Ernst Gräfenberg
Bu ismi hiç duymadınız mı? Peki size Doktor Gräfenberg nam-ı diğer Dr. G desem? Hala bir şey ifade etmemiş olabilir. Sadece G desem? Ya G noktası desem?
Haftanın ikilisi bölümünde belki de Şalom gazetesinde ilk kez kadınların orgazmını konuşacağız. Konuya bilimsel yaklaşacağız tabi ki, asla pornografik değil. Çünkü kabul edelim ki porno sektörü kadınların orgazmından hiçbir şey anlamıyor. Ernst Gräfenberg ise anlamak için çok çaba sarf etti ve hepimizin lügatine- hayatına demiyorum- G noktasını soktu.
Yahudi bir ailenin oğlu olarak Almanya’nın Gottingen şehrinde 1881 yılında doğan Ernst Gräfenberg, bilim ve tıp dünyasında gebeliği önleyici spirali icat etmesiyle biliniyor. Jinekoloji okuyan Dr G lakabıyla anılan Gräfenberg, I. Dünya Savaşı sırasında cephede zorlu şartlarda Rus kadınların bebeklerini dünyaya getirmesi ve ilk forseps kullanmasıyla öne çıkıyor. İşte tam bu savaş sırasında kadınların hayatında seksin ve bunun yanı sıra doğum kontrolünün önemini kavrayıp, tüm çalışmalarınıbu yönde yoğunlaştırıyor. 1928’de Gräfenberg ring adında gümüş kaplı bir spiral geliştiriyor. Plastik spirallerin icadının yapıldığı 1960’lara kadar bu yöntem kullanılmaya devam etti.
1933’lere gelindiğinde Almanya’da önce doğum kontrol, arkasından da tahmin edebileceğiniz gibi Yahudi olmak yasaklanınca Dr G, zorlu bir kaçışla Sibirya üzerinden Kaliforniya’ya gitti. 1950’de New York’ta Mount Sinai hastanesinde çalışırken idrar yolunun kadınların cinsel hayatındaki rolü hakkındaki çığır açıcı makalesini yayınlandı. Bu makaleden sonra jinekoloji çevresi kadınların hassas bölgesine Dr Grafenberg’ın adını vermeyi uygun gördüler. Daha sonra kısaltıp G noktası dediler. Şundan emin olabilirsiniz ki pek az kadın o bölgelerine Yahudi bir adamın adının verildiğini biliyordur.
Peki nedir bu G noktası ve her kadında belli bir yerde bulunmakta mıdır? Öncelikle bulunmamaktadır. Bu efsaneyi de burada yıkalım. Her kadın anatomik olarak farklıdır ve her kadının zevk aldığı bölge de değişiklik gösterir.
G noktası zamanla genişletilip G bölgesine dönüşmüştür. Ama yapılan çok az araştırma göstermiştir ki öyle bir bölgenin varlığı bile kesin değildir. Bu herkes için bir rahatlama değilse nedir? Kimsenin G noktasını bulmak gibi bir baskısı yok. Bugün G noktası klitoris, idrar yolu ve vajinayı kapsayan birbirine bağlı karmaşık bir yapı olarak kabul ediliyor. Bu yapı kadından kadına değişiyor. O yüzden sihirli bir düğme aramanın bir anlamı yok.
Gelelim ikinci efsaneyi yıkmaya. Bir klitoris orgazmı vardır, bir de vajinal orgazm vardır deyişi bir safsatadan ibaret. Freud bile yanılabilirmiş. Bir orgazm vardır, o da klitoris. 1998’de 10 kadın kadavrasının incelenmesinin ardından klitoris denen tepeciğin, buz dağının görünen kısmı olduğu anlaşıldı. Klitoris vajinaya doğru uzanan birçok sinirin toplandığı bir uzuvdu. Barındırdığı sinir sayısı ile penisin iki katı büyüklükte bir hassaslığa sahipti. Hatta Klitoris ve penis aynı dokudan oluşuyordu: Bebek, anne karnında iken yaklaşık 12 haftada, genital organı bir penis veya vajinaya dönüşmeye başlıyor. Erkekte dışarı doğru çıkan uzuv, kadında içe doğru çıkan bir uzuv olarak karşımıza çıkıyor. Klitorisin tamamının görünmemesi işte bu yüzden.
Klitoris aynı bir penis gibi uyarılıyor, uyarılınca şişiyor ve hatta boşalıyor. Penisten bir farklı ve iyi yanı var o da bunu defalarca üst üste yapabilmesi. Çoklu orgazm sevgili okuyucular. Bu kısım efsane değil. Beyin taramaları bize erkeklerin beyninin boşalmadan sonra jenital uyarıya tepkisiz bir sürece girdiğini (refraktör periyod), kadınlarda ise aktivitenin gittikçe fazlalaştığını gösterdi.
Freud'a geri dönecek olursak “Klitoral orgazm olan kadın toydur, cinselliğini keşfedememiştir, cinsel olarak olgunlaştığında ise vajinal orgazmı öğrenir.” diyerek yanılıyordu. Nörobilimci Nicole Prause yayınladığı makalesinde her iki çeşit orgazmın aynı ve bir olduğunu, buna ek olarak depresyonla bir alakası bulunmadığını gözler önüne seriyordu.
İşte bu gibi engin bilgilere ulaşmamızda ilk adımları atan, bu konuda ilk çalışmaları büyük bir cesaretle başlatan öncü Dr Grafenberg’dir. Huzur içinde yatsın.
Johannes Gutenberg
1450 yılında matbaayı Çin’de daha önce kullanıldığından habersiz bulan Alman mucit. Tarihte dönüm noktası oldu. Milenyumun en etkili bir numaralı insanına G noktası kadar yer ayıramadım. Sizleri düşünerek köşenin büyük kısmını Dr Grafenberg’e ayırmış. bulunmaktayım. Johannes Gutenberg ile ilgili daha fazla bilgi için: Google