Etiyopyalı Yahudiler ve kutsal ‘sigd’ törenleri

Etiyopya Yahudileri, bu topraklarda yüzyıllardır yaşamış olan zenci Yahudilerdir. Güney Arabistan’daki krallığın yöneticisi Saba Melikesi’nin Yeruşalayim’de Şelomo Ameleh’i ziyaret edişinden sonra (Birinci Krallar, 10) onun zekâsına büyük hayranlık duyarak ülkesine geri dönerken yanındaki Yahudilerden bir grubu daha sonra Etiyopya’ya yerleştiğine ve bu grubun cemaatin kökenini oluşturduğuna inanılır. Ayrıca Saba Melikesi ile Şelomo Ameleh arasında gerçekleşen evliliğin zürriyetinden geldiklerine inananlar da bulunmaktadır. Etiyopya Yahudileri muhtemelen, Etiyopya’da Samiler’den evvelki dönemlerde yaşamış olan ve Yahudilerin oraları ziyaret ettikleri veya yerleştikleri dönemlerde Yahudiliği benimseyen bir kabileden gelir.

Yusuf BESALEL Perspektif
3 Ocak 2019 Perşembe

Milat’ın ilk yüzyıllarında Etiyopya Yahudileri, Tora’dan haberdar olmuş ve emirlerini kabul etmişlerdi. Ancak Talmud’da yer alan Rabanut (din bilimleri) açıklamaları bunlara tamamen erişmemiş ve gelen ziyaretçilerin verdikleri öğretilerle yetinmek mecburiyetinde kalmışlardı. Bu nedenden ötürü, çocuklarını sekiz günlükken sünnet etmelerine, Şabat’ı ve birçok dini bayramı uygulamalarına ve kaşeruta (dinen helâl yiyecek) uymalarına karşın; Roş- Aşana’da Şofar çalmazlar, Sukot’ta lulav ve etrog kullanmazlar. Purim Bayramı ise hiç kutlanmaz…

Etiyopya Yahudiler, kendilerini ‘Beta İsrael’ (İsrail’in Evi) olarak adlandırır. Etiyopya’da komşuları ise, onlara Amharik adlı resmî Sami dilinde ‘sürgünler’ anlamına gelen ‘Falaşa’ derlerdi.

Etiyopya Yahudilerinin konumu, yüzyıllar boyunca tartışma konusu oldu. 16. yüzyılda uzun süre Kahire Yahudi Cemaati’nin hahambaşılığını ve Bet Din (dinî kurul) başkanlığını yapmış olan David Ben Zimri, bu grubun Dan Kabilesinden geldiği sonucuna varmıştı. Ancak bir ‘responsa’sında da, bunların Karaylar gibi olduklarını, aralarında yaptıkları evliliklerin geçerli olduğunu fakat boşanmalarının geçerli addedilmeyeceğini belirtmişti. 1973’te Sefaradların İsrail’deki Baş Hahamı (Rişon Letsiyon) olan Ovadya Yosef’e göre; Alaha (Yahudi Din Şeriatı) bu grubu Yahudi kabul eder. Ancak güncel uygulamaya göre, İsrail’de Etiyopya kökenlilerin bir Yahudi ile evlenmeleri için Yahudi dinine girişte uygulanan ritüeli izlemeleri gerekir.

Etiyopya Yahudilerinin din adamlarına ‘Kes’ denir. ‘Debtara’ adlı bir kişi de Kes’in yardımcısıdır ve ilâhileri söyler. 1985’te birkaç bin Etiyopya Yahudisi, Kudüs’teki baş hahamlık binasının önünde, evlenmeleri ile ilgili gerekli görülen ritüeli protesto etmek için gösteri yaptı. Bu dönemde sembolik sünnet ameliyesi iptal edildiyse de, ‘mikve’ye girme zorunluluğu yürürlükte kaldı. Öte yandan 1996 yılı başlarında İsrail’deki Kan Bankasının birtakım sağlık nedenleriyle Etiyopya Yahudilerinin bağışladıkları kanları imha etmesi, ırksal ayırım olarak algılandığından, on binlerce Etiyopyalı Yahudi’nin gösteriler bulunmasına neden oldu1.

