2019 yılı beklentileri

2018 yılını geride bıraktık. Global olarak finansal piyasalar geçtiğimiz yıllara göre daha stabil bir yıl geçirdi. FED’in faiz artırımlarının sonuna yaklaşmamız da bunda oldukça etkiliydi. Bu yazıda 2019 yılında finansal piyasaların temel beklentilerini hem yurt içinde hem de global olarak sizin için derlemeye çalışacağım.

Kadirhan ÖZTÜRK Ekonomi
16 Ocak 2019 Çarşamba

Hisse senetleri

Özellikle 2018 yılının ikinci yarısından itibaren küresel olarak hisse senetleri piyasaları sıkıntılı bir döneme girdi. Faizlerin yükselmesiyle birlikte, S&P500’de ortalama kar payı dağıtımı uzun yıllar sonra ilk defa doların faiz oranının altında kaldı. Bu nedenle spesifik teknoloji hisseleri dışında hisse senetleri çok iyi bir performans gösteremedi. ABD hisse senetlerinde oluşan bu baskı haliyle tüm dünyada hissedildi. BIST100 endeksi de, oldukça zorlu geçen 2018 yazının ardından, küresel taraftaki bu baskı nedeniyle beklenen toparlanmayı sağlayamadı. 2019 yılında, hisse senetleri üzerindeki baskının, hem yükselen faizler, hem artan siyasi gerginlik hem de ticaret savaşları nedeniyle devam etmesini bekliyorum.

Tüm bunlardan bağımsız olarak, ABD ekonomisiyle ilgili olarak size şu çarpıcı bilgiyi vermek istiyorum. 2008 yılında FED faiz oranı % 2, toplam kredi kartı borcu yaklaşık 1 trilyon dolar, ortalama yıllık maaş 58 bin dolar, mortgage faiz oranı ise % 6 idi. 2018 yılında ise mortgage faiz oranları % 4,9 iken, diğer tüm veriler kriz yılı olan 2008 yılı ile neredeyse aynı. Birçok ekonomist gibi ben de 2019 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ABD’de bir resesyon olabileceğini düşünüyorum. Bu nedenle genel olarak hisse senetleri için çok kolay bir yıl olmayacağı görüşündeyim.

 

Altın

Altın fiyatları 2018 yılını yaklaşık 1270 dolar/ons seviyelerinden kapattı. Fakat asıl önemli olan, ons altın 2018 yazında 1800 dolar seviyelerinden başlayan düşüş trendini sonlandırdı. Bunu oldukça önemli bir gelişme olarak bir kenara not edelim. Hisse senetlerinde karamsar olmama neden olan maddeler, aynı zamanda altın için de olumlu olmama neden oluyor. Özellikle jeopolitik risklerin artması bilindiği gibi altını olumlu etkiliyor. Bunun yanında daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi, dünyada doların egemenliği 2019 yılında da devam edecek olsa da, son dönemde Trump politikaları ile bu oldukça sorgulanır bir hale geldi. Dolayısıyla dünyanın ‘10 bin yıllık küresel parası’ bu karmaşa içerisinde güçlenebilir. Genel olarak goldish bir yaklaşıma sahip olmasam da, şahsi kanaatim 2019 yılının, altının yılı olabileceği yönünde.

DOLAR VE EURO

Euro bölgesinde yaşanan problemler, batık bankalar ve İtalya gibi ülkelerdeki sorunlar halen çözülmedi. Bu sorunların sadece üzeri örtüldü. 2019 yılında Euro’da dolara karşı ciddi bir güçlenme beklemek zor. Her ne kadar ABD’nin resesyona girebileceği beklentisi piyasalarda belli oranda fiyatlansa da, doların Euro’ya göre yüksek faiz vermesi avantajı ve Euro bölgesindeki sorunlar nedeniyle, paritede ibre ağırlıklı olarak aşağı yönlü olacaktır kanaatindeyim.

 

Diğer değerli madenler

Altının değer saklama özelliği onu farklı bir noktaya koyuyor. Ancak paladyum, platinyum, gümüş gibi diğer önemli metallerde ciddi fiyat artışı yaşanması için güçlü bir küresel büyüme gerekiyor. Çünkü bu metaller ağırlıklı olarak üretimde kullanılıyor. İlk bölümde de belirttiğim nedenlerden ötürü, bu değerli metaller için de 2019 yılında fazla olumlu olamıyorum. Fakat burada gümüş, altınla olan korelasyonu ve bir nebze değer saklama aracı olması nedeniyle, diğerlerinden belli oranda pozitif ayrışabilir.

 

 

 

PEKİ YA TÜRKİYE?

Türkiye için 2019 yılının oldukça yavaş bir şekilde yaraları sarma yılı olacağını düşünüyorum. Bu konudaki daha ayrıntılı görüşlerimi geçtiğimiz haftalarda yayımlanan ‘En kötüsü geride mi kaldı?’ isimli yazımdan elde edebilirsiniz. Reel sektörde yaşanan sıkıntılar herkesin malumu. Finansal piyasalar ise dolar ve faizlerdeki düşüşle belli ölçüde toparlandı. 2019 yılında Türkiye’de işsizliğin oldukça sert bir şekilde yükselmesi, düşen büyüme nedeniyle oldukça muhtemel. 2019 yılının tamamında %2 civarı bir büyüme beklenebilir(Türkiye’nin işsizliği sabit tutmak için gereken büyüme oranının %5 olduğunu hatırlayalım). Döviz tarafında ise alınan önlemler, azalan cari açık ve düşük petrol fiyatları nedeniyle yeni bir şok yaşanma ihtimalini oldukça düşük görüyorum(oldukça belalı bir coğrafyada yaşadığımızı tenzih ederek söylüyorum). Fakat para politikası olarak kurda yaşanan sakinleşmenin ya da küresel olarak dolarda görülebilecek zayıflıkların TCMB tarafından faiz indirim fırsatı olarak değerlendirileceğini tahmin etmemden kaynaklı olarak, kurda mevcut seviyelerin altında kalıcı olunmasını beklemiyorum. Yani özetle 2019 yılında daha stabil bir döviz kuruyla karşı karşıya olabiliriz.

Enflasyon tarafında ise, % 15 civarında bir sonucun çıkması kuvvetle muhtemel görünüyor. Zaten birçok uluslararası kurumun tahmini de bu yönde. Petrol fiyatlarındaki düşüş sürerse, iyi senaryoda 1-2 puan daha düşük bir enflasyonla karşılaşabiliriz.

Ekonomik beklentilerin dışında, ülkemizde ve dünyada; terörden, savaştan uzak, barış dolu bir yıl olmasını diliyorum. Umarım güçlerimizi karşı karşıya getirip birbirimize meydan okuyarak değil, güçlerimizi birleştirerek daha sağlam bir ‘insanlık medeniyeti’ oluşturabileceğimize dair farkındalığımızın arttığı bir yıl olur 2019…

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.