sürede gösteren ve birçok başarının elde edilmesinin mimarı olan Luka, Madrid’in baş antrenörü Pablo Laso’yu kendine hayran bırakmıştı ve Laso ona 2014-2015 sezonunda yalnızca 16 yaşındayken ilk resmi maçında yer verdi. Bu andan sonra hem Avrupa hem de Amerika’dan birçok gözlemcinin radarına giren Doncic, Euroleague’de de Llull ve Rodrigues gibi guardların yanında kendine yer edinmeyi başardı.

Kariyerinde önemli bir atlama taşı da 2017’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası oldu. Şimdi Phoenix Suns baş antrenörlüğünü üstlenen Koç Igor Kokoskov liderliğinde şampiyonluğa ulaşan Slovenya takımı hem otoriteleri şaşırtmış hem de Avrupalı bir takımla Amerikan basketbolunun bazı öğelerini başarıyla harmanlamıştı. 17 yaşındaki Luka Doncic, finalde sakatlanıp göz yaşlarına hakim olamasa da kupa töreninde takım arkadaşlarının omzunda taşınmış ve bu başarının elde edilmesinde büyük rol oynadığını bir daha kanıtlamıştı.

Avrupa’dan sonra Amerika

Geçtiğimiz Euroleague sezonu ise onun artık Avrupa’nın en iyisi olduğunu resmen kanıtladığı sezon oldu. Hem normal sezonun, hem de Final Four’un en değerli oyuncusu seçilen Luka, Real Madrid’i şampiyonluğa taşıdı. Sadece Avrupa değil, Amerika da onun adından bahsediyordu. NBA Draft’ının ilk sırasından seçilip seçilmeyeceği konuşulmaya başlandı. Her ne kadar bunu başaramasa da şu ana kadar Dallas Mavericks formasıyla gösterdiği performansla Yılın Çaylağı Ödülünün en önemli adayı konumunda.

Doncic’in Avrupa için ne kadar önemli olduğunu, NBA’deki diğer Avrupalıların onu ne kadar yakından takip ettiğinden anlayabilirsiniz. Bunun yanında Dallas’tan takım arkadaşı olan belki de NBA tarihinin en iyi Avrupalı oyuncu olarak gösterilen Dirk Nowitzki’nin ona yol gösterdiği de düşünülürse, sahip olduğu potansiyel biz basketbolseverlere büyük heyecan veriyor.

Bu yüzden bize de Avrupa’nın genç kahramanına, ona NBA yorumcularının taktığı lakapla seslenmek kalıyor: “Halleluka!”