Dünya Yahudileri ile iletişime geçiş

Nil Nehrinin kaynağını aradığı seyahati arasında bu toplulukla karşılaşmış olan İskoç kâşif James Bruce’a (1730- 1794) göre, birkaç nesil büyük hükümdarlıklar süren ve Hıristiyan komşularına üstünlük sağlayan Beta İsrael, 17. yüzyıla gelindiğinde, topraklar üzerinde hemen hiçbir söz hakkı olmayan güçsüz bir azınlık halini aldı. Beta İsrael’in dünya Yahudileri ile iletişime geçmesi, 19. yüzyılda başlasa da gerçek anlamda bir iletişim kurulması ve uyum süreci, 20. yüzyılda Polonya Yahudi’si Dr. Jacques Faitlovitch’in (1881- 1955) bölgeye gelişi ile oldu. Hayatını Etiyopya Yahudilerini diğer Yahudiler ile birleştirmeye adayan bu kişi, etkili adımlar atmayı başarmış ve süreç, 1980i ve 90’lı yıllarda topluluğun büyük ölçüde İsrail Devletine nakli ile sonuçlanmıştı2.

1977- 1983 arasında altı bin civarında Etiyopya Yahudi’si Sudan’a ulaşıp, gizli deniz ve hava operasyonlarıyla İsrail’e taşındı. 1984 yılı ise bir dönüm noktasıydı. O yıl, on bin kadar Etiyopya Yahudi’si İsrail’e gitmek için yola çıktı. Bunların yaklaşık dört bini Sudan’daki mülteci kamplarında açlıktan ve salgın hastalıklarından can verdi. Kalan altı bin kişi, Kasım 1984’te ‘Musa Operasyonu’ kapsamında hava yolu ile İsrail’e taşındı. 1991’de ‘Süleyman Operasyonu’ ile yaklaşık 15 bin kişi bir gecede İsrail’e taşındı. İsrail hava kuvvetlerine ait C-130 nakliye uçakları ve sivil kargo uçakları ile toplam 34 uçak, aralıksız 36 saat içerisinde bu mevcudu İsrail’e taşıdı. EL-AL 747 uçağı 24 Mayıs 1991’de 1.122 yolcuyla ‘bir kerede en fazla yolcu taşıma’ konusunda bir dünya rekoru kırdı… Taşınan Etiyopyalı Yahudiler, Musa Operasyonu ve Yeşu Operasyonu ile taşınan insan sayısının iki misliydi. Yeşu Operasyonu ise, Musa Operasyonunda Sudan’daki mülteci kamplarında mahsur kalan bin kadar kişiyi kurtarmak için yapılmış gizli bir eylemdi…

Aslında Beta İsrael’in Yahudi olduğunu, 1862’de Sorbonne Üniversitesinden Prof. Joseph Halevy’nin bölgede yürüttüğü bir çalışma ortaya koydu ve birçok Yahudi bilim adamı bu siyahî Yahudiler üzerinde çalışmalarda bulunmaya başladı. Ne var ki Avrupalı Yahudiler, bu grup hakkındaki bu bilimsel kanıtları kabul etmedi, bunları kendinden saymadı ve 1920’ye kadar temasa geçmekten kaçındılar3. Daha da önce belirtildiği gibi, Etiyopya Yahudileri çetin mücadeleler vererek kendilerini İsrail’de kabul ettirebildi. Günümüzde İsrail’de yaklaşık 135 bin kadar Beta İsrael mensubu yaşıyor. Bununla beraber, hâlen de negatif ayrımcılığa tabi kaldıkları söylenebilir. Bu gruptaki işsizlik oranı, ülkenin genel işsizlik oranının üzerindedir4.

Sigd Ritüelleri

Öte yandan Etiyopya Yahudileri, Yahudilik ile ilgili kesin bağlarını kendilerine özgü ritüelleri ile duyurmayı sürdürmekte. Örneğin bu yıl 7 Kasım’da on binlercesi, bir zamanlar Kudüs’te Birinci ve İkinci Mabetlerin yer aldığı Moriah Tepesine bakan Armon Hanatzivgezi alanında toplanarak ‘Sigd’ ritüellerini uyguladı. Sigd, Etiyopyalı Yahudilerin, duaları, toplantıları ve bir gece öncesinden başlayıp ertesi günün öğleden sonraki duasında (Minha) sona eren oruçlarını kestikleri dini tatil günü. Sigd, Tanrı ile Yahudi halkı arasındaki aktin ve Tora’nın alınmasının yenilenmesini ve Kudüs’e dönüş özlemini simgeler. Bu gelenek, Etiyopyalı Yahudi toplumu arasında nesiller boyu sürmüş olan ve bu toplumun, ana yurtları olan İsrail’e dönüş tutkularını dile getiren bir tür kadim törendir. Bu bayram gününde dindar yetişkinler oruç tutar, her yaştan Etiyopyalı Yahudiler Batı Duvarında dua eder ve günahlarının affını dilerler. Etiyopya’da Sigd, Yom Kipur büyük oruç gününden 50 gün sonra Heşvan ayının 29’unda dağlık bölgelere yönelerek burada oruç tutacak ve Kudüs’e geri dönebilmek için dua edecek kitleler tarafından kutlanır.

