Antisemitizmin dayanılmaz hafifliği

Murad ÇOBANOĞLU Perspektif
26 Aralık 2018 Çarşamba

Dilimize Fransızca ‘antisémitisme’ sözcüğünden gelen antisemitizm, “Yahudilere karşı düşmanca duygular besleyen ve Yahudilere karşı ayırt edici önlemler alınmasını isteyen görüş” olarak Türk Dil Kurumu sözlüğünde tanımlanıyor. Ayrıca United States Holocaust Memorıal Museum (USHMM) Holokost Ansiklopedisine göre de “Yahudilere karşı önyargılı olma, onlara karşı düşmanlık besleme” anlamına geliyor. Antisemitizm için her ne kadar “Nazi Almanya’sı ve 1933–1945 yıllarındaki işbirlikçileri tarafından, Avrupalı Yahudilerin devlet eliyle kaynak sağlanarak zulme tabi tutulması ve katliamı yani Holokost” örnek gösterilse, antisemitizmi ilk kez 1879 tarihinde Alman gazeteci Wilhelm Marr, Yahudilere karşı duyulan nefretin asıl kaynağının ‘Yahudi olmak’ olduğunu ilişkilendirerek antisemitizm kavramını ilk kez kullandı. Burada önemli olan durum saldırının veya aşağılamanın bizzat ‘Yahudilik’ üzerinden gelmesidir. Yahudi birinin Yahudilik yüzünden hakaret ve aşağılamaya tabi tutulup yahut saldırıya uğraması antisemitizmdir. Bu elbette ki biri ‘Yahudi’ diye kötü olmayacağı ve eleştirilmeyeceği anlamına da gelmiyor. Ancak iş son raddede onun ‘Yahudiliği’ üzerine dönüyorsa işte antisemitizm orada başlıyor. Anlamayanlar için “İshak çok kötü bir adamsın!” cümlesiyle “Yahudi İshak çok kötü biridir” demek gibi.

Antisemitizm ile birlikte bir konu daha belleklerimize yer ediniyor o da Holokost. Özetle Yahudi Mezalimi yahut Soykırımı demek. Yine II. Dünya Savaşı sırasında çıktığı düşünülse de Yahudiler, Yahudilikleri yüzünden şu ya da bu sebeple birçok kez yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Holokost belki de bunun son örneklerinden biri bile değildir.

Tüm bunları özetlemenin nedenleri kavramları bilerek onun üzerinden konunun anlaşılmasını sağlamak. Yaşamımız boyunca birçok kez bu kavramlarla yüz yüze geliyoruz. Son olarak BBC’nin Avrupa ülkelerinde yaşayanlar üzerinde yaptığı bir ankette genç nüfusun büyük bir çoğunluğu Holokost (Yahudi Mezalimi) kavramını hiç duymadıkları ortaya çıktı. Hem de Nazi işgalini yaşamış ülkelerin vatandaşları arasında yapılan bir araştırmada.

Evvelki yıllarda yine Twitter’dan antisemitizm üzerine bir anket yapıp yine Şalom’da yayımlamıştım. Katılım kısıtlı olsa da anketimizi Avrupa’da tekrarlanan örneğinin de yarattığı gündemle yeniden geliştirip paylaştım. Sonuçlar şöyle:

Kendinizi ne ile tanımlarsınız?

Yüzde 73 T.C. Vatandaşlığıyla,

Yüzde 20 Irki veya milli kimlikle,

Yüzde 6 Dini kimlikle

Yüzde 1 Mezhepsel kimlikle.

 

Dini tanımlama:

Yüzde 50 Deist/Ateist,

Yüzde 46 Müslüman,

Yüzde 3 Yahudi,

Yüzde 1 Hristiyan.

 

Türk vatandaşlığına sahip Ermeni, Rum ve Yahudilerin askerlik hizmetini yapmadığını düşünüyor musunuz?

Yüzde 83 Kesinlikle hayır,

Yüzde 13 Kısmen evet,

Yüzde 04 Kesinlikle evet.

 

İcraatları veya yapacaklarını onayladığınız halde Yahudi bir Cumhurbaşkanına oy vermekte tereddüt eder misiniz?

Yüzde 65 Kesinlikle hayır,

Yüzde 21 Kısmen evet,

Yüzde 14 Kesinlikle evet.

 

MİT Başkanının yahut Genelkurmay Başkanının Yahudi yahut Rum veya Ermeni olması sizi rahatsız eder mi?

Yüzde 50 Kesinlikle hayır,

Yüzde 26 Kısmen evet,

Yüzde 24 Kesinlikle evet.

 

Tüm Yahudilerin çok zengin ve finansal sorunları olmadığını mı düşünüyorsunuz?

Yüzde 57 Kesinlikle hayır,

Yüzde 35 Kısmen evet,

Yüzde 8 Kesinlikle evet.

 

Karşıt olduğunuz siyasetçinin Yahudi kökleri olduğunu düşünüyor musunuz?

Yüzde 88 Kesinlikle hayır,

Yüzde 8 Kısmen evet,

Yüzde 4 Kesinlikle evet.

 

Yahudilerin, kanser ve AIDS gibi hastalıklara yakalanmadığına inanıyor musunuz?

Yüzde 89 Kesinlikle hayır,

Yüzde 8 Kısmen evet,

Yüzde 3 Kesinlikle evet.

 

Türkiye'deki Yahudiler de dahil tüm Yahudilerin, İsrail Devleti'nin politikalarından sorumlu olduğunu düşünüyor musunuz?

Yüzde 81 Kesinlikle hayır,

Yüzde 16 Kısmen evet,

Yüzde 3 Kesinlikle evet.

 

Kızınızın /oğlunuzun Yahudi (başka dinden biriyle) evlenmesini sorun eder misiniz?

Yüzde 66 Kesinlikle hayır,

Yüzde 21 Kısmen evet,

Yüzde 13 Kesinlikle evet.

 

Yahudiler hakkında olumsuz önyargıya sahip misiniz?

Yüzde 66 Kesinlikle hayır,

Yüzde 29 Kısmen evet,

Yüzde 5 Kesinlikle evet.

 

Yahudilerin dünyayı kontrol ettiğini düşünüyor musunuz?

Yüzde 28 Kesinlikle hayır,

Yüzde 55 Kısmen evet,

Yüzde 17 Kesinlikle evet,

 

Birinin dini inancı ona oy vermemde etkili olur?

Yüzde 63 Kesinlikle hayır,

Yüzde 23 Kısmen evet,

Yüzde 14 Kesinlikle hayır!

 

(Sünni) Müslüman olmayanları, özellikle de Yahudi kendinize "tehdit" olarak algılıyor musunuz?

Yüzde 82 Kesinlikle hayır,

Yüzde 13 Kısmen evet,

Yüzde 5 Kesinlikle evet!

 

Herhangi bir tartışmada sevmediğiniz, beğenmediğiniz birini "Yahudi olmakla itham ettiniz" mi?

Yüzde 93 Kesinlikle hayır!

Yüzde 6 Kısmen evet,

Yüzde 1 Kesinlikle evet.

 

Antisemitist (Yahudi düşmanı) olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Yüzde 78 Kesinlikle hayır,

Yüzde 16 Kısmen evet,

Yüzde 6 Kesinlikle evet.

 

Anketler kısıtlı sayıda kimselerle yapılsa da görülüyor ki birden “sen Yahudi düşmanı mısın?” diye sorunda cevaplar “hayır” oranında artıyor ancak soruyu dolambaçlı sorarsan birinin Yahudi olması dolayısıyla bazı kurumlarda yer almamasını, finansı kontrol ettiği, gizli ajandaları olduğu ve daha sayısız birçok komplo teorisiyle dolu bir zihne sahip olduğunu görmüş oluyoruz.

Hal buyken, antisemitizmin toplumda karşılığı şu yahut bu yüzden varken siyasetçi de çekinmiyor tabii rakibini vurmanın en kolay yolu olan antisemitizm silahını kullanmaktan.

 

Her ne kadar Türkiye, II. Dünya Savaşı’na fiiliyatta girmese de savaşın tüm sertliğini tüm dünya gibi yaşamıştı. Tüm bu zor günlerde Türkiye’nin Nazi Almanya’sında görev yapan bürokratları tarihi bir karar vererek Türk Pasaportu verdikleri Avrupalı Yahudileri, Türk Vatandaşlığına alarak onları Holokost’tan kurtarmışlardır.

Dünyanın neresinde olursa olsun onurla anılıp gurur kaynağı olması gereken Dünya Savaşı sırasında Yahudileri Nazi soykırımından kurtaran Namık Kemal Yolga, Necdet Kent ve Selahattin Ülkümen'e adına dönemin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Gül’ün bulunduğu bir resepsiyonda Holokost’un 60. Yılı dolayısıyla verilen ve kısaca “Yahudi Cesaret Madalyası”, “Yahudi Boynuzu” gibi ucu antisemitizme çıkan tanımlamalar yapılan bu onur ödülü bile siyasi polemik malzemesi yapılmaktan çekinilmedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Adayı olan ve “ötekileştirmeden nefret ettiğini” söyleyen Muharrem İnce; “Dünyada ‘Yahudi Cesaret Ödülü’ ya da diğer adıyla ‘Davut Yıldız’ı alan tek Müslüman, Recep Tayyip Erdoğan’dır” demişti.

Yine Cumhurbaşkanı Adaylarından ve halihazırda İYİ Parti Genel Başkanı olan Meral Akşener de aynı ödülü. “Yahudi üstün cesaret madalyası kime takılır biliyor musunuz? İsrail’e hizmet edenlere, Süleyman Tapınağı’nın yapımına yardım edenlere…” diye diline dolamadan yapamadı.

HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen de antisemitizm için başka bir mihenk noktası olan “İsrail Devletinin şahsi politikalarını” hesaba katarak, “Dünyanın her yerinde antisemitizmi geriletmenin en sembolik adımlarından birisi İsrail yönetiminin Gazze'de sivilleri hedef alan saldırı politikasına karşı çıkmaktır” diyerek, İsrail Devletine destek olmayan Yahudilerin bile Antisemitizme maruz bırakıldıklarını görmezden gelmiştir. Üstelik söz konusu olaydaki terörist, sinagog saldırısını ‘Gazze’ üzerinden değil bizzati Yahudi kininden işlemiştir.

İktidar kanadından da ne yazık ki uluslararası finansör olan açıklama George Soros’un Macar Yahudi’si vurgusu gelmiş, Yahudiler bir kez daha bu kez da “finans ve parayı kontrol eden şer güçler” olarak damgalanmışlardır.

Yine iktidarın önemli isimlerinden Anayasa Profesörü Burhan Kuzu, tarihi argümanların çoğu hatalı ve eksik olan, “Kennedy ABD’de doların basımını Yahudi bankasından alarak devletin merkez bankasına verdi ve öldürüldü; faili meçhul. Yerine geçen Johnson ilk icraat olarak doların basımını tekrar Yahudi Bankasına verdi…” diyerek Yahudiler ile finansı birleştirmiş ve Yahudi nefretini açığa çıkarmıştır.

Yılın son antisemit olayı ise EuroLeague’in 11. hafta maçı için İstanbul gelen İsrail takımı Maccabi Tel Aviv kafilesi kaldıkları otelde Nazi Temerküz (İmha /Ölüm) Kamplarında Almanca “Arbeit Macht Frei (Çalışmak Özgür Kılar)” sloganıyla karşılanması olmuştu.

Bu nefretin de kökeni aslında 1910 tarihinde Werner Sombart tarafından yazılan ‘Yahudiler ve Modern Kapitalizm’ kitabı gelir. Kitap, döneminde antisemitizm propagandasına büyük bir kaynak olmuş ve “Yahudiler, finansı ve parayı kontrol ediyorlar…” paranoyası ve komplo teorisinin yayılmasına önemli bir katkı yapmıştır. Bugün dahi bu konu hakkındaki önemli bir ‘argüman kaynağı’ olarak kullanılır.

İktidarı, muhalifi, sağcısı, solcusu zora geldiğinde argüman bulamadığında karşı tarafı olsun olmasın ‘Yahudilikle’ itham ederek -Yahudi olmanın aslında büyük tehdit içerdiğini - bilinç altlarından gün yüzüne kusmuş oluyorlar.

Sanılanın aksine antisemitizm bir Yahudi sorunu değildir. Antisemitizm, Yahudiler hariç herkesin sorunudur.