Duaların tamamlanmasından sonra, ‘Kessim’ adını taşıyan Etiyopyalı Yahudi dini liderleri, ‘Orit’ adındaki Tora tercümesinden bölümler okur ve ‘Dabu’ ismini verdikleri ve Kudüs’teki mabetteki ekmek takdimesini simgeleyen özel bir ekmeği bölmeden önce, bir kutsama terennüm eder. Oruç bittikten sonra da, şarkılar ve danslar eşliğinde bu toplumun kökenlerini ve kültürünü de betimleyen bir şölen yemeği yenir.

Sigd kutlamaları yüzlerce sene öncesine dayanıyorsa da, bu uygulamalar ancak Etiyopya Yahudilerinin İsrail’e 1980’lerde gelmesi ile beraber gündeme gelebildi. Nitekim 2008’de İsrail parlamentosu Knesset, Sigd’i resmi bir Yahudi bayramı olarak ilan etti.

Etiyopya kökenli Gebeye Tekele adındaki bir Yahudi, Sigd törenleri sırasında, Etiyopya’da kalan Yahudileri de İsrail’e getirebilmek için verilecek dilekçe için imza toplarken, basına bir beyanat verdi: “Sekiz yıl evvel İsrail’e göç ettim, askerlik hizmetimi ifa ettim ve rüyamı gerçekleştirdim. Ailemin geri kalanı da rüyalarını gerçekleştirmek ve evlerine, İsrail’e dönmek istiyor. Babam Etiyopya’da; ailem de orada ve bekliyorlar…” Heart of Israel adındaki ve Etiyopyalı Yahudileri Tora’daki mekânlarına celp edebilmek için uğraşı veren kuruluşun başkanı olan Aaron (A.Y.) Katsof da şöyle diyor: “İsrail’deki Sigd, İsrail topraklarına Etiyopyalı Yahudi halkın dönmesi için Tanrı’nın gerçekleşmiş olan Söz’ünü ifade etmektedir… Henüz İsrail’e dönemeyen Etiyopyalı Yahudiler için Sigd çok daha güçlü bir anlam taşımakta.” Nitekim de son zamanlarda  İsrail hükümet, Etiyopyalı Yahudilerin aileleri ile birleşebilmesi için yeni bir göç dalgasına onay verdi.

İsrail’de yerleşen Etiyopyalı Yahudiler

Ne var ki, Etiyopyalı Yahudilerin İsrail’e yerleştikten sonra da dertleri bitmiyor. Bu kişiler, önemsiz suçlar için daha ağır cezalarla karşılaşmak gibi bir ayrımcılık ile bile karşılaşmakta. Bu durumda Sigd gününde İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin ve Adalet Bakanı Ayalet Shaked, Etiyopyalı Yahudilere yönelik bir bildiri yayınlayarak, bu kişilere yöneltilmiş basit kamu suçlarının davalarının iptal edileceğini müjdeledi. Shaked, “İsrail Devleti’nin Etiyopyalı Yahudilere karşı sorumluluğu var. İsrail’in onları buraya getirmek için sarf ettiği bunca çabadan sonra, onlara sırtını dönmesi, akıl alacak iş değildir” dedi. Rivlin ise, her türlü ırkçılık, ayrımcılık ve marjinalleştirmeye karşı tüm yetkililerin savaşması gerektiği, Sigd töreninde yüzyıllardır anayurtlarına dönüş tutkularını dile getiren dualarının takdir edilmesi gerektiğini ifade etti. Takele ise sonuç olarak, Etiyopyalı Yahudilerin her şeye rağmen yaşayabilecekleri tek ülkenin İsrail olduğunu vurguladı. Sigd törenleri, İsrail’deki etnik törelerin zenginliğini de ortaya koymakta5.

1 Yahudilik Ansiklopedisi, Cilt 1, S. 173, Yusuf Besalel, Gözlem Gazetecilik, 2001.

2 “Tel-Aviv’i Ayağa Kaldıran Öteki Yahudiler; Falaşalar”,Hatice Doğan, 11.05.2015, (https://www.beyaztarih.com/yazar/hatice-doğan).

3 “Kayıp Kabilelerin Torunları: FALAŞALAR”, Şalom, 3 Haziran 2009.

4 Hatice Doğan, a.g.e.

5 “On Sigd, We Remember Our Families Who Have Not Yet Made Aliyah”, Eliana Rudee, Breaking Israel